88
sonunda neler olacağı daha şimdiden çoktan belirlenmiş olan koca bir oyun, tiyatro, biz duygusal enayiler de*, kahretsin ki izliyoruz, takip ediyoruz, dünyanın parasını ve zamanını harcıyoruz bu tezgaha...
ne yazık ki bir tek muz cumhuriyetinin bir tek birinci futbol liginin bir tek galatasaray'ı var... lanet de okusak, hakemini ters yoldan da bellesek, yetkili kişilere ana avrat düz gitsek de sike sike izliyoruz işte o kadar çaresiz, o kadar mecbur, o kadar vefalıyız...
tüm bu harcanan para, stada giden onca kişi, gelip giden garibanlar, topu figüranlık amına koyayım, kapalı kapılar ardında neler dönüyor az buçuk biliyoruz artık, son aylar bunları iyice ayyuka çıkardı...
tek diyeceğim şudur ki; şampiyonluk şansımız geçtim kadroyu, yönetimi, taraftarı, daha kağıt üzerinde fenerbahçe'den net üç kat daha zordur. sebeplerini hepimiz biliyoruz, ama inanasımız gelmiyor bazen, yaparız diyoruz, lan belki diyoruz...
bunların üzerine kurumsal olarak da zor bir dönemden geçiyor olmamız işe iyice tuz biber ekiyor... en güçlü zamanımızda olmaz zaten bunlar, belli ki çalkantılı zamanımıza denk gelmiş iyice...
ulan ne paralar, ne oyunlar dönüyor be, biz de mal mal izliyoruz, ah biz...
ne zaman adeta bir ermiş, bir peygamber mertebesine çıkacağız da tüm bu tezgahtan elimizi eteğimizi çekip kendimizi soyutlayacağız?
mümkün değil, hacı dededen sivilceli ergene kadar "taraftarım" diyen kimse bunu yapamaz! et ile tırnak gibi, beden ile ruh gibi çünkü bu...
temiz futbol bir hayal, adeta bir ütopya... işin sportif yönünü geçtim, dünyanın en güzel toprakları üzerine kurulmuş bizden daha boktan, daha mal ve daha sahtekar bir kurumsal yapı olamazdı...
ortada bir emek hırsızlığı, kul hakkı yeme durumu, kısaca "şike" var... sonra gelir "elin gavuru" acımadan keser kolunu... biz burada play-off, şike soruşturması, fenerbahçe'nin anlı şanlı kancıkları ve inançlı galibiyetleri gibi teknik olarak ilkokul çocuğunun bile yemeyeceği numaraları izlemeye devam edelim...
hepsinin arkasındaki bok o kadar bariz ki...
hepinizin gözü kapalı da bir ben görüyorum gerçekleri havası yaratmış gibi gözüktüysem ağızma sıçayım, günün bilmem kaç saatini sözlükte geçiren, gurbette ders aralarında bile gidip spor gelişmelerini takip eden ben, körlerin ve enayilerin en başındayım, bayrak taşıyanıyım...
ulan galatasaray, sen nelere kadirsin... sen adamı tiryaki edersin, senin yüzünden nelere katlanıyoruz, ne bokları seve seve yemek zorunda kalıyoruz... ama senin de suçun yok ki...
her şeye rağmen seviyoruz seni, her zaman da yanındayız, her şeye rağmen...
not: konuyla ilgisini yazı ile kuramadım ama tüm bunları düşününce aklıma amerikanlar tarafından hazırlanmış bu 2. dünya savaşı posteri geldi, belki siz kurabilirsiniz bağı;
http://0.tqn.com/...1/0/F/R/wwiip150.jpg
not 2: ulan lig ile başladık nerelere geldik...
ne yazık ki bir tek muz cumhuriyetinin bir tek birinci futbol liginin bir tek galatasaray'ı var... lanet de okusak, hakemini ters yoldan da bellesek, yetkili kişilere ana avrat düz gitsek de sike sike izliyoruz işte o kadar çaresiz, o kadar mecbur, o kadar vefalıyız...
tüm bu harcanan para, stada giden onca kişi, gelip giden garibanlar, topu figüranlık amına koyayım, kapalı kapılar ardında neler dönüyor az buçuk biliyoruz artık, son aylar bunları iyice ayyuka çıkardı...
tek diyeceğim şudur ki; şampiyonluk şansımız geçtim kadroyu, yönetimi, taraftarı, daha kağıt üzerinde fenerbahçe'den net üç kat daha zordur. sebeplerini hepimiz biliyoruz, ama inanasımız gelmiyor bazen, yaparız diyoruz, lan belki diyoruz...
bunların üzerine kurumsal olarak da zor bir dönemden geçiyor olmamız işe iyice tuz biber ekiyor... en güçlü zamanımızda olmaz zaten bunlar, belli ki çalkantılı zamanımıza denk gelmiş iyice...
ulan ne paralar, ne oyunlar dönüyor be, biz de mal mal izliyoruz, ah biz...
ne zaman adeta bir ermiş, bir peygamber mertebesine çıkacağız da tüm bu tezgahtan elimizi eteğimizi çekip kendimizi soyutlayacağız?
mümkün değil, hacı dededen sivilceli ergene kadar "taraftarım" diyen kimse bunu yapamaz! et ile tırnak gibi, beden ile ruh gibi çünkü bu...
temiz futbol bir hayal, adeta bir ütopya... işin sportif yönünü geçtim, dünyanın en güzel toprakları üzerine kurulmuş bizden daha boktan, daha mal ve daha sahtekar bir kurumsal yapı olamazdı...
ortada bir emek hırsızlığı, kul hakkı yeme durumu, kısaca "şike" var... sonra gelir "elin gavuru" acımadan keser kolunu... biz burada play-off, şike soruşturması, fenerbahçe'nin anlı şanlı kancıkları ve inançlı galibiyetleri gibi teknik olarak ilkokul çocuğunun bile yemeyeceği numaraları izlemeye devam edelim...
hepsinin arkasındaki bok o kadar bariz ki...
hepinizin gözü kapalı da bir ben görüyorum gerçekleri havası yaratmış gibi gözüktüysem ağızma sıçayım, günün bilmem kaç saatini sözlükte geçiren, gurbette ders aralarında bile gidip spor gelişmelerini takip eden ben, körlerin ve enayilerin en başındayım, bayrak taşıyanıyım...
ulan galatasaray, sen nelere kadirsin... sen adamı tiryaki edersin, senin yüzünden nelere katlanıyoruz, ne bokları seve seve yemek zorunda kalıyoruz... ama senin de suçun yok ki...
her şeye rağmen seviyoruz seni, her zaman da yanındayız, her şeye rağmen...
not: konuyla ilgisini yazı ile kuramadım ama tüm bunları düşününce aklıma amerikanlar tarafından hazırlanmış bu 2. dünya savaşı posteri geldi, belki siz kurabilirsiniz bağı;
http://0.tqn.com/...1/0/F/R/wwiip150.jpg
not 2: ulan lig ile başladık nerelere geldik...