• 1366
    --- alıntı ---

    şikayetim yok..,

    beşiktaşlı ve fenerbahçeli amcaların, dayıların arasında neyin ne olduğunu bilmezken daha, hangi takımlısın diye sorduklarında bir beşiktaş bir fenerbahçe diyormuşum soranlara. yemin ederim hatırlamıyorum ama amcam yalan söylemez biliyorum. ama adını ilk duyduğum zamanı hatırlıyorum beşiktaş bizi 3-1'mi ne yenmiş birgün amcam kucağına almış beni galatasaray'ı yendik diyor. 3 tane atmışız. biz kimiz blmiyorum. hiçbir aidiyet hissetmiyorum. ilk o an duyuyorum adını ve ben galatasarayı tutabilirmiyim amca diyorum. amcam o günden beri beni o kadar da sevmiyor hissediyorum.

    ama şikayetim yok

    niye öyle dedim emin değilim. tartsan 30 kilo çekmem. yenildiğin için senin yanında olmak istiyorum. bir de adın çok güzel onu biliyorum.galatasaray o ana kadar duyduğum en güzel şeymiş gibi geliyor. hatırlıyorum çünkü hala aynı şeyi hissediyorum.

    hiç şikayetim yok

    nasıl olsun ki tesadüfen koca tarihinin en güzel zamanına doğmuşum. hep mutluyum. gerçi bazen fight club geliyor aklıma ''bizler tarihin ortanca çocuğuyuz'' diye dertleniyorum yaşadığım zamana ama sikerim kapitalizmi, tüketim toplumunu 17 mayıs 2000 geliyor aklıma hemen unutuyorum. aklım gidiyor. hagi'yi izledim ben. gördüm onu top oynarken. benimle aynı şeye inanıyordu. aynı şeye sevinip aynı şeye üzülüyoruz uzun zamandır. onu yalnızca sahada görmedim ben o yüzden kıyas yapabilirim. en yakışıklı hali sarı kırmızı parçalıyla top peşinde koşarkenki haliydi. tyler durden geliyor aklıma. herkese hagi tyler'dan daha yakışıklı diyorum çok azı inanıyor. diğerleri bana içinde ''sarı, six pack, kaş, göz'' geçen cümleler kuruyorlar ama anlamıyorum. hagi geliyor aklıma. aklım gidiyor. yakışıklılığın o şeylerle ne alakası var hiç anlamıyorum.o zamanlar hepimiz güzeliz aslında.sarı kırmızı yetiyor yakışıklı olmaya.herşey olabilecek en güzel haliyle giderken o ''yoruldum artık bu sene bırakacağım'' diyor. yine hiçbir şey anlamıyorum.topa vurmasına bile gerek yok aslında parçalıyı giyip sahaya çıksa yeter ama o vermiş kararını. iyiydik lan diyebiliyorum sadece. kızamıyorum bile.son kez mabette göründüğü gün boğazın karşı yakası şampiyonluk kutluyor. biz giden beşinci şampiyonluğa değil 10'un vedasına üzülüyoruz.o gün farkında değilim ama sanırım bundan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. yeni yeni algılıyorum...

    ama şikayetim yok

    her güzel şeyin bir sonu olduğunu kız arkadaşım beni içinde sen geçen cümleler kurup terkederken anlıyorum.şikayet etmiyorum o gün denizli maçı var. maç pek iyi gitmiyor. kaybetmeye pek alışmamışız. dedik ya tarihin en güzel zamanına doğmuşuz diye. her mağlubiyetten sonra hissettiğimi bir kez daha hissediyorum kolum kırılmış gibi canım acıyor.

    şikayetim yok

    top peşinde koşuyoruz.düşe kalka oynuyoruz işte .doğal yani bir tarafını kırmak. her kırıldığında öncekiler geliyor aklımıza. ilk defa kırılmadı bir de son da değil sanırım daha çok kırılacak biliyoruz ama mutluyuz. çabuk iyileşiyoruz. bazen o kadar güzel kırıyoruz ki kolumuzu çok mutlu oluyoruz. kırılacaksa böyle kırılsın diyoruz. annem beni hiç anlamıyor sana ekmek mi veriyorlar çocuk diye soruyor her defasında, ben de onu hiç anlamıyorum ama seviyoruz birbirimizi. soranlara fenerbahçeliyim diyor ama galatasaray kazansın diye gizlice dua ederken görüyorum onu hep. galiba kolum kırılsın istemiyor. kadıköye gitme diyor. her seferinde bir tarafımı kırıp geliyormuşum.ama eş dost ziyareti en azından bayramlarda bir kere olsun gitmek mecbur yani. bizim en eski aile dostumuz orada oturuyor. ben çok sonradan tanımışım ama benden önce tanıyanlar ne hissediyorsa aynı şeyi hissediyorum. seveyim mi nefret mi edeyim hiç bilmiyorum. benim yaşıtım olan çocuklarıyla onun odasında oynarken birden elimi büküyor.elim çok acıyor ama onun annesi, diğer misafirler hatta benim annem dahil herkes bana kızıyor.mzıkçılığı o yaptı ama anlatamıyorum.onun odasında onun kurallarıyla oynarken onu yenemeyeceğimi çok sonradan anlıyorum. bizim ev küçük benim odam yok. yıllar önce bir kooperatife yazılmışız ama müteahhit ipnenin birii çıkmış biz de pek ısrarcı davranmıyormuşuz o yüzden onlar bize geldiğinde bizim küçük salonda herkesin önünde oynuyoruz. onun bana yaptığını ben ona yapamıyorum. herkes daha bi dikkatle izliyor bizi. ev küçük ondan galiba. bir de geçen bayram biraz dövüşmüşüz diye bu bayram öncesi herkes uslu çocuk olmakla ilgili çok fazla konuşuyor. kolumun acıması eyvallah ama kolum acıyor diye annem bana kızınca daha çok canım acıyor...

    allah belamı versin şikayetim yok

    haytta ki en büyük acıyı bu zannederken; vücudum daha önce olmadığı kadar acı çekiyor.sürekli bir acı. daha düzelmeye fırsat bulamadan başka bir yerim acıyor.hiç alışık değilim buna her tarafım çok acıyor .10 yıl önce bir mayıs ayı ne kadar mutlu olduğumuzu hatırlıyorum.

    ben jack'in hep o günü hatırlayan hafızasıyım...

    çare olmuyor.daha çok acıtıyor.kanser gibi birşey galiba.o kadar acıyor ki kolumun kırıldığı günleri çok özlüyorum. tabi bir de 17 mayıs 2000'i. hayat hep öyle geçecekmiş gibi geliyordu.bütün acıları bugüne biriktirmişiz galiba. bambaşka bir acı bu bir süre sonra hissizliğe dönüşüyor.her hafta düşüyoruz ve artık hiç eskisi gibi acıtmıyor düşmelerimiz. comfortably numb durumu gibi hiçbir şey hissetmiyoruz artık...

    yine de şikayetim yok

    kooperatif bir şekilde bitmiş. hiç paramız gitmemiş ama paranın dışında hiç kaybetmememiz gereken çok şeyi kaybetmişiz.ortak aklımız da dahil buna.bizim evde kimse ne yaptığını bilmiyor.işler hiç görmediğim kadar karışık. kendimi çok çıplak hissediyorum. diğerlerinden daha güzel bir evde oturmak güzel ama bizim aile başkaydı sanki artık bizde o nefret ettiğim diğer ailelere benzemeye başlıyoruz. bu yeni evi çok beklemiştim ama bu şekilde gelmek canımı sıkıyor. aklımda hep o gün var. allah belamı versin mızıkçılık yapmak için değil sadece kendi odamda normal kurallarla oynamak istiyorum. kadıköy'deki dostlar geliyor. daha önce de gelen oldu ama bu başka biliyorum. başka türlü hazırlanmak lazım ama dedim ya bizim aile aklını yitirdi diye, kimse ne yaptığını bilmiyor. en büyüğümüz bugün çok uzağa işeyeceğim diye tutturmuş. hatta en uzağa .çok iddialı. bu işle ilgilenen saçma sapan adamlar çağırmış evimize ölçsünler diye. ben de birkaç bardak su getiriyorum aklım nerede hiç bilmiyorum.ama bir amacım yok zaten yıllardır benim gibilerle bu işlere biz bakıyoruz. o çocuk geliyor. odamda çok mutluyum. sebebi artık benim de bir odaya sahip olmam değil hep beraber oynuyoruz. sanki bu sefer olacak gibi herşey güzel başlıyor ama birden giderayak kolumu tutuyor yine, böyle yapınca acıyor mu diye soruyor ? vereceğim cevap umurunda değil. bu sefer değil zaten perişan haldeyim demek istiyorum ama ağzımdan birşey çıkmıyor. zaten beni dinlemez derdi sadece benimle değil bu aralar biliyorum. kolum ne zamandır acımıyor sanırım ona güveniyorum. bir de benim odamda bana birşey olmaz diye düşünüyorum...

    önce bir ses sonra eski aynı sessizlik.bu daha öncekilere benzemiyor.çok canım yanıyor.

    şikayetim yok...

    uzun zamandır hissetmediğim bir duyguyu yeniden hissediyorum.
    kolum kırık.canım çok acıyor.bu sefer kimsenin suçu yok.herkes ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor.bir de artık kimse de şaşırmıyor zaten.

    olduğum yere oturuyorum. simasına alışık olmadığım adamlar görüyorum bizim evde. eski evimizde de tanımadığım çok adam görüyordum ama onlar bana daha çok beziyordu sanki. aklımı yitirmiş gibiyim neler oluyor hiç anlamıyorum.

    ama yeni evimizi de bir türlü sevemiyorum...

    şikayet etmiyorum

    hala birisi galatasaray dediğinde sebepsiz mutlu oluyorum.
    ben bu hayatta galiba en çok seni seviyorum...
    (grkmkkr, 20.03.2011 00:21 ~ 00:27)

    --- alıntı ---

    ekşi'den alıntı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın