• 890
    zamanında* haklarında şöyle bir şeyler yazdığım topluluktur;

    #422304

    şimdi bunun adı entry yemektir.

    bu yönetim ile ilgili çok güzel ve olumlu düşüncelerim vardı. ekonomik olarak çok kötü vaziyetteyken kulübe sahip çıkmış adnan polat, yanına en güvendiği adamlar ile yola çıktı. tabii bu adamların yanında seçimi kazanırken destek alması gereken kulübün ağır ağabeylerinin adamlarını da aldı yanına. büyük cesaretti o dönem. pek kimse yoktu zira bu işi yapacak. neyse bunları biliyoruz zaten. ilk dönemi borçlar ile uğraşarak geçirdiler. hacizleri bitirdiklerini söylüyorlardı. çok büyük krediler alarak borç ödeme takvimini rahatlattılar ve ödemeler böylelikle bir raya girdi. kulübü uzun vadede rahat ettirecek stad ve riva projelerini hayal olmaktan öteye geçirip gerçekleştirdiler. en önemli işleri buydu zaten. kısa vadede gerçekleştirilebilmesi muhtemel işlerdi. bu dönemde aynı zamanda galatasaray'dan beklenilmeyen transferler yapılmaya başlandı. adı duyulmuş büyük futbolcular* mucize sözleşmelere imza atıyorlardı. bu transferler de bir kişi çok önemli işler yapıyordu ve fakat yine de haldun üstünel'in adı ön plana çıktı. ancak beklenen sportif başarı bu dönemde gelmedi. türk futbolcularımız ise kalite bazında diğer takımların arkasında kaldı. çok da önemsenmediler. çünkü yönetim transferleri yaparken kendi hesabına oynuyordu. taraftar desteği en iyi bu şekilde alınıyordu. taraftar desteği öyle çoktu ki 2. dönem seçimleri daha en baştan kazanılmıştı. seçim günü ve fenerbahçe maçı itibariyle de her şey terse gitmeye başladı.

    şahsen adnan polat gibi, yiğit şardan gibi adamların yönettiği bir yer; “ekonomiye çok önem verdik, o yüzden sportif başarıyı yakalayamadık” diyemez. bu adam* holding sahibi bir adam. böyle bir tek yönlülüğün olma şansı var mı? bu açıklama bile sorumluluk almamaktır benim gözümde. yıllar süren futbolcu egemenliğini bitirici hareketler, galatasaray’da hakan şükür, hasan şaş, hakan ünsal, gibi tarihinin en büyük başarısını yaratmış futbolcuların çok büyük tepkisini çekti. bu şekilde televizyonlarda ve gazetelerde bu fuybolcularımızın devamlı haklı/haksız yorumlarını duymaya başladık. bu süreç benim gözümde asla iyi yönetilememiştir. bu adamların konuşmasını bir şekilde engellemelilerdi.(u: bahsettiğim sansür değil, onların bir şekilde gönüllerini eğleyerek susmaları sağlanmalıydı) yine emre belözoğlu’nun galatasaray’a avrupa dönüşü alınmamasında ana sebebin futbolcu egemenliğini bitirmek olduğunu düşünüyorum. o dönem emre türkiye’ye dönmek zorundaydı ve bu fenerbahçe oldu. bu hikayenin sonrasını biliyoruz.* yönetim futbocu egemenliğini sonlandırmaya yönelik politikasında doğru teknik direktörler seçemedi. kalli’den sonrası yalandı. çünkü futbolcu egemenliği ancak sert, disiplinli bir hoca ile sağlanabilirdi. belki hagi o günlerde gelseydi daha farklı olabilirdi. michael skibbe yumuşak ve profesyonel bir almandı. çok iyi bir hocaydı. takım çok güzel top oynadı. ancak yönetim onu kölesi yaparak takım üzerinde hegemonya kurmak istedi.* o anda istifa etseydi her şey çok daha farklı olabilirdi. ayrıca yönetime doğru dürüst rotasyon kuracak futbolcuları aldıramadı. defansımızın pamuk ipliğine bağlı olduğu bir zamanda meira satıldı, avrupa’da ikinci finali kaçırdık. bu tarz bir şey örneğin fatih terim’in hocası olduğu bir takımda olabilir miydi? 5 yediğimiz kocaeli maçı sonrası, bordoeux maçı rövanşı öncesinde takımın başına bülent korkmaz getirildi. taraftarın gazı alındı. sezon sonunda 5. olduk ve bülent korkmaz gönderildi. o kısa dönem için hagi’nin de adı geçiyordu ve kabul etmediği söyleniyordu.

    sonra bu beyefendiler futbol takımının başına frank rijkaard’ı getirip, yanına da johan neskeens’i koydular. türkiye sarsıldı. yabancı transferler yine baş döndürücüydü. lincoln sarsıntısı etkisini az çok kaybetmişti. bülent korkmaz efsanemizin de 3-5 maç için kullanılıp atıldığını herkes unutmuştu bile. devrim geliyordu. benzinini koymadığımız için yolda kalan devrim. frank rijkaard, tarlada hız yapsın istediğimiz ferrari idi. bu ferrari kırmızıya boyanmış, jantları şık duran fakat motor bakımı yapılmamış olan bir araçtı. yürüyen aksamları çalışmıyordu. yakıtı da yoktu. oysa dışardan bakınca bu arabanın uçması lazımdı. demek ki araba sürmeyi bilmiyordu bu adamlar. adnan polat nontvspor’da canlı yayına çıkıp bu araca yakıtını verdiklerini, yürüyen aksamlarını tamir ettiklerini söyledi. tabii bu tamirat için biraz para lazımdı. bunun için de aracın sağ ön lastiğini satmışlardı* ama olsundu jantı yenilemişlerdi* ancak farkında olmadığı birkaç şeyden biri lastik olmadan jant hiçbir işe yaramazdı, ayrıca benzinli araca dizel yakıt verdiklerinin farkında değillerdi.gidemezdi bu ferrari, motoru indi tabii. suçlu araba değil şoförüydü ve bu ülkeden geldiği gibi patırtılı bir şekilde göçtü gitti. 1.5 sezon dayanamadı devrim yapacak insanlar che gueverasına. aynı yöneticilerimiz ise yine taraftarı kızmasın diye (gbkz :hagi)’yi getirdi şimdi takımın başına. son günlerde ise çevremdeki bazı galatasaraylılar şimdiden hagi’nin ne zaman gideceğini konuşuyorlar, hatta sezon sonu fatih terim’in geleceğini, şu anda yapılan transferlerin onun yaptığını bile iddia ediyorlar.

    şu gelinen son durum tamamen adnan polat ve yönetiminin eseridir. burada maalesef suçlu ne servet’tir, ne ali turan, ne serdar özkan’dır ne de başkası. servet bu takımdan hocasına laf ettiği halde kadro dışı bırakılamadığı için, serdar özkan menajerlik gibi bir iddia yüzünden federasyondan aldığı cezaya rağmen kadro dışı bırakılamadığı için yönetim suçludur. frank rijkaard’ın eline bülent korkmaz’ın getirttiği mustafa sarp verildiği için suçludur. kendini koşmak dışında geliştiremeyen barış özbek’ten halen vazgeçemediği için suçludur. ruhsuz aydın’ı hiçbir yere satamadıkları için suçludur. frank rijkaard gibi bir adamı harcattığı için suçludur. skibbe’ye sahip çıkmak değil arkasından kuyu kazdıkları için suçludur. hala bu takıma sağ bek, sol bek, forvet, ortasaha alamadıkları için suçludur. alamadıkları çift yönlü ortasaha futbolcusu yüzünden 34 yaşına gelmiş ayhan’ı taraftarına küfür ettirdiği için suçludur. arda’yı ehlileştiremedikleri için, basının elinden alamadıkları için suçludur. ve en önemlisi galatasaray’ın tüm değerlerini pazarlama malzemesi yaptıkları için, her sıkıştıklarında bu değerleri öne atarak sıradanlaştırdıkları için suçludur. ali sami yen stadı’na vedaya yaraşır bir sezona hazırlanamadıkları için ve de yeni stadlarına layıkıyla gidemedikleri için suçludur. bülent korkmaz’ı, (gbkz. gheorghe hagi)’yi, tugay kerimoğlu’nu ve hakan şükür’ü kendi çıkarları doğrultusunda kullanma niyetleri olduğu için, bu kulübün yıllardan beri gelen efsanelerinin gölgeleri altına sığındıkları için suçludur. colin kazım richards gibi seks partileri ile gündeme gelmiş, takımı için ekstra çaba sarfetmemiş ve dahi hep eleştirdiğimiz bir takımdan kovulan bir futbolcuyu istediğinde hocasına (gbkz: “hocam bu adam bize yakışmaz, biz sana başka birini alalım”) diyemeyecek kadar muhtaç duruma düştüğü için suçludur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın