1107
cumhurbaşkanı'na mektup yazmış;
sayın cumhurbaşkanım,
yürütülmekte olan şike ve teşvik soruşturması adıyla anılan ve benim ve yönetici arkadaşlarımın tutuklu bulunduğumuz soruşturma hakkında bazı bilgileri ve özellikle de çarpıklıkları sizinle paylaşmak istiyorum. sizin şunu bilmenizi isterim ki, bizler de en az “temiz benim, diyenler kadar temiziz.”
malumlarınız olduğu üzere 6222 sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun, 14 nisan 2011’de yürürlüğe girmiştir. yaşadığımız sürecin en başından bu yana bizler de ve kamuoyu da bizlerin bu kanun maddelerine göre yargılanacağımızı düşünüyorduk. ekte sizlere sunduğum tutuklama müzekkerelerinde bile açıkça gözükmektedir. ancak aradan geçen bir ayı aşkın sürenin sonunda gerçeğin bu olmadığını görmeye başladık. şike ve teşvik soruşturması’nı yürüten sayın savcı bizleri silahlı organize örgüt kurmaktan yargılamak üzere iddianame hazırlamaktadır. halbuki spor suçları için bir kanun çıkarılmıştır. 6222 sayılı kanun’un 23. maddesi; “bu kanun kapsamına giren suçlardan dolayı yargılama yapmaya, hakimler ve savcılar yüksek kurulu’nun ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği asliye veya ağır ceza mahkemeleri yetkilidir” demektedir.
6222 sayılı kanun’un çıkmasından önce yasalarda şike ve teşvikle ilgili ceza hükmü bulunmamaktadır. dolayısıyla yasanın çıkmasından önce oynanmış maçlara ilişkin açılan bir soruşturmaya, örgütlü suç maskesi giydirilip sporda şiddet yasası’ndan yargılamaya çalışmak gibi tuhaf bir uygulama yapılmaya çalışılmaktadır.
sayın savcı son beş maçta şike olduğunu, maçların skorlarını maçlar oynanmadan önce bildiğini söylemiştir. yine benzer şekilde sayın savcı son maçımız olan sivasspor maçını kaybetmemiz veya berabere kalmamız ve şampiyon olamamamız halinde bu soruşturmayı açmayı düşünmediğini belirtmiştir.
sayın savcı eğer bu kadar kesin bilgilere sahip idiyse bir hukuk adamı olarak yapması gereken cumhuriyet savcılığı’nda bir heyet teşkiliyle maç neticelerini skorlarıyla tespit ettirmekti. eğer bunu yapmış olsa idi şu anki kaos da ortadan kalkmış olurdu. bunu yapmamış ve yapmaya gerek dahi görmemiş olduğuna göre sayın savcı’nın elinde çok başka sağlam ve geçerli deliller olduğu düşünülmektedir. bu durumda da sayın savcı’nın yapması gereken 6222 sayılı kanun’a göre 3. ağır ceza mahkemeleri’nin olduğu yerlerdeki cumhuriyet savcılıkları’na soruşturma dosyalarını göndererek, davanın bir an önce açılmasını sağlamaktır.
ancak hukuk ve kuralları bu kadar açık ve yapılması gerekenler bu kadar ortada iken sayın savcı, 2010’da başladığını öne sürdüğü bir “silahlı örgüt” suçlaması ile bizleri yargılamak istemektedir. bu nasıl bir çarpıklıktır? şike soruşturması yapılırken neden her gün görüştüğüm sayın bakan, genel müdür, kulüp başkanları... gibi kişilerin hiçbiriyle, benimle ilgili soruşturma kapsamında görüşülmemekte, hiçbirine benimle ilgili soru sorulmamaktadır? kamuoyuna trabzonspor başkanı, ikinci başkanı ve bazı kişilerin ifadeleri gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle verilmemekte ancak benim dahi göremediğim bana sorulacak sorular (telefon dinlemeleri kaynaklı) internet sitelerinde yayınlanmaktadır.
sayın savcı benden daha ünlü bir kişiyi alacağını söylemiştir. bu kişi kimdir ve neden hâlâ çağırılmamış ya da gözaltına alınmamıştır? bu durum akıllara sayın savcı’nın da aslında düştüğü hataların farkında olduğunu ya da kasten bana ve kulübümüze karşı bir tavır içerisinde olduğu düşüncesini akıllara getirmektedir.
sayın savcı da bilmektedir ki, olmayan suçları işkenceyle, dayakla, hakaretlerle çeşitli baskılar ve kamuoyunda kafa karışıklığı yaratarak meydana getiremezsiniz. adalet sonunda tecelli edecektir. ancak bu süre zarfında başta kulübümüz olmak üzere bizler ve türk sporu çok büyük kayıplar yaşayacaktır. bunların hesabını kim verecektir?
yapılması gereken ivedilikle hukukun en temel kurallarının bu soruşturma için de işler duruma getirilmesi ve soruşturmadaki çarpıklıkların giderilerek bizlere ve kısaca türk sporuna adil yargılanma hakkının verilmesidir. bugün tüm bu çarpıklıkların neticesinde metris cezaevi’nde tutulan ben ve yönetici arkadaşlarım adına zamanı geldiğinde tüm çarpıklıkları gözler önüne serebilmeyi umuyorum.
saygılarımla
aziz yildirim
sayın cumhurbaşkanım,
yürütülmekte olan şike ve teşvik soruşturması adıyla anılan ve benim ve yönetici arkadaşlarımın tutuklu bulunduğumuz soruşturma hakkında bazı bilgileri ve özellikle de çarpıklıkları sizinle paylaşmak istiyorum. sizin şunu bilmenizi isterim ki, bizler de en az “temiz benim, diyenler kadar temiziz.”
malumlarınız olduğu üzere 6222 sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun, 14 nisan 2011’de yürürlüğe girmiştir. yaşadığımız sürecin en başından bu yana bizler de ve kamuoyu da bizlerin bu kanun maddelerine göre yargılanacağımızı düşünüyorduk. ekte sizlere sunduğum tutuklama müzekkerelerinde bile açıkça gözükmektedir. ancak aradan geçen bir ayı aşkın sürenin sonunda gerçeğin bu olmadığını görmeye başladık. şike ve teşvik soruşturması’nı yürüten sayın savcı bizleri silahlı organize örgüt kurmaktan yargılamak üzere iddianame hazırlamaktadır. halbuki spor suçları için bir kanun çıkarılmıştır. 6222 sayılı kanun’un 23. maddesi; “bu kanun kapsamına giren suçlardan dolayı yargılama yapmaya, hakimler ve savcılar yüksek kurulu’nun ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği asliye veya ağır ceza mahkemeleri yetkilidir” demektedir.
6222 sayılı kanun’un çıkmasından önce yasalarda şike ve teşvikle ilgili ceza hükmü bulunmamaktadır. dolayısıyla yasanın çıkmasından önce oynanmış maçlara ilişkin açılan bir soruşturmaya, örgütlü suç maskesi giydirilip sporda şiddet yasası’ndan yargılamaya çalışmak gibi tuhaf bir uygulama yapılmaya çalışılmaktadır.
sayın savcı son beş maçta şike olduğunu, maçların skorlarını maçlar oynanmadan önce bildiğini söylemiştir. yine benzer şekilde sayın savcı son maçımız olan sivasspor maçını kaybetmemiz veya berabere kalmamız ve şampiyon olamamamız halinde bu soruşturmayı açmayı düşünmediğini belirtmiştir.
sayın savcı eğer bu kadar kesin bilgilere sahip idiyse bir hukuk adamı olarak yapması gereken cumhuriyet savcılığı’nda bir heyet teşkiliyle maç neticelerini skorlarıyla tespit ettirmekti. eğer bunu yapmış olsa idi şu anki kaos da ortadan kalkmış olurdu. bunu yapmamış ve yapmaya gerek dahi görmemiş olduğuna göre sayın savcı’nın elinde çok başka sağlam ve geçerli deliller olduğu düşünülmektedir. bu durumda da sayın savcı’nın yapması gereken 6222 sayılı kanun’a göre 3. ağır ceza mahkemeleri’nin olduğu yerlerdeki cumhuriyet savcılıkları’na soruşturma dosyalarını göndererek, davanın bir an önce açılmasını sağlamaktır.
ancak hukuk ve kuralları bu kadar açık ve yapılması gerekenler bu kadar ortada iken sayın savcı, 2010’da başladığını öne sürdüğü bir “silahlı örgüt” suçlaması ile bizleri yargılamak istemektedir. bu nasıl bir çarpıklıktır? şike soruşturması yapılırken neden her gün görüştüğüm sayın bakan, genel müdür, kulüp başkanları... gibi kişilerin hiçbiriyle, benimle ilgili soruşturma kapsamında görüşülmemekte, hiçbirine benimle ilgili soru sorulmamaktadır? kamuoyuna trabzonspor başkanı, ikinci başkanı ve bazı kişilerin ifadeleri gizlilik kararı olduğu gerekçesiyle verilmemekte ancak benim dahi göremediğim bana sorulacak sorular (telefon dinlemeleri kaynaklı) internet sitelerinde yayınlanmaktadır.
sayın savcı benden daha ünlü bir kişiyi alacağını söylemiştir. bu kişi kimdir ve neden hâlâ çağırılmamış ya da gözaltına alınmamıştır? bu durum akıllara sayın savcı’nın da aslında düştüğü hataların farkında olduğunu ya da kasten bana ve kulübümüze karşı bir tavır içerisinde olduğu düşüncesini akıllara getirmektedir.
sayın savcı da bilmektedir ki, olmayan suçları işkenceyle, dayakla, hakaretlerle çeşitli baskılar ve kamuoyunda kafa karışıklığı yaratarak meydana getiremezsiniz. adalet sonunda tecelli edecektir. ancak bu süre zarfında başta kulübümüz olmak üzere bizler ve türk sporu çok büyük kayıplar yaşayacaktır. bunların hesabını kim verecektir?
yapılması gereken ivedilikle hukukun en temel kurallarının bu soruşturma için de işler duruma getirilmesi ve soruşturmadaki çarpıklıkların giderilerek bizlere ve kısaca türk sporuna adil yargılanma hakkının verilmesidir. bugün tüm bu çarpıklıkların neticesinde metris cezaevi’nde tutulan ben ve yönetici arkadaşlarım adına zamanı geldiğinde tüm çarpıklıkları gözler önüne serebilmeyi umuyorum.
saygılarımla
aziz yildirim