687
onu forvet oynadığı maçların büyük bölümünde; ilerde tek başına bütün defansa karşı mücadele edip hızını, gücünü, yeteneğini üst düzeyde kullanarak şut imkanı bulurken izleyen şu durumdaki galatasaray taraftarları tarafından beğenilmemesi diye bir olay olduğuna inanamam. böyle de uzun bir cümle kurarım.
adam ilerde tek başına. yardıma gelen, sadece kanattaki iki kişiden biri oluyor. bir de geriden barış özbek gelip abuk sabuk hareketler yapıyor ama onu saymayalım bir zahmet.
iki defans oyuncusuyla aynı anda boğuşurken gelen üçüncü defanstan güzel bir hareketle sıyrılıyor. sola doğru gitmekte olan topu sağa doğru kaldırıp iki kişinin arasından geçiyor. çizgideyken kendisini engellemeye çalışan defansı geçmenin türlü yollarını biliyor ve uyguluyor. bütün bu büyülü hareketleri her maçta gösteriyor ve sonrasında sert şutunu çekiyor.
evet, kötü vuruş yapıp kaçırdığı goller oluyor ama normaldir. adamın futbol hayatında şut çekmek tanımı ilerde pas alma imkanı arayıp bitirici vuruşu yapmak değil ki. önünde veya yanında başka futbolcular varken kendi imkanlarıyla şut veya pas pozisyonu yaratmak. pas konusuna gelirsek, bizde paslarını alacak biri yok sahada. etrafına iyi adamlar gelsin o zaman görürsünüz asist yeteneğini de.
ayrıca kaçırdığı goller de boş kale değil ki abicim. bazılarında kaleci açıyı kapatmış, kaleye vuruyor ama kaleciden dönüyor. kaleciyi geçmesi için atması gereken boşluklar kısıtlı. üstün yetenek lazım onun için. serdar özkan'ın çevirdiği pozisyonu* gole çevirememesine kızmadım ben mesela. yerden gelen topa acele çekilen her şut arda turan'ın çek cumhuriyeti ve bordeaux'ya attığı goller gibi en uç noktaya gitmiyor.
yaptığı bazı tercihler eleştirilebilir tabii ki. mesela * bir ara pasta kaleciyle karşı karşıya kaldığında yanında defans varken çalımlamaya kalkıştı. işte o pozisyonda yaptığı tercih eleştirilir. ama maç içinde yaptıkları o kadar büyüleyici ve başarılı ki...
not: olayın pino'yu beğenmemek değil son vuruşlarını eleştirmek olduğunu biliyorum. sahada tek başına yaptıklarının ne kadar farklı ve şu durumda ne kadar değerli olduğunu görmek lazım. ve şutlarının tamamı kötü değil. gayet güzel şutlar çektiği de oluyor. gole çevirmediği pozisyonları ve yanlış tercihlerini her forvette görebiliriz. canımız ciğerimiz biricik futbolcumuz milan baros'un da etkisiz şutlar çekip pozisyonları harcadığı, kaleciyle karşı karşıyayken topu aut çizgisine kadar sürdüğü pozisyonlar oluyordu mesela.
adam ilerde tek başına. yardıma gelen, sadece kanattaki iki kişiden biri oluyor. bir de geriden barış özbek gelip abuk sabuk hareketler yapıyor ama onu saymayalım bir zahmet.
iki defans oyuncusuyla aynı anda boğuşurken gelen üçüncü defanstan güzel bir hareketle sıyrılıyor. sola doğru gitmekte olan topu sağa doğru kaldırıp iki kişinin arasından geçiyor. çizgideyken kendisini engellemeye çalışan defansı geçmenin türlü yollarını biliyor ve uyguluyor. bütün bu büyülü hareketleri her maçta gösteriyor ve sonrasında sert şutunu çekiyor.
evet, kötü vuruş yapıp kaçırdığı goller oluyor ama normaldir. adamın futbol hayatında şut çekmek tanımı ilerde pas alma imkanı arayıp bitirici vuruşu yapmak değil ki. önünde veya yanında başka futbolcular varken kendi imkanlarıyla şut veya pas pozisyonu yaratmak. pas konusuna gelirsek, bizde paslarını alacak biri yok sahada. etrafına iyi adamlar gelsin o zaman görürsünüz asist yeteneğini de.
ayrıca kaçırdığı goller de boş kale değil ki abicim. bazılarında kaleci açıyı kapatmış, kaleye vuruyor ama kaleciden dönüyor. kaleciyi geçmesi için atması gereken boşluklar kısıtlı. üstün yetenek lazım onun için. serdar özkan'ın çevirdiği pozisyonu* gole çevirememesine kızmadım ben mesela. yerden gelen topa acele çekilen her şut arda turan'ın çek cumhuriyeti ve bordeaux'ya attığı goller gibi en uç noktaya gitmiyor.
yaptığı bazı tercihler eleştirilebilir tabii ki. mesela * bir ara pasta kaleciyle karşı karşıya kaldığında yanında defans varken çalımlamaya kalkıştı. işte o pozisyonda yaptığı tercih eleştirilir. ama maç içinde yaptıkları o kadar büyüleyici ve başarılı ki...
not: olayın pino'yu beğenmemek değil son vuruşlarını eleştirmek olduğunu biliyorum. sahada tek başına yaptıklarının ne kadar farklı ve şu durumda ne kadar değerli olduğunu görmek lazım. ve şutlarının tamamı kötü değil. gayet güzel şutlar çektiği de oluyor. gole çevirmediği pozisyonları ve yanlış tercihlerini her forvette görebiliriz. canımız ciğerimiz biricik futbolcumuz milan baros'un da etkisiz şutlar çekip pozisyonları harcadığı, kaleciyle karşı karşıyayken topu aut çizgisine kadar sürdüğü pozisyonlar oluyordu mesela.