24
dün * spor sergi ruhunun yeniden hayat bulduğu salondur.
evet, spor sergi'yi görmeye, tahta tribünlerinde "inandık size bu sene"yi söylemeye, "şen ola cimbom şen ola" diye şampiyonluk kutlamaya, kristal büfe'den bir şeyler atıştırmaya, amigo varol'la coşmaya, kabataş'ta, taksim'de sabahlayıp, sabahın ilk ışıklarıyla spor sergi'nin kapılarına dayanıp tüm günü orda yemeye fırsat bulamadık ömrümüzün başlangıç noktasının bunları yaşamak için geç bir tarihe denk gelmesi sebebiyle. biraz geç kaldık doğmak için.
ama bize efsanevi bir öykünün öznesi olarak anlatılan, izlediğimiz videolarla kendi kendimize geç doğduğumuz için sövdürten, belki de galatasaray tribünlerinin en sağlam zamanlarına tanıklık etmiş spor sergi sarayı da sanırım dünkü gibi oluyordu o yıllarda şampiyonluklara yürürken.
tribünlerin çatıyla birleştiği noktadan, nasıl bir halet-i ruhiye içinde bulunduğumu bilmeden baktım bir ara tribünlere ve sahaya. inanmışlık, adanmışlık, arkadaşlık, yoldaşlık ve birliktelik her ikisinde de en üst seviyedeydi abdi ipekçi'de dün. sahada mehmet baç, nihat iziç, michael scearce, mehmet altıoklar, cihat levent yoktu, paul dawkins geri çekilip sallamıyordu topu potaya belki ama onların ruhunu, yaşattıklarını gördüm sanki ben dün sahada ve tribünde. o dönemi yaşayanların anlattıklarını gördüm.
abdi ipekçi, spor sergiydi dün. galiba o günleri yaşamış ve özleyen büyüklerimizin hatıralarını daha fazla canlandırabilecekleri bir final serisi bekliyor bizi.
sahada ve tribünde spor sergi ruhu bekliyor...
evet, spor sergi'yi görmeye, tahta tribünlerinde "inandık size bu sene"yi söylemeye, "şen ola cimbom şen ola" diye şampiyonluk kutlamaya, kristal büfe'den bir şeyler atıştırmaya, amigo varol'la coşmaya, kabataş'ta, taksim'de sabahlayıp, sabahın ilk ışıklarıyla spor sergi'nin kapılarına dayanıp tüm günü orda yemeye fırsat bulamadık ömrümüzün başlangıç noktasının bunları yaşamak için geç bir tarihe denk gelmesi sebebiyle. biraz geç kaldık doğmak için.
ama bize efsanevi bir öykünün öznesi olarak anlatılan, izlediğimiz videolarla kendi kendimize geç doğduğumuz için sövdürten, belki de galatasaray tribünlerinin en sağlam zamanlarına tanıklık etmiş spor sergi sarayı da sanırım dünkü gibi oluyordu o yıllarda şampiyonluklara yürürken.
tribünlerin çatıyla birleştiği noktadan, nasıl bir halet-i ruhiye içinde bulunduğumu bilmeden baktım bir ara tribünlere ve sahaya. inanmışlık, adanmışlık, arkadaşlık, yoldaşlık ve birliktelik her ikisinde de en üst seviyedeydi abdi ipekçi'de dün. sahada mehmet baç, nihat iziç, michael scearce, mehmet altıoklar, cihat levent yoktu, paul dawkins geri çekilip sallamıyordu topu potaya belki ama onların ruhunu, yaşattıklarını gördüm sanki ben dün sahada ve tribünde. o dönemi yaşayanların anlattıklarını gördüm.
abdi ipekçi, spor sergiydi dün. galiba o günleri yaşamış ve özleyen büyüklerimizin hatıralarını daha fazla canlandırabilecekleri bir final serisi bekliyor bizi.
sahada ve tribünde spor sergi ruhu bekliyor...