2293
bize, futbolda en değerli şeyin kurallar olduğunu hatırlatmaya çalışan teknik adam. futbolda, basketbolda, judoda... bütün sporlarda esas olan disiplindir. disiplinini, kurallarını, sistemini kaybedersen, oyunu da kaybedersin. ama ne yazık ki türkiye gibi liberalizmi geç keşfeden toplumlarda kurallara uyulmaz. kuralların değeri de bilinmez. biz de geri kalmış, doğulu bir üçüncü dünya ülkesiyiz işte. üniversite diye içinde sivil/üniformalı polisler olan binalarda, adına öğretim görevlisi denen zihin yıkıcı insanların karşısında okuduk. kendini eğitimin etkilerinden koruyamayanların da zihinleri mahvedildi doğal olarak. taşra kafalı öğretmenlerden, konuşmasını bile bilmeyen akademisyenlerden ders aldık ve eğitim denen şeyin, amacının tamamen dışında olması gereken şekilde yetiştik. tam bir doğulu olarak. arada kalmış insanlar olarak... tanpınar uzun uzun anlatır bunu. açıp okuyun. wagner ve debussy dinleyip, dede efendi'yi yaşadığımızı söyler. biz de işte barcelona ve real madrid'i izleyip/tutup/destekleyip tarsus idman yurdu'nu yaşıyoruz/oynuyoruz.
sözlükte de bu çok rahat görülüyor. adama göre kural çizmeler, adamına göre tepkiler vs. vs. kural kuraldır, hiyerarşi, hiyerarşidir. buna uymanız gerek. hiçbir oyuncu, hiçbir teknik direktör, hiçbir kimse kurallardan, sistemlerden daha değerli değildir. yoksa kimliğinizi kaybedersiniz. kimliğini oluşturamamış insanlarla dolu bir ülkede bu ne kadar kaygı vericidir? bu da ayrı bir vakıa... bir oyuncunun adı milan baros da olsa, hocası "takım değiştir" dediğinde değiştirmeli. aynı şeyi servet çetin yapsaydı sözlük servet'e giydirirdi, hakan balta yapsa balta'ya giydirirdi... iki yüzlülük. aynı şeyi sevmediğimiz bir futbolcu yapsaydı, onu linç ediyor olurduk, iki yüzlüce ve haince. çünkü duygularımız aklımızın önünde.
raconları kıyak-geçme üzerine kurulu memleket ne de olsa. bizim sevdiğimiz adam ya, ona yamuk yapılmaz. yoksa toplar kahveden adamları geliriz... duygusallıktan ve bayağılıktan başka bir şey değil.
ve feldkamp'larına, skibbe'lerine, rijkaard'larına, hagi'lerine sahip çıkamayan, onları mahveden, düşüşü için bekleyen bu insanlara daum layık.
hatta o bile fazla.
sözlükte de bu çok rahat görülüyor. adama göre kural çizmeler, adamına göre tepkiler vs. vs. kural kuraldır, hiyerarşi, hiyerarşidir. buna uymanız gerek. hiçbir oyuncu, hiçbir teknik direktör, hiçbir kimse kurallardan, sistemlerden daha değerli değildir. yoksa kimliğinizi kaybedersiniz. kimliğini oluşturamamış insanlarla dolu bir ülkede bu ne kadar kaygı vericidir? bu da ayrı bir vakıa... bir oyuncunun adı milan baros da olsa, hocası "takım değiştir" dediğinde değiştirmeli. aynı şeyi servet çetin yapsaydı sözlük servet'e giydirirdi, hakan balta yapsa balta'ya giydirirdi... iki yüzlülük. aynı şeyi sevmediğimiz bir futbolcu yapsaydı, onu linç ediyor olurduk, iki yüzlüce ve haince. çünkü duygularımız aklımızın önünde.
raconları kıyak-geçme üzerine kurulu memleket ne de olsa. bizim sevdiğimiz adam ya, ona yamuk yapılmaz. yoksa toplar kahveden adamları geliriz... duygusallıktan ve bayağılıktan başka bir şey değil.
ve feldkamp'larına, skibbe'lerine, rijkaard'larına, hagi'lerine sahip çıkamayan, onları mahveden, düşüşü için bekleyen bu insanlara daum layık.
hatta o bile fazla.