17
olmuyor, yetersiz, beklentilerimiz ile realite sanki alabildigine bagımsız.
isyan etmeyi gerektirecek bir durum yok ortada, ki zaten alışılagelmişin devamı yaşanmakta.
sorun şu ki, bazen insanoglu devrim niteligindeki hamlelerin, bir anda gerçekleşebileceğine inanıyor,
sevdaya dair akıl tutulması yaşadığı için..
bu ara biraz farklı mı diyorum kendimi sorgularken, yaşadığım olağandışı durumlar, daha mı bağlıyor beni,
ve hatta abartıyor muyum, galatasaray cc nin geldiği ve gitmekte olduğu noktayı,
ya da bu durumu doğru analiz ettiğimi düşünsem bile, bize düşen görev noktasında hassasiyet mi çok mu yüksek acaba,
bunun cevabını bulmak şöyle bir değer katabilir ortaya, bireyselleştirmeyi bir tarafa bırakıp, ufak ufak lambalar yakabiliriz belki zihinlerde.
başka bir yolda alınan başarısızlığın, bu güzel yolculuğun motivasyonu olarak kullanılmasını etik bulmasam da, artık bu bile ortada,
kaybedenler klubünün üyesiymiş gibi ortada dolaşan galatasaraylılara ufak bir umut sunulmakta,
ve yarın parçalı, biraz da yenilmez armada, umut dolu yolculuğa tek başına çıkılmayacağının naçizane detayı.
bu takımın, ve bu müsabakanın, bizi eğlendirmek için yapılan bu temaşanın, sol tarafta kaybolması,
can sıkmakta, başlı başına bir işaret olmasa da,
suyun akışını değiştirmeye güç yetmese de, uçun diyebilmek adına biraz da, sevdanızın doğduğu yere,
sanki haddimeymiş gibi, ve fakat sevda türküsünün huşusuna güvenerek,
biraz çocukluğumuza, ama en çok da sevdasıyla bizi olgunlaştıran galatasarayımıza,
geliyoruz,
seni sevmeyen ölsün !
isyan etmeyi gerektirecek bir durum yok ortada, ki zaten alışılagelmişin devamı yaşanmakta.
sorun şu ki, bazen insanoglu devrim niteligindeki hamlelerin, bir anda gerçekleşebileceğine inanıyor,
sevdaya dair akıl tutulması yaşadığı için..
bu ara biraz farklı mı diyorum kendimi sorgularken, yaşadığım olağandışı durumlar, daha mı bağlıyor beni,
ve hatta abartıyor muyum, galatasaray cc nin geldiği ve gitmekte olduğu noktayı,
ya da bu durumu doğru analiz ettiğimi düşünsem bile, bize düşen görev noktasında hassasiyet mi çok mu yüksek acaba,
bunun cevabını bulmak şöyle bir değer katabilir ortaya, bireyselleştirmeyi bir tarafa bırakıp, ufak ufak lambalar yakabiliriz belki zihinlerde.
başka bir yolda alınan başarısızlığın, bu güzel yolculuğun motivasyonu olarak kullanılmasını etik bulmasam da, artık bu bile ortada,
kaybedenler klubünün üyesiymiş gibi ortada dolaşan galatasaraylılara ufak bir umut sunulmakta,
ve yarın parçalı, biraz da yenilmez armada, umut dolu yolculuğa tek başına çıkılmayacağının naçizane detayı.
bu takımın, ve bu müsabakanın, bizi eğlendirmek için yapılan bu temaşanın, sol tarafta kaybolması,
can sıkmakta, başlı başına bir işaret olmasa da,
suyun akışını değiştirmeye güç yetmese de, uçun diyebilmek adına biraz da, sevdanızın doğduğu yere,
sanki haddimeymiş gibi, ve fakat sevda türküsünün huşusuna güvenerek,
biraz çocukluğumuza, ama en çok da sevdasıyla bizi olgunlaştıran galatasarayımıza,
geliyoruz,
seni sevmeyen ölsün !