• 97
    ilk kez galatasaray'ı kendi evinde rakibe baskı kurmadan doksan dakikayı bitirdiğini gördüm bu maçta. dur bir düşüneyim, gerçekten hatırlamıyorum. son yıllarda en kötü mağlubiyeti 2 hafta önce kocaeli'ne karşı aldık ve o maçta bile özellikle 2. yarının ilk 15 dakikasında iyi baskı kurmuştuk. dur bir daha düşüneyim, gerçekten yok! en kötü maçımızda bile rakibe en az 10 dakika ağırlığımızı hissettirmişizdir. fakat galip geldiğimiz bu maçta baskı olarak son 5 dakikayı hatırlıyorum sadece, bursaspor'un brezilya kimliğine bürünüp maçı ceza sahamız içinde oynadığı dakikaları...

    detay olarak nonda'dan bahsetmek istiyorum. neden bilmiyorum seviyorum ben bu adamı. düzgün bir adam, samimi. fakat "oynamıyormuş gibi görünen futbolcu" familyasından bu arkadaş da. çalım atarken bile sanki yanlışlıkla atıyormuş gibi. top gelmediğinde ileride kalmıyor, geriye geliyor ve orta sahada topla buluştuğunda asıl mevkiisine göre çok pasif bir izlenim veriyor. doğal olarak orta sahada bir forvetin yapabileceklerinden fazlasını yani lincoln'ün yapabileceklerini yapamıyor. televizyon başındaki taraftar da kendisini olumsuz şekilde sürekli anıyor, maçı izlediğim mekanda yaşı 40 civarı olan adam gibi. top nonda'yla alakasız bir yerde de olsa sürekli sövdü amca. adam alakalı alakasız o kadar sövüyordu ki bir vakit sonra kendisi de farkına vardı. "ulan nonda taktım sana olm" deyip durmaya başladı. hele arada "he şuna bak şuna.. lan! git lan bu takımdan sen!" demesi vardı ki o stresli dakikalarda dayanamayıp gülmeye başladım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın