55
şımarmayacağını bilsem kendisi için "galatasaray sözlüğün belki de gelmiş geçmiş en iyi yazarı" derdim ama demeyeceğim, şımarıp şımarmayacağından emin değilim nitekim.*
şahane yazılar yazmasının yanında, oturup konuşabileceğiniz, mesajlaşabileceğiniz pırıl pırıl bir genç adam. burada bir çok övgü almasına rağmen, sipariş verdiğinizde "muhatap olmam" tavrı takınmıyor. üzerinde çalışıp tuğla gibi yazılar yazıyor. örneğin frank rijkaard konusunda ortaya sipariş vermiştim, üzerine aldı. çalışıp 1. rijkaard dönemi başlığında yazdı aklındakileri. net söylemem lazım, içeriği itibariyle beklentilerimi karşılamadı yazdıkları. beklentimi kimse anlayamamış ya neyse.
yeri gelmişken söyleyeyim, benim istediklerim, mesela hagi başlığına yazdığı (bkz: #615350) entrydeki gibi teknik içerikli bilgilerdi. yani, idari değil direkt saha içini anlatan açıklamalar bekliyordum.
romantik yazıyormuş. hatta daha ileri gidilip melankolik bulanlar olmuştu. kendisi bu tanımlardan hiç hoşlanmıyor, çünkü zaten içinden gelenleri yazıyor. ve şahane ifade ediyor kendi fikirlerini. romantik yazsın yahu, ne olacak ki, nesi kötü ki.
herkesin becerebileceği bir yazı şekli değil ki bu. mesela ben yazamam böyle şeyler, akıcı yazamadığımı, okurken keyif vermediğimi biliyorum, hiç değilse. ben de daha bildiğim şeyleri daha bir ilk okul öğretmeni tarzında yazıyorum ki bilerek seçtiğim bir yol değil, elimden bu geliyor be abicim.
ykaraca'yı kıskanıyorum elbette, keşke ben de böyle yazabilseydim. yazdıklarım daha ikna edici olurdu.
başta dediğim gibi değil, şımarmayacağından eminim.
kendisi için haksızlık olsa da, aynı yerde aynı ünvanla* bulunmaktan mutlu olduğum, arada sırada mesajlaştığım, her hafta söz vermesine rağmen ancak 40 yılda bir zirvelerde görüştüğüm, maçları aynı tribünde izlediğim, sevdiğim bir kardeşimdir.
bir de ayar vereyim: bir daha sözlüğü bırakıp bir yere gittiğini görmeyeyim.
şahane yazılar yazmasının yanında, oturup konuşabileceğiniz, mesajlaşabileceğiniz pırıl pırıl bir genç adam. burada bir çok övgü almasına rağmen, sipariş verdiğinizde "muhatap olmam" tavrı takınmıyor. üzerinde çalışıp tuğla gibi yazılar yazıyor. örneğin frank rijkaard konusunda ortaya sipariş vermiştim, üzerine aldı. çalışıp 1. rijkaard dönemi başlığında yazdı aklındakileri. net söylemem lazım, içeriği itibariyle beklentilerimi karşılamadı yazdıkları. beklentimi kimse anlayamamış ya neyse.
yeri gelmişken söyleyeyim, benim istediklerim, mesela hagi başlığına yazdığı (bkz: #615350) entrydeki gibi teknik içerikli bilgilerdi. yani, idari değil direkt saha içini anlatan açıklamalar bekliyordum.
romantik yazıyormuş. hatta daha ileri gidilip melankolik bulanlar olmuştu. kendisi bu tanımlardan hiç hoşlanmıyor, çünkü zaten içinden gelenleri yazıyor. ve şahane ifade ediyor kendi fikirlerini. romantik yazsın yahu, ne olacak ki, nesi kötü ki.
herkesin becerebileceği bir yazı şekli değil ki bu. mesela ben yazamam böyle şeyler, akıcı yazamadığımı, okurken keyif vermediğimi biliyorum, hiç değilse. ben de daha bildiğim şeyleri daha bir ilk okul öğretmeni tarzında yazıyorum ki bilerek seçtiğim bir yol değil, elimden bu geliyor be abicim.
ykaraca'yı kıskanıyorum elbette, keşke ben de böyle yazabilseydim. yazdıklarım daha ikna edici olurdu.
başta dediğim gibi değil, şımarmayacağından eminim.
kendisi için haksızlık olsa da, aynı yerde aynı ünvanla* bulunmaktan mutlu olduğum, arada sırada mesajlaştığım, her hafta söz vermesine rağmen ancak 40 yılda bir zirvelerde görüştüğüm, maçları aynı tribünde izlediğim, sevdiğim bir kardeşimdir.
bir de ayar vereyim: bir daha sözlüğü bırakıp bir yere gittiğini görmeyeyim.