55
son 3 sezonda ilk defa konya'daki maçta yoktum. belalı şehir bizim için, oynadığımız maçlar hep kışa denk geldi. perşembe günkü savaştan sonra maçın çok kötü geçeceğini bekliyordum. saha çok ağır, hava soğuk ve yorgun takım. kaptan takımı değiştirmedi, artık ne düşündü bilemiyoruz. lincoln'ü ağır kış sahalarında cezalandırdı belki de çıkarmayarak.
galatasaray'ın maça hangi formayla çıkacağına kim karar veriyor acaba. bu beter sahada beyaz formalarla çıkıp görüntü kirliliğine sebep oldular. bu konya stadı şu anda türkiye'nin en kötü stadı, tribünler sahaya çok uzak, burada iyi futbol oynamak imkansız. bizimde usta ayaklarımız toptan sakındılar, haklılar geçen sene bu sahada verilen gazi daha iyileşemedi.
maç için ne yazmak gerek bilemiyorum. bu spor yazarlarının işi bayağı zor, kötü bir maçı nasıl yazacaksın. arda bu maçı da aldı geliyor işte kısaca. defansımız hiç güven vermiyor, kale allaha emanet. savunmacı kaptan bir yolunu bul artık, follaş olduk. meira bidonu bir maçı daha saklanarak bitirdi. sabri perşembe günü aldığı abdestle daha çok namaz kılar artık. emre aşık bir kere topu sektirdi az daha giriyordu. sonrasında toparlanıp hava toplarında geçit vermedi.
mahşerin dört atlısını sahada görmeyi hepimiz istiyoruz istemesine de ortada barış ve ayhan fazladan ikişer kilometre daha koşuyorlar. gönül iki santraforla oynayalımı da istiyor ama maç 11 kişi. 13 kişiyle oynansa bizi kimse yenemez herhalde.
kaptan kenarda her an oyuna girecekmiş gibi duruyor. her saniye içeri komut yağdırıyor, bir hafta önce kenardan en ufak bir ikaz almayan futbolcuların kulakları kaptan'da. galatasaray galip geldiği maçları en az iki farkla bitirmişti, açıkçası ben son saniyeye kadar tırstım.
biraz ümit karan'a takılıp noktalayacağım. ümit futbolu unutmuş sanki. ikinci yarı oyuna girerken gol atar diye umut etmiştim de gole çok uzak noktada oyunu tamamladı. bir gol atarımda tekrar banko oynarım neme lazım der gibiydi.
rakiplerin 3 puan aldığı haftanın son maçında puan kaybetsek işlem tamam olacaktı. bu ağır deplasmanı kayıpsız atlattıktan sonra taraftarın önünde oynanacak maçlar rahat geçilir ve havaya girilir. baştan dedim ben havaya giremedim, yazdığım yazıyı da beğenmedim. arda çıkıp mehmet güven girince maç maç olmaktan çıktı zaten. bu futbolcumuzun görevi nedir anlamadım. ne zaman sıkışsak mehmet güven girdiğine göre vardır bir hikmeti.
takım aynı, sonradan oyuna girenler bile aynı. skibbe kovuldu, kaptan geldi, demek sorunumuz sahada değil, sahanın dışında. bu kadar sıkıntı içinde birde son dakika golü yeseydik ne yapardım bilemiyorum. geçmiş olsun hepimize, kötü oynarken kazandığımıza şükredelim.
konya'daki taraftara bir teşekkür edelim ve arda turan'ın golde yediği yumruğa rağmen golü topal'a hediyesine şapka çıkaralım.
galatasaray'ın maça hangi formayla çıkacağına kim karar veriyor acaba. bu beter sahada beyaz formalarla çıkıp görüntü kirliliğine sebep oldular. bu konya stadı şu anda türkiye'nin en kötü stadı, tribünler sahaya çok uzak, burada iyi futbol oynamak imkansız. bizimde usta ayaklarımız toptan sakındılar, haklılar geçen sene bu sahada verilen gazi daha iyileşemedi.
maç için ne yazmak gerek bilemiyorum. bu spor yazarlarının işi bayağı zor, kötü bir maçı nasıl yazacaksın. arda bu maçı da aldı geliyor işte kısaca. defansımız hiç güven vermiyor, kale allaha emanet. savunmacı kaptan bir yolunu bul artık, follaş olduk. meira bidonu bir maçı daha saklanarak bitirdi. sabri perşembe günü aldığı abdestle daha çok namaz kılar artık. emre aşık bir kere topu sektirdi az daha giriyordu. sonrasında toparlanıp hava toplarında geçit vermedi.
mahşerin dört atlısını sahada görmeyi hepimiz istiyoruz istemesine de ortada barış ve ayhan fazladan ikişer kilometre daha koşuyorlar. gönül iki santraforla oynayalımı da istiyor ama maç 11 kişi. 13 kişiyle oynansa bizi kimse yenemez herhalde.
kaptan kenarda her an oyuna girecekmiş gibi duruyor. her saniye içeri komut yağdırıyor, bir hafta önce kenardan en ufak bir ikaz almayan futbolcuların kulakları kaptan'da. galatasaray galip geldiği maçları en az iki farkla bitirmişti, açıkçası ben son saniyeye kadar tırstım.
biraz ümit karan'a takılıp noktalayacağım. ümit futbolu unutmuş sanki. ikinci yarı oyuna girerken gol atar diye umut etmiştim de gole çok uzak noktada oyunu tamamladı. bir gol atarımda tekrar banko oynarım neme lazım der gibiydi.
rakiplerin 3 puan aldığı haftanın son maçında puan kaybetsek işlem tamam olacaktı. bu ağır deplasmanı kayıpsız atlattıktan sonra taraftarın önünde oynanacak maçlar rahat geçilir ve havaya girilir. baştan dedim ben havaya giremedim, yazdığım yazıyı da beğenmedim. arda çıkıp mehmet güven girince maç maç olmaktan çıktı zaten. bu futbolcumuzun görevi nedir anlamadım. ne zaman sıkışsak mehmet güven girdiğine göre vardır bir hikmeti.
takım aynı, sonradan oyuna girenler bile aynı. skibbe kovuldu, kaptan geldi, demek sorunumuz sahada değil, sahanın dışında. bu kadar sıkıntı içinde birde son dakika golü yeseydik ne yapardım bilemiyorum. geçmiş olsun hepimize, kötü oynarken kazandığımıza şükredelim.
konya'daki taraftara bir teşekkür edelim ve arda turan'ın golde yediği yumruğa rağmen golü topal'a hediyesine şapka çıkaralım.