5459
fotoğrafa bakan bir galatasaray'lı arda turan'ın ne kadar galatasaray'lı olduğunu tartışamaz. kimse yıllarca bunu tartışmadı zaten. bu çocuğun konuştuklarında asla bir samimiyetsizlik görmedik çünkü. arda galatasaray'lı doğmuştu. futbolcu olmasaydı kapalıda büyüyüp güney kale arkasının abilerinden olacaktı. galatasaray kariyerinin asıl başlangıç noktası tam 5 yıl önceki düne denk gelen 9 ağustos 2006 akşamıydı. gönderilecek derken tek başına isyan etmiş, çok sevdiği galatasaray formasını aslanın ağzından alıp, ali sami yen çimlerine yıllarca çıkmayı garantilemişti. kapalı önünden rüya gibi geçip giden ribery olayını unutturmuş, galatasaray taraftarını parkta otururken kafasına kuş sıçan adam konumuna getirmişti. ilk yıllarda oynadığı muhteşem futbol ve davranışları onu galatasaray taraftarının sevgilisi haline getirdi. ancak orada kalması gerekirken linç kültürünü benimsemiş ülkenin vatandaşları olarak çakalların önüne atılıverdi genç yaşta. 66 numaralı sol açık olarak harikalar yaratırken, milli kahraman haline gelmesi onu bu noktaya getiren sebepti. artık o steven gerard değil, david beckham oluvermişti ülke için.
herkes arda turan'dan takım elbise giyip yaşlıları karşıdan karşıya geçirmesini istiyordu. giyim kuşamından, arabasına, sevgilisinden, takıldığı mekanlara, sakalından saçına kadar yaptığı her bir şey birilerinin kıçına batmakla kalmıyor kazık gibi giriyordu. tam da olay burada oldu. arda turan bu senaryolara inandı onu seven insanlarla arası açıldı, onu seven galatasaray taraftarı da sevgisini yanlış anlattı. ama taraftar severdi de döverdi de. bu noktadan sonra film kopuyor ve gözümüzün önünde büyüyen arda turan yuvadan uçuş sinyalleri veriyordu. biz ondan metin oktay olmasını beklemiştik. çünkü metin oktay'ı izleyen ve onu anlatan abilerimizi kıskanıyorduk. bizim de bir metinimiz olmalıydı. ancak hayalleri ; galatasaray forması, ali sami yen, şampiyonluk, milli takım, kaptanlık, ali sami yen arena, şampiyonlar ligi şampiyonluğu ve avrupa olan birisi asla metin oktay olamazdı. kısa sürede hedeflerini birisi hariç tamamladı arda turan. olgunluk yıllarında olabilecek son hedefini ise gerçekleştirmeden gitti. gitmeyi tercih etti. hem de çok sevdiği, baba dediği fatih terim ve yuvam dediği galatasaray onu bu kadar sahiplenmişken.
"hiç bir şey benim için galatasaray'dan daha önemli değil." demiştin arda. bugün görüyoruz ki önemli olabiliyormuş yan etkenlerle beraber. "sözleşmem ölene kadar galatasaray'la." demiştin. ne bu acele ulan? öldün mü sen şimdi? emre abim, acun abim diye peşinde gezdiklerinden ne kadar farkın kaldı oğlum? türkiye'ye döndüğünde galatasaray öncelikli diye bir madde varmış. gerek var mıydı buna? gidecektin elbette. sen bu tecrübeleri edinirken biz de biliyorduk senin metin oktay olmayacağını. ama şunu bilki bugün olmamalıydı bu arda. az önceki cümleyi kaptan diye bitirmek istedim ama bitiremedim lan tercihin yüzünden. çünkü sen artık sana kaptan demeyecekleri tercih ettin oğlum. yeni bir kaptanın olacak orada. kaptanın, kaptanı mı olurmuş? diyemedim işte bundan sebep. bülent korkmaz 25 sene tek forma giydiği için kaptandı. şimdi de kaptan diyoruz bak ona.
yeni açığın önüne kendini attığında bizim de atmadı o an kalbimiz arda. bizi anlayan bir sen vardın, bir de reis. maçlardan sonra floryada üzülen birisi daha kalsaydı şu takımda kötü mü olurdu lan ? çamurlu formanı gururla gösterirdik herkese erkek oğlu olan babaların çocuğununkini kahvede gösterdiği gibi. şimdi kırmızı beyaz çubuklunu gösterirlerse bana ne diyeceğiz biz ele güne karşı? sen bordeaux'lu elemana kafa atarken hepimiz attık o kafayı oğlum. ama o da eline basmıştı diye savunduk seni orda burda. sen gitsende bu taraftar yine buralarda. çıktığın 193 maçı, 43 golünü, 73 asistini, bin küsür çalımını, yoldurduğun onbinlerece çimi unutmayacağız oğlum. fenerbahçe pislikleri sami yen'de olay çıkardıktan sonra numaralı önünden gider yapacak bir adamımız yok işte. kadıköyde aydın'la beraber omuz omuza verip alayına saldırışınızı da unutmayacağız. unutursak adam değiliz lan. ama sen de unutma, bu taraftar metin'in cenazesini gördü, hagisizliğe alıştı, bülent korkmaz olmadan da korkmadı, hakan olmadan da krallar gibi sevindi kaptan. evet dedim sonunda sana kaptan. kaptandın çünkü. dın dın dın.
yolun açık olsun
http://armaninpesindeyiz.blogspot.com/...gule-arda-turan.html
herkes arda turan'dan takım elbise giyip yaşlıları karşıdan karşıya geçirmesini istiyordu. giyim kuşamından, arabasına, sevgilisinden, takıldığı mekanlara, sakalından saçına kadar yaptığı her bir şey birilerinin kıçına batmakla kalmıyor kazık gibi giriyordu. tam da olay burada oldu. arda turan bu senaryolara inandı onu seven insanlarla arası açıldı, onu seven galatasaray taraftarı da sevgisini yanlış anlattı. ama taraftar severdi de döverdi de. bu noktadan sonra film kopuyor ve gözümüzün önünde büyüyen arda turan yuvadan uçuş sinyalleri veriyordu. biz ondan metin oktay olmasını beklemiştik. çünkü metin oktay'ı izleyen ve onu anlatan abilerimizi kıskanıyorduk. bizim de bir metinimiz olmalıydı. ancak hayalleri ; galatasaray forması, ali sami yen, şampiyonluk, milli takım, kaptanlık, ali sami yen arena, şampiyonlar ligi şampiyonluğu ve avrupa olan birisi asla metin oktay olamazdı. kısa sürede hedeflerini birisi hariç tamamladı arda turan. olgunluk yıllarında olabilecek son hedefini ise gerçekleştirmeden gitti. gitmeyi tercih etti. hem de çok sevdiği, baba dediği fatih terim ve yuvam dediği galatasaray onu bu kadar sahiplenmişken.
"hiç bir şey benim için galatasaray'dan daha önemli değil." demiştin arda. bugün görüyoruz ki önemli olabiliyormuş yan etkenlerle beraber. "sözleşmem ölene kadar galatasaray'la." demiştin. ne bu acele ulan? öldün mü sen şimdi? emre abim, acun abim diye peşinde gezdiklerinden ne kadar farkın kaldı oğlum? türkiye'ye döndüğünde galatasaray öncelikli diye bir madde varmış. gerek var mıydı buna? gidecektin elbette. sen bu tecrübeleri edinirken biz de biliyorduk senin metin oktay olmayacağını. ama şunu bilki bugün olmamalıydı bu arda. az önceki cümleyi kaptan diye bitirmek istedim ama bitiremedim lan tercihin yüzünden. çünkü sen artık sana kaptan demeyecekleri tercih ettin oğlum. yeni bir kaptanın olacak orada. kaptanın, kaptanı mı olurmuş? diyemedim işte bundan sebep. bülent korkmaz 25 sene tek forma giydiği için kaptandı. şimdi de kaptan diyoruz bak ona.
yeni açığın önüne kendini attığında bizim de atmadı o an kalbimiz arda. bizi anlayan bir sen vardın, bir de reis. maçlardan sonra floryada üzülen birisi daha kalsaydı şu takımda kötü mü olurdu lan ? çamurlu formanı gururla gösterirdik herkese erkek oğlu olan babaların çocuğununkini kahvede gösterdiği gibi. şimdi kırmızı beyaz çubuklunu gösterirlerse bana ne diyeceğiz biz ele güne karşı? sen bordeaux'lu elemana kafa atarken hepimiz attık o kafayı oğlum. ama o da eline basmıştı diye savunduk seni orda burda. sen gitsende bu taraftar yine buralarda. çıktığın 193 maçı, 43 golünü, 73 asistini, bin küsür çalımını, yoldurduğun onbinlerece çimi unutmayacağız oğlum. fenerbahçe pislikleri sami yen'de olay çıkardıktan sonra numaralı önünden gider yapacak bir adamımız yok işte. kadıköyde aydın'la beraber omuz omuza verip alayına saldırışınızı da unutmayacağız. unutursak adam değiliz lan. ama sen de unutma, bu taraftar metin'in cenazesini gördü, hagisizliğe alıştı, bülent korkmaz olmadan da korkmadı, hakan olmadan da krallar gibi sevindi kaptan. evet dedim sonunda sana kaptan. kaptandın çünkü. dın dın dın.
yolun açık olsun
http://armaninpesindeyiz.blogspot.com/...gule-arda-turan.html