6020
kendisi mental açıdan ülke olarak futbolcu yetiştiremediğimiz gerçeğini kırbaç gibi yüzümüze çarptı yaptığı son açıklamalarla.
orta direk bir ailenin çocuğu olarak son 3-4 yılda çok büyük paralarla oynadı arda. yaşıtları dersane köşelerinde zar zor bir üniversiteye kapak atıp iş bulma umuduyla mezun olmayı hedeflerken koskoca galatasaray'ın kaptanlığını yapıyordu bu adam. tabi arada sinema kapatmalar çorbacılarda açılışlar falan kendisini kibir abidesi bir canavara dönüştürdü. kendi elimizle yaptığımız bombanın elimizde patlamış olmasını da verilmiş sadakamız varmış deyip geçiştirebiliriz. o bomba götümüzde de patlayabilirdi malum.
arda tıpkı diğer futbolcu arkadaşları gibi * üç büyüklerin alt yapısında oynayan genç yetenekleri toplayan bir liseden mezun oldu!!!(istanbul fatih civarında iki lise var böyle sonradan biri anadolu oldu tabi ondan önce müdürü bu sistemden ihya oldu.) aslında mezun olduruldu demek daha doğru olur çünkü idman bahanesiyle ya yarım gün okula devam ettiler ya da hiç gitmediler. sınavları da bir şekilde geçtiler işte. yani zaten yerlerde sürünen türk eğitim sisteminden part time faydalandılar.
arda ve muadilleri futbola başladıkları andan itibaren futbola odaklandılar ve başka alanlarda kendini geliştirmek yerine boş vakitlerini boş geçirmeyi kendilerinin hakkı olarak gördüler. mesela 16-17 li yaşlarda belki ilerde avrupada oynarım umuduyla ya da yabancı kültürleri tanıma amaçlı bir kaç yabancı lisan edinme yolunu gereksiz görüp ilerde nasıl olsa bastırır parayı öğreniriz metodu ile bu yolu ötelediler. başta dediğim gibi sadece futbola odaklandılar ama buna rağmen yüz kişiden üçü beşi milli takım seviyesine çıkabildi. arda da bu üç beş kişiden biriydi işte. diğerlerinden onu ayıran en önemli özellikte biraz daha yetenekli ve şanslı olmasıydı.
bir iki yıl içerisinde kendini galatasaray kaptanlığında bulan arda kendisini avrupa'nın üst düzey kulüplerinde oynayıp galatasaray'a gelen yabancı futbolcularla kıyaslamaya başladı ki bir kaptan olarak yabancı futbolcularla iletişimi iyi değildi. onların aldıkları paralarla kendi aldığını kıyasladı. ama ülkesindeki yaşıtlarının kazandığını kendininki ile kıyaslama yolunu nedense hiç düşünmedi. orda burda açılış koşturduğundan kazandığı paralar yetmez oldu ve gözünü takım arkadaşlarının kazandıklarına dikti. bunu ise milliyetçi, şovenist hatta faşizan yaklaşımıyla yoğurup yabancı düşmanı olup çıktı.
kendisine atletico'ya gitmemesi için 3 küsür milyon euro teklif edildi. belki de takımın en fazla kazananı olucaktı* ama avrupada oynama isteği ağır bastı ve bu teklifi reddetti. sonradan büyük aptallık ettiğini anladı. içini rahatlatmak için de nefretini falan kusmaya devam ediyor işte.
orta direk bir ailenin çocuğu olarak son 3-4 yılda çok büyük paralarla oynadı arda. yaşıtları dersane köşelerinde zar zor bir üniversiteye kapak atıp iş bulma umuduyla mezun olmayı hedeflerken koskoca galatasaray'ın kaptanlığını yapıyordu bu adam. tabi arada sinema kapatmalar çorbacılarda açılışlar falan kendisini kibir abidesi bir canavara dönüştürdü. kendi elimizle yaptığımız bombanın elimizde patlamış olmasını da verilmiş sadakamız varmış deyip geçiştirebiliriz. o bomba götümüzde de patlayabilirdi malum.
arda tıpkı diğer futbolcu arkadaşları gibi * üç büyüklerin alt yapısında oynayan genç yetenekleri toplayan bir liseden mezun oldu!!!(istanbul fatih civarında iki lise var böyle sonradan biri anadolu oldu tabi ondan önce müdürü bu sistemden ihya oldu.) aslında mezun olduruldu demek daha doğru olur çünkü idman bahanesiyle ya yarım gün okula devam ettiler ya da hiç gitmediler. sınavları da bir şekilde geçtiler işte. yani zaten yerlerde sürünen türk eğitim sisteminden part time faydalandılar.
arda ve muadilleri futbola başladıkları andan itibaren futbola odaklandılar ve başka alanlarda kendini geliştirmek yerine boş vakitlerini boş geçirmeyi kendilerinin hakkı olarak gördüler. mesela 16-17 li yaşlarda belki ilerde avrupada oynarım umuduyla ya da yabancı kültürleri tanıma amaçlı bir kaç yabancı lisan edinme yolunu gereksiz görüp ilerde nasıl olsa bastırır parayı öğreniriz metodu ile bu yolu ötelediler. başta dediğim gibi sadece futbola odaklandılar ama buna rağmen yüz kişiden üçü beşi milli takım seviyesine çıkabildi. arda da bu üç beş kişiden biriydi işte. diğerlerinden onu ayıran en önemli özellikte biraz daha yetenekli ve şanslı olmasıydı.
bir iki yıl içerisinde kendini galatasaray kaptanlığında bulan arda kendisini avrupa'nın üst düzey kulüplerinde oynayıp galatasaray'a gelen yabancı futbolcularla kıyaslamaya başladı ki bir kaptan olarak yabancı futbolcularla iletişimi iyi değildi. onların aldıkları paralarla kendi aldığını kıyasladı. ama ülkesindeki yaşıtlarının kazandığını kendininki ile kıyaslama yolunu nedense hiç düşünmedi. orda burda açılış koşturduğundan kazandığı paralar yetmez oldu ve gözünü takım arkadaşlarının kazandıklarına dikti. bunu ise milliyetçi, şovenist hatta faşizan yaklaşımıyla yoğurup yabancı düşmanı olup çıktı.
kendisine atletico'ya gitmemesi için 3 küsür milyon euro teklif edildi. belki de takımın en fazla kazananı olucaktı* ama avrupada oynama isteği ağır bastı ve bu teklifi reddetti. sonradan büyük aptallık ettiğini anladı. içini rahatlatmak için de nefretini falan kusmaya devam ediyor işte.