10
güzel bilimdir, çok şeye anlam katar. ama bir kılıç gibi yanımızda taşıyıp, önümüze çıkan her şeyi doğramak için kullanmamamız gerekiyor.
özellikle transfer dönemlerinin kaçınılmaz klişesidir. gazetede, ismini daha önce hiç duymadığımız bir futbolcunun takımımızla anıldığını görürüz. e o zaman bir an önce tanımamız lazım. elde veri alabileceğimiz üç yol vardır. 1 - bilgisayar oyunlarından profil bakmak. 2- youtube'dan videoları izlemek. 3 - oyuncunun istatistiklerine bakmak.
bilgisayar oyunları aslında yararlıdır, uzun araştırmalar sonucu hazırlanır profiller. ama tsigalko-maldonado- hatta elano -http://img292.imageshack.us/f/elanoso8.jpg/- gerçeklerini biliyoruz. hele ki genç oyuncular oyunda çok güçsüz, silik. tam tatmin sağlamıyor gelişmemiş halleriyle. youtube videoları desen, sabri sarıoğlu'nu daniel alves gibi gösterebiliyorlar. eldeki tek güvenilir veri istatistikler kalıyor.
aslında olumlu istatistiklerin pek sorun olduğunu sanmam - güiza, misimovic gibi istisnaları çıkartırsak-. istatistikleri istikrarlı bi şekilde yüksek olan birinin kötü futbolcu çıkma şansı düşüktür. bakın fabregas'a, orta sahada oynamasına rağmen geçen sene 27 maçta 15 gol 16 asist. adam insanoğlu değil bi kere bu aşikar.
ama düşük istatistiklere pek aldanmamak lazım. yetenek her zaman nihayet bulmaz. golleri santradan başlayıp herkesi geçerek atmaz insanlar, golleri takım atar. o yüzden futbolcu, istatistiğine bakılarak alınmaz, izleyerek alınır.
birkaç örnek verelim bilindik. hakan şükür takımımıza gelmeden önce iki sezonda sadece 11 gol atabilmişti. real madrid higuain'i aldığında da durum farklı değildi. 25 maçta sadece 3 gol atan bi hücum oyuncusunu alır mısınız? alex ferguson aldı, sonraki senelerde 4, 5 ve 9 gol atabilen adam, bugün dünyanın en iyi iki oyuncusundan biri ve hemen her maç gol atıyor.
hadi gençlerden çıkalım. milan baros 2006/2007 sezonunda 5, 2007/2008 sezonunda 3 gol atabilmişti. bu adamı ben olsam golcü diye takıma getirmem, ama getirdiler, adam gol kralı oldu. tabii ki olmama şansı da vardı. ama "bu adamın istatistikleri kötü, bizde başarılı olamaz" diyemezdin işte. çünkü yetenek var. yeteneğe göre alıyorsun. izleyerek alıyorsun, istatistiğe göre değil. kader keita'nın galatasaray'a gelmeden önceki sene 0 gol 0 asist istatistiğiyle oynadığını unutmamak lazım. hele ki 24 yaşına kadar al-sadd takımında oynadığını.
şimdi gündemimize bir yığın genç isim giriyor. umarım izleyerek listeye alıyor, yeteneğini görerek karar veriyorlardır. eğer böyleyse 3 gol atmış, 5 gol atmış önemi yok. galatasaray yılların yardımcı forveti arif erdem'i bile gol kralı yapabilmiş bir takımdır. yeteneğiyle gelsin, ruhuyla oynasın da, öncesinde 0 golü olan bir adam bile hem gol hem asist kralı olabilir. maçın 15. dakikasında nasıl maç istatistiği tartışmıyorsak, kariyerinin başındaki bir futbolcunun gol/asist istatistiğini de tartışmamak gerek. yoksa niye 15 kişilik scout ekibi kuruyor ki galatasaray, bana söylesinler transfermarkt'tan bakayım, paramız boşa gitmez hem.
not: gecenin bu saatinde kahvehane üslubuyla yazdıysam özür dilerim.
özellikle transfer dönemlerinin kaçınılmaz klişesidir. gazetede, ismini daha önce hiç duymadığımız bir futbolcunun takımımızla anıldığını görürüz. e o zaman bir an önce tanımamız lazım. elde veri alabileceğimiz üç yol vardır. 1 - bilgisayar oyunlarından profil bakmak. 2- youtube'dan videoları izlemek. 3 - oyuncunun istatistiklerine bakmak.
bilgisayar oyunları aslında yararlıdır, uzun araştırmalar sonucu hazırlanır profiller. ama tsigalko-maldonado- hatta elano -http://img292.imageshack.us/f/elanoso8.jpg/- gerçeklerini biliyoruz. hele ki genç oyuncular oyunda çok güçsüz, silik. tam tatmin sağlamıyor gelişmemiş halleriyle. youtube videoları desen, sabri sarıoğlu'nu daniel alves gibi gösterebiliyorlar. eldeki tek güvenilir veri istatistikler kalıyor.
aslında olumlu istatistiklerin pek sorun olduğunu sanmam - güiza, misimovic gibi istisnaları çıkartırsak-. istatistikleri istikrarlı bi şekilde yüksek olan birinin kötü futbolcu çıkma şansı düşüktür. bakın fabregas'a, orta sahada oynamasına rağmen geçen sene 27 maçta 15 gol 16 asist. adam insanoğlu değil bi kere bu aşikar.
ama düşük istatistiklere pek aldanmamak lazım. yetenek her zaman nihayet bulmaz. golleri santradan başlayıp herkesi geçerek atmaz insanlar, golleri takım atar. o yüzden futbolcu, istatistiğine bakılarak alınmaz, izleyerek alınır.
birkaç örnek verelim bilindik. hakan şükür takımımıza gelmeden önce iki sezonda sadece 11 gol atabilmişti. real madrid higuain'i aldığında da durum farklı değildi. 25 maçta sadece 3 gol atan bi hücum oyuncusunu alır mısınız? alex ferguson aldı, sonraki senelerde 4, 5 ve 9 gol atabilen adam, bugün dünyanın en iyi iki oyuncusundan biri ve hemen her maç gol atıyor.
hadi gençlerden çıkalım. milan baros 2006/2007 sezonunda 5, 2007/2008 sezonunda 3 gol atabilmişti. bu adamı ben olsam golcü diye takıma getirmem, ama getirdiler, adam gol kralı oldu. tabii ki olmama şansı da vardı. ama "bu adamın istatistikleri kötü, bizde başarılı olamaz" diyemezdin işte. çünkü yetenek var. yeteneğe göre alıyorsun. izleyerek alıyorsun, istatistiğe göre değil. kader keita'nın galatasaray'a gelmeden önceki sene 0 gol 0 asist istatistiğiyle oynadığını unutmamak lazım. hele ki 24 yaşına kadar al-sadd takımında oynadığını.
şimdi gündemimize bir yığın genç isim giriyor. umarım izleyerek listeye alıyor, yeteneğini görerek karar veriyorlardır. eğer böyleyse 3 gol atmış, 5 gol atmış önemi yok. galatasaray yılların yardımcı forveti arif erdem'i bile gol kralı yapabilmiş bir takımdır. yeteneğiyle gelsin, ruhuyla oynasın da, öncesinde 0 golü olan bir adam bile hem gol hem asist kralı olabilir. maçın 15. dakikasında nasıl maç istatistiği tartışmıyorsak, kariyerinin başındaki bir futbolcunun gol/asist istatistiğini de tartışmamak gerek. yoksa niye 15 kişilik scout ekibi kuruyor ki galatasaray, bana söylesinler transfermarkt'tan bakayım, paramız boşa gitmez hem.
not: gecenin bu saatinde kahvehane üslubuyla yazdıysam özür dilerim.