681
--- alıntı ---
(bkz: abdurrahman çelebi)
ben yaklaşık 2 yıldır bu platformda yazar, çizerim. bugüne kadar fenerbahçe hakkında 1, bilemedin 2 entry yazmışımdır. klavyenin tuşlarını eskitmeye değmediğini düşünürüm, fenerbahçe'yi hani bakın kendilerini bana ipletemiyorlar bile pasifliğine itmek gibi bir şey. benim fenerbahçe masturbasyonum da böyle işte. fekat bir nokta var ki; hıncal abimiz bile parmak basmışsa, geri durmak olmaz dedik, ne de olsa kanaat önderimiz olur kendisi.
bugüne kadar herkes değerlendirdi, herkesin söyleyecek bir şeyi oldu alex de souza hakkında. ben sustum, okudum. küçümsemek babında söylemiyorum fakat alex kim? seceresini dökünce ortaya bir disketi dahi doldurmayacak çapı çeperi olan bir adam için dandikliği dillere destan türkiye futbol ligi'nde avangard ilan edilmesi, tamamen fenerbahçe'nin efsane futbolcu ezikliğinden kaynaklanan medya destekli adam pompalamasından ibaret. ben buraya 40 kere alex yazsam, 41. kez yazışımda herkesin aklında lanse etmek istediğim şekilde bir alex imajı yaratırım.
mahalleye ilk geldiğinde araya alınmayan, bir köşede sus pus oturup top oynayan çocukları izledikten sonra şans yüzüne gülüp adam eksikliğinden kadroya çağırılınca kendini ortama kabul ettirmek için varını yoğunu ortaya koyan çocuğun hali gibi alex. çirkin yüzünü ortama kabul edildikten sonra gösterenlerden.
kıçı kırık türkiye futbol ligi'nde god mode mertebesinde kollanan, tekme atmaya teşebbüs dahi ettirilmeyen bir vasat sevici. adının en yoğun geçtiği dönemlere bakıyoruz, galatasaray ve beşiktaş'ın bir türlü belini doğrultamadığı, ortalığın ölüsevicilere kaldığı ortamda parlayanlardan. ikili mücadelelerin kaybolanı, siki kendinden küçüklere kalkanı, efendi görünümlü piç erkek. yetenek bazında bireysel olarak oyunu okuması açısından vasatın üstü sayılabilecek bir durumda fakat ortalık karışıkken sazı eline alanlardan değil.
paok maçı ve young boys maçı benim aklıma gelen sadece ikisi. belli bir sistemi, düzeni, kurgusu, felsefesi olan takımlar karşısında mustafa sarp'tan farkı yok. türkiye'de fenerbahçe zaten lobisiyle alex olmadan da ilk 3'e rahatlıkla girer, şampiyon da olur. kendisi henüz bir hoojdonk bile değil iken adam çarpmaya çalışıyor. bir mehmet topal markajından bile sıyrılamayan, herhangi bir futbolcu tarafından adam adama marke edildiği zaman demoralize olan, oyuna küsen, yıllık 4 milyon euro'yu hakedecek kadar spesiyalitesi olmayan, düz topçu için tüm bu pohpohlamalara kapılmak ancak ve ancak içtiği sidiği en klas bira zanneden alkole yeni başlamış adamların işidir.
türkiye ligi; (bkz: koyunun olmadığı yer).
--- alıntı ---
nkfvas noktayı koymuş zamanında, bir hatırlatayım da isteyen istediği gibi yorum yapsın akabinde.
(bkz: abdurrahman çelebi)
ben yaklaşık 2 yıldır bu platformda yazar, çizerim. bugüne kadar fenerbahçe hakkında 1, bilemedin 2 entry yazmışımdır. klavyenin tuşlarını eskitmeye değmediğini düşünürüm, fenerbahçe'yi hani bakın kendilerini bana ipletemiyorlar bile pasifliğine itmek gibi bir şey. benim fenerbahçe masturbasyonum da böyle işte. fekat bir nokta var ki; hıncal abimiz bile parmak basmışsa, geri durmak olmaz dedik, ne de olsa kanaat önderimiz olur kendisi.
bugüne kadar herkes değerlendirdi, herkesin söyleyecek bir şeyi oldu alex de souza hakkında. ben sustum, okudum. küçümsemek babında söylemiyorum fakat alex kim? seceresini dökünce ortaya bir disketi dahi doldurmayacak çapı çeperi olan bir adam için dandikliği dillere destan türkiye futbol ligi'nde avangard ilan edilmesi, tamamen fenerbahçe'nin efsane futbolcu ezikliğinden kaynaklanan medya destekli adam pompalamasından ibaret. ben buraya 40 kere alex yazsam, 41. kez yazışımda herkesin aklında lanse etmek istediğim şekilde bir alex imajı yaratırım.
mahalleye ilk geldiğinde araya alınmayan, bir köşede sus pus oturup top oynayan çocukları izledikten sonra şans yüzüne gülüp adam eksikliğinden kadroya çağırılınca kendini ortama kabul ettirmek için varını yoğunu ortaya koyan çocuğun hali gibi alex. çirkin yüzünü ortama kabul edildikten sonra gösterenlerden.
kıçı kırık türkiye futbol ligi'nde god mode mertebesinde kollanan, tekme atmaya teşebbüs dahi ettirilmeyen bir vasat sevici. adının en yoğun geçtiği dönemlere bakıyoruz, galatasaray ve beşiktaş'ın bir türlü belini doğrultamadığı, ortalığın ölüsevicilere kaldığı ortamda parlayanlardan. ikili mücadelelerin kaybolanı, siki kendinden küçüklere kalkanı, efendi görünümlü piç erkek. yetenek bazında bireysel olarak oyunu okuması açısından vasatın üstü sayılabilecek bir durumda fakat ortalık karışıkken sazı eline alanlardan değil.
paok maçı ve young boys maçı benim aklıma gelen sadece ikisi. belli bir sistemi, düzeni, kurgusu, felsefesi olan takımlar karşısında mustafa sarp'tan farkı yok. türkiye'de fenerbahçe zaten lobisiyle alex olmadan da ilk 3'e rahatlıkla girer, şampiyon da olur. kendisi henüz bir hoojdonk bile değil iken adam çarpmaya çalışıyor. bir mehmet topal markajından bile sıyrılamayan, herhangi bir futbolcu tarafından adam adama marke edildiği zaman demoralize olan, oyuna küsen, yıllık 4 milyon euro'yu hakedecek kadar spesiyalitesi olmayan, düz topçu için tüm bu pohpohlamalara kapılmak ancak ve ancak içtiği sidiği en klas bira zanneden alkole yeni başlamış adamların işidir.
türkiye ligi; (bkz: koyunun olmadığı yer).
--- alıntı ---
nkfvas noktayı koymuş zamanında, bir hatırlatayım da isteyen istediği gibi yorum yapsın akabinde.
