• 1
    herşeyde olduğu gibi takım desteklemekte de türklüğümüzü göstermekle oluşan taraftarlardır.

    özellikleri:

    - spor için sadece tuttuğu takım vardır. diğer takımlar kesinlikle sporu baltalıyorlardır. sadece kendi takımı sporun gelişmesine katkı yapıyorken diğerleri kötüleştiriyor, çirkin oyunlarla oynuyorlardır.

    - rakipler bellidir. rakibin rakibi maç başlamadan önce dosttur. hadi oğlum yaparsın gibi gazlar verilir. ama rakibin rakibi o hafta yenilirse rakibe yatmıştır. bu sebeple anında kin tutulmaya başlanır. hele bir de şampiyonluk, kupa gibi önemli şeylerse o zaman o rakibin rakibi kolay kolay unutulmaz. yenerlerse kral, yenemezlerse onursuz ve gurursuzlardır.

    - o hafta karşılaşılacak olan rakip ise rakipten değildir. muhakkak ki o rakibin yenilmesi şarttır. o rakibin bir hedefi yoktur. kümede kalma savaşı vermezler, ligte üst sıraları zorlamak istemezler. şayet rakip yenerse esas büyük rakipten prim almıştır. onursuzluk ve gurursuzlar ya hiç bilek gücü yoktur onlarda. eğer yenilirse yenilmelerinin şekline göre -katı defans uygulayıp yenilmek, açık oyun oynayıp yenilmek gibi- yorum alırlar. hatta açık oynamışlarsa sempati bile duyulabilinir.

    - taraftarlık sadece desteklemek değildir. kulüpler, aslında atalarımızın orta asyada kurdukları boylar gibidir. taraftar da o boyun bir neferidir. destekleyecek, yeri geldiğinde kanının son damlasını akıtana kadar savaşacaktır. kiminle savaşacak? tabiiki esas rakiple. zaten esas rakip de düşman boyudur. bu sadece bir oyun ve yarışma değildir.

    - dış taraftaki medya kesinlikle rakibe çalışıyordur. rakibin egemenliği altındadır. bu yüzden ne haber yaparlarsa yapsınlar rakibin söylediği lafmış gibi algılanır. kalitesizlik diz boyudur. bilmiyorlardır ki her gazetenin, tvdeki her programın para kazandırması için bütün kulüplerin iyi olmasını basının istediğini...

    - hakemler tamamen ayarlıdır. aleyhte verilen en küçük taç atışı bile hakemin satıldığına dair bir delildir.

    - küfürsüz taraftarlık, taraftarlık değildir. rakipler, hakemler, yetkililer, başkanlar, yönetim kurulları... hatta bazen kendi taraftar grupları bile küfürü hakedenlerdir. küfür etmek ise öyle sıradan birşey değildir. üç beş kişi toplanır. küfürlü bir tezahürat yazılıp güzelce bestelenir. bu kişiler tarafından binlerce taraftara ezberletilip maç sırasında okutulur. yalnız dikkatle bakılırsa koroya, hayallerinde o küfürü yaşadıkları görülür.

    - tahammülü yoktur. takım sürekli kazanacaktır. nasıl kazandığı pek önemli değildir. taraftarını devamlı mutlu etmelidir. bir kez yenilirse hocadan şüphe edilir. ikinci yenilgide hoca yetersiz, sporcular gamsızdır. üçüncü yenilgi hocanın istifa etmesi gerektiğini söyler. dördüncü yenilgi hocayı getirenler suçlanır. beşinci yenilgide birilerinin gitmesi şarttır. bilirler midir bilmem ama çok övdükleri premier ligte dokuz maç üst üste yenilen bir takımın çıkacağı onuncu maçta taraftarlarının hala destekliyor olmasını... ama türk taraftar, istifaya çağırırken bile kulübün yararına iş yapıyordur.

    - forma sancaktır. oysaki bir askerin üniforması, doktorun beyaz önlüğü, boyacının bahçivanı neyse sporcu için de forma odur. sporcu için tek farkı oyunun içindeyken takım arkadaşını kolayca görebilmesini sağlayan artı bir özelliğinden başka bir anlamı yoktur. fakat bu taraftar için doğru değildir. renkler de kutsaldır.

    üç aşağı beş yukarı gözlemlediklerim bunlar. bizler, fenerbahçeliler, beşiktaşlılar, trabzonlular filan aslında ortak noktamız, bu şekil bir taraftarlık.

    not: abartmak da bir sanattır bence.
App Store'dan indirin Google Play'den alın