381
adam kötü futbolcu olsa, direkt alman statüsüne sokulmaya çalışılırdı.
mesela barış özbek'e şu haliyle alman milli takımı yetkilileri "gel biz seni bir şekilde değerlendiririz" dese, buralarda şenlik olur, gitsin alman milli takımı'nda oynasın, türk milli takımı'ndan uzak dursun diye kampanya yapılır sözlükte.
ama futbolcu yetenekli olup, bir de alman milli takımı'nı seçerse ne vatan hainliği kalır ne
sanki bir bok verdiniz adama, bir bok kattınız da, karşılık bekliyorsunuz.
adamın atasına koca memlekette refah sağlayamamışsın, ailesi pılını pırtını toplayıp, umuduna sarılıp elin ülkesine gitmiş. rahat yüzü görmüş, eli para görmüş, orada çoluğa çocuğa karışmış. o çocukları bile sahiplenmemişiz, en ufak bir yardımımız, desteğimiz olmamış. çocuğun türklük anlayışı memleketlilerinin düğünlerinde çekilen halaydan öteye gidememiş. ama doğduğu ülke ne gerekiyorsa vermiş, ekonomik sıkıntılardan uzak, en iyi şekilde eğitimini almış, disipline edilmiş, yeteneğinin olduğu alanda adil bir yönetimle yetiştirilmiş. şimdi memleketimin delikanlıları milliyetçilik dersi vermeye kalkıyor, işte o çocuğun üzerinde hak ve pay iddia ediyor.
istediğiniz kadar yediremeyin üç kuruşluk gururunuza, bu çocuk alman madenlerinde çürüyerek emekli olan mustafa özil ustanın öz be öz oğludur, senin kadar benim kadar türktür. ve o çocuk ben türk değilim demiyor, "kendimi alman gibi hissediyorum, ne biliyorsam burada öğrendim, alman gibi yetiştirildim" diyor.
burada önemli olan, mesut'un türk olması ya da olmaması değil, biz türklerin anlaşılmaz tavrıdır.
schalke 04 kulübünün türk dostu eski başkanı (artık onursal başkan) gerhard rehberg, bu çocuğu daha 17-18 yaşındayken zamanın büyükçekmece belediye başkanı hasan akgün aracılığıyla rahmetli başkan özhan canaydın ile görüşüp hocalar görsün diye galatasaray idmanına götürüyor, "bundan futbolcu olmz, bu çok cılız" diye geri çeviriyorlar. beşiktaş'a götürüyorlar onlar daha da beter, "bunda futbolcu tipi yok" diye reddediyorlar. adamcağız mesut'u bir de fenerbahçe'ye götürmeye cesaret edemiyor.
ve sen bu adamın türk milli takımı'nı seçmesini istiyorsun. hayatı boyunca türkiye'den en ufak bir destek görmemiş adam, galatasaray'dan, beşiktaş'dan cılız diye, tipsiz diye kovalanmış. ne bekliyorsunuz daha?
bizdeki saçmalık bu işte. bekliyoruz ki almanlar yetiştirsin. ve adamlar yetiştiriyor. ama bekliyoruz ki ünlü olsun. bakıyoruz, yeteneği varsa adamı ikna etmeye çalışacağız. yeteneği yoksa önemli değil, bizim için çöp! ve eğer o yetenekli çocuk bizi tercih etmezse, o adinin tekidir, çöp!
mesela barış özbek'e şu haliyle alman milli takımı yetkilileri "gel biz seni bir şekilde değerlendiririz" dese, buralarda şenlik olur, gitsin alman milli takımı'nda oynasın, türk milli takımı'ndan uzak dursun diye kampanya yapılır sözlükte.
ama futbolcu yetenekli olup, bir de alman milli takımı'nı seçerse ne vatan hainliği kalır ne
sanki bir bok verdiniz adama, bir bok kattınız da, karşılık bekliyorsunuz.
adamın atasına koca memlekette refah sağlayamamışsın, ailesi pılını pırtını toplayıp, umuduna sarılıp elin ülkesine gitmiş. rahat yüzü görmüş, eli para görmüş, orada çoluğa çocuğa karışmış. o çocukları bile sahiplenmemişiz, en ufak bir yardımımız, desteğimiz olmamış. çocuğun türklük anlayışı memleketlilerinin düğünlerinde çekilen halaydan öteye gidememiş. ama doğduğu ülke ne gerekiyorsa vermiş, ekonomik sıkıntılardan uzak, en iyi şekilde eğitimini almış, disipline edilmiş, yeteneğinin olduğu alanda adil bir yönetimle yetiştirilmiş. şimdi memleketimin delikanlıları milliyetçilik dersi vermeye kalkıyor, işte o çocuğun üzerinde hak ve pay iddia ediyor.
istediğiniz kadar yediremeyin üç kuruşluk gururunuza, bu çocuk alman madenlerinde çürüyerek emekli olan mustafa özil ustanın öz be öz oğludur, senin kadar benim kadar türktür. ve o çocuk ben türk değilim demiyor, "kendimi alman gibi hissediyorum, ne biliyorsam burada öğrendim, alman gibi yetiştirildim" diyor.
burada önemli olan, mesut'un türk olması ya da olmaması değil, biz türklerin anlaşılmaz tavrıdır.
schalke 04 kulübünün türk dostu eski başkanı (artık onursal başkan) gerhard rehberg, bu çocuğu daha 17-18 yaşındayken zamanın büyükçekmece belediye başkanı hasan akgün aracılığıyla rahmetli başkan özhan canaydın ile görüşüp hocalar görsün diye galatasaray idmanına götürüyor, "bundan futbolcu olmz, bu çok cılız" diye geri çeviriyorlar. beşiktaş'a götürüyorlar onlar daha da beter, "bunda futbolcu tipi yok" diye reddediyorlar. adamcağız mesut'u bir de fenerbahçe'ye götürmeye cesaret edemiyor.
ve sen bu adamın türk milli takımı'nı seçmesini istiyorsun. hayatı boyunca türkiye'den en ufak bir destek görmemiş adam, galatasaray'dan, beşiktaş'dan cılız diye, tipsiz diye kovalanmış. ne bekliyorsunuz daha?
bizdeki saçmalık bu işte. bekliyoruz ki almanlar yetiştirsin. ve adamlar yetiştiriyor. ama bekliyoruz ki ünlü olsun. bakıyoruz, yeteneği varsa adamı ikna etmeye çalışacağız. yeteneği yoksa önemli değil, bizim için çöp! ve eğer o yetenekli çocuk bizi tercih etmezse, o adinin tekidir, çöp!