• 286
    bilet bulamadım, maça giremeyeceğim falan derken son anda patronumun sağlam kıyağıyla galatasaray benchinin hemen arkasında, saha içinde, basketçi yakınları ile birlikte, cillop gibi yerde izlediğim maç olmuştur.

    gözlemlerim şu şekildedir efendim;

    - dışarıda kalan ve biletsiz baya kalabalık bi tayfa vardı.
    - salon gördüğüm kadarıyla tamamen doluydu ve ultraslan'ın bulunduğu yer full ayakta olduğu için o kısımda 2 kat fazla insan vardı.taraftar birbirine yapışmış haldeydi çünkü.
    - maçta sadece bir kez mirsadın annesine, bir kez de hepsinin annelerine öpücük gönderdi taraftar.bireysel küfürleri saymazsak, toplu halde küfür zaten yok denecek kadar azdı.
    - gerizekalı bir hayvanın sahaya koltuk fırlatması ve o koltuğun sahaya ulaşamayıp, yine ultraslanın içindeki bi elemanın kafasına inmesi sonucu çocuğun kafası yarıldı.elemanı hemen çıkış tünelinden içeri aldılar müdahale için.baya bir kan akıyodu kafasından.bir defa da pota arkasından torpil attılar.arkasından anons geldi zaten.bu, maçın ilk ve tek anonsuydu.
    - taraftar çoğu zaman baskıyı fena hissettirdi fb ülker'lilere.yalnız şu basket maçlarında "bizim için fenere de koooooyy, cimbom gooool, cimbom goool" olayını bıraksın artık taraftar.basketbol maçlarında ani tepki ve bir anda ses düzeyini artırıp top onlardayken gürültü yapmak falan daha etkili oluyor bence.top bizdeyken de diğer tribünlerle koordine tezahürat yapmak şart.yine de taraftar son zamanlardaki en iyi işini çıkardı.bu bana fenerbahçe maçlarının anlamını tekrar hatırlattı.

    maçın magazin boyutu ile ilgili aklıma gelenler bunlar.teknik boyutuna daha sonra değiniriz.ilk önce şu zevki doya doya bir yaşayalım değil mi?maçtaki son tezahürat ile satırlarıma son veriyorum:

    (bkz: söyle fener söyle, söyle ne oldu?)
App Store'dan indirin Google Play'den alın