701
kendisi kendimi aşırı derecede ikiyüzlü hissetmeme sebep olmuştur.
karabük maçında 14.dakikada kırmızı kartla oyundan ihraç edilirken benim endişem kırmızı karttan çok sakatlığıyla ilgiliydi. spikerlerden muslera'nın iyi olduğuna dair bilgi gelene kadar maçta ne olup bittiğini bile anlayamadım açıkçası. maç süresince de acaba? sorusu aklımdan çıkmadı. twitterdan hem kız arkadaşı hem de kendisi iyi olduğunu açıkladı da tam olarak rahat bir nefes aldım.
kırmızı kartlık pozisyonda "koyarım kartına, o çocuğa bir şey olmasın" diye düşünen tek kişi ben değildim sanıyorum ki. bir sürü galatasaraylı aynı şeyi hissetmiştir belki de. maç sırasında hem muslera'nın sakatlığı nasıl acaba diye meraklanırken, hem de onun yerinde ufuk ya da aykut olsa aynı şeyi mi düşünürdüm, yoksa yaptığı gereksiz hareketten dolayı küfür mü ederdim diye düşündüm. dürüst olmak gerekirse hiç de eşitlikçi, herkesi galatasaray'ın şanlı arması altındaki "futbolcumuz, canımız" gözüyle görmediğimi fark ettim. zamanında ufuk'la ilgili bir şeyler karalamıştım (bkz: #707510). ama olmadı bizim beklediğimiz futbolcu olamadı ve ne yazık ki en ufak bir güven ve umut bile aşılayamadı. muslera geleli 2 ay olmadı, galatasaray'ımla çıkıp tamamladığı maç sayısı henüz 4, beşincisini tamamlamasına izin verilmedi bazı art niyetli kişiler tarafından, neyse konumuz bu değil. ufuk beklentilerin altında kaldı, hatalar yaptı akıllarda vederson'dan yediği gol kaldı ama yine de bu taraftarın güvenini arkasına alabilecek fırsatları değerlendiremedi son karabük maçında gördüğümüz üzere. aykut'u ise her görüşümde 2008-2009 şampiyonlar ligi ön eleme maçındaki steau bükreş maçları geliyor ve kan beynime sıçrıyor. hani şu yıllardır hayalini kurduğumuz muhteşem müziği huzurla dinlemeyi elimizden aldığı maçı.
muslera içinse; taraftarın tümüne birden güven verememekte belki şu an; herkes "kale kapalı bu maçı muslera alır" diye düşünemiyor ama bizim yıllardır yaşadığımız sıkıntı çok daha fazlası, 2 sene sonra da kalemizde görebilecek miyiz biz bu adamı? sorusunun cevabı hayır olan kalecilerin hatalarının "kalecidir yapar" diyerek düşünülmemesi, belki de kendimizle bir nevi hesaplaşmamızda kalecinin yaptığı hata küçültülerek hafızalara atılmamasıydı.
gitsin yenisi gelsin denemeyecek bir meblağ ile takıma katıldı muslera, benim şu ana kadar gördüğüm insanlar onu eleştirirken bu adam daha uzun süre burda olacak, ya güvenicez ya da güvenicez, arkasında duralım, desteğimizi hissettirelim de erken olsun devleşme süreci" diye düşünüyor, çok da iyi yapıyor.
evet haksızlık yapıyoruz belki yerli kalecilerimize ama bunun sebebi belki de onların bizim formamızı taşımak için yeterli vasıflara ve amaçlara sahip olmamasındandır. yani esasında ufuk'un bize maliyetinin 6milyon euro+cana olmamasından değil, o parayı edebilecek potansiyele sahip olmamasındandır. neyse çok uzatmayayım, yıllarca kalemizi korusun, seneler sonra yeni gelecek kaleciye yeni taffarel ya da mondi olur mu diye değil de yeni muslera'mız olur mu diye bakalım.
karabük maçında 14.dakikada kırmızı kartla oyundan ihraç edilirken benim endişem kırmızı karttan çok sakatlığıyla ilgiliydi. spikerlerden muslera'nın iyi olduğuna dair bilgi gelene kadar maçta ne olup bittiğini bile anlayamadım açıkçası. maç süresince de acaba? sorusu aklımdan çıkmadı. twitterdan hem kız arkadaşı hem de kendisi iyi olduğunu açıkladı da tam olarak rahat bir nefes aldım.
kırmızı kartlık pozisyonda "koyarım kartına, o çocuğa bir şey olmasın" diye düşünen tek kişi ben değildim sanıyorum ki. bir sürü galatasaraylı aynı şeyi hissetmiştir belki de. maç sırasında hem muslera'nın sakatlığı nasıl acaba diye meraklanırken, hem de onun yerinde ufuk ya da aykut olsa aynı şeyi mi düşünürdüm, yoksa yaptığı gereksiz hareketten dolayı küfür mü ederdim diye düşündüm. dürüst olmak gerekirse hiç de eşitlikçi, herkesi galatasaray'ın şanlı arması altındaki "futbolcumuz, canımız" gözüyle görmediğimi fark ettim. zamanında ufuk'la ilgili bir şeyler karalamıştım (bkz: #707510). ama olmadı bizim beklediğimiz futbolcu olamadı ve ne yazık ki en ufak bir güven ve umut bile aşılayamadı. muslera geleli 2 ay olmadı, galatasaray'ımla çıkıp tamamladığı maç sayısı henüz 4, beşincisini tamamlamasına izin verilmedi bazı art niyetli kişiler tarafından, neyse konumuz bu değil. ufuk beklentilerin altında kaldı, hatalar yaptı akıllarda vederson'dan yediği gol kaldı ama yine de bu taraftarın güvenini arkasına alabilecek fırsatları değerlendiremedi son karabük maçında gördüğümüz üzere. aykut'u ise her görüşümde 2008-2009 şampiyonlar ligi ön eleme maçındaki steau bükreş maçları geliyor ve kan beynime sıçrıyor. hani şu yıllardır hayalini kurduğumuz muhteşem müziği huzurla dinlemeyi elimizden aldığı maçı.
muslera içinse; taraftarın tümüne birden güven verememekte belki şu an; herkes "kale kapalı bu maçı muslera alır" diye düşünemiyor ama bizim yıllardır yaşadığımız sıkıntı çok daha fazlası, 2 sene sonra da kalemizde görebilecek miyiz biz bu adamı? sorusunun cevabı hayır olan kalecilerin hatalarının "kalecidir yapar" diyerek düşünülmemesi, belki de kendimizle bir nevi hesaplaşmamızda kalecinin yaptığı hata küçültülerek hafızalara atılmamasıydı.
gitsin yenisi gelsin denemeyecek bir meblağ ile takıma katıldı muslera, benim şu ana kadar gördüğüm insanlar onu eleştirirken bu adam daha uzun süre burda olacak, ya güvenicez ya da güvenicez, arkasında duralım, desteğimizi hissettirelim de erken olsun devleşme süreci" diye düşünüyor, çok da iyi yapıyor.
evet haksızlık yapıyoruz belki yerli kalecilerimize ama bunun sebebi belki de onların bizim formamızı taşımak için yeterli vasıflara ve amaçlara sahip olmamasındandır. yani esasında ufuk'un bize maliyetinin 6milyon euro+cana olmamasından değil, o parayı edebilecek potansiyele sahip olmamasındandır. neyse çok uzatmayayım, yıllarca kalemizi korusun, seneler sonra yeni gelecek kaleciye yeni taffarel ya da mondi olur mu diye değil de yeni muslera'mız olur mu diye bakalım.