• 5
    o zamanlar eski galatasaraylı olan emre aşık'ın hakan şükür'e adım attırmadığı derbi. inanılmaz kademelere giren frank de boer'un ardından takımın en iyisi ayhan akman'dı. orta sahada çok top tutmuş, girdiği ikili mücadelelerin çoğundan galip ayrılmıştı. hırçınlığıyla beşiktaş tribünlerini olduğu kadar ilhan mansız'ı da (hakemin görmediği bir anda çok temiz bir omzu vardı ilhan'a, tutmuştum o hareketini) çileden çıkaran ayhan'a 90 dakikanın ardından beşiktaş kulübünün sanırım boksörü ve o gün saha içinde görevli olan biri koridorda yumruk atmıştı. kısacası ayhan akman oynadığı iyi futbolla beşiktaşlılar'ı çıldırtmıştı.

    mücadeleye ilk 11'de başlayan cihan haspolatlı, oyundan çıktığı sırada kendisine atılan su şişesini yere eğilip almış ve tribünlere atacak gibi bir nevi feyk yapmıştı.

    o dönemler çarşı'nın yerini değiştiren beşiktaş yönetimi, maç boyu fatih terim'e kulübenin arkasından ağza alınmayacak iğrençlikte (küçük kızı buse dahil) küfürler edilmesine vesile olmuştu. imparator'un da sonunda sabır taşı çatlamış ve orta parmağını seyirciye göstermişti. dönemin beşiktaş başkanı serdar bilgili maçın ardından hafta içi yaptığı basın toplantısında edilen küfürlerden dolayı fatih terim'den özür dilemişti. ama beşiktaş'ın hıncal uluç'u olmaya çalışan kazım kanat, bu takdir edilesi davranışından dolayı serdar bilgili'yi eleştirmiş (!) ve asıl özür dilemesi gereken insanın fatih terim olduğunu vurgulamıştı. olan bana olmuş ve bu hareketinden sonra kazım kanat'a baya saydırmıştım.

    biraz da sahadaki futbola gelirsek.. güzel tanımlanmış, gerçekten kadıköy'de 1 ay önce 0-0 kaldığımız maçın mücadele olarak kopyasıydı. ben sonuçtan olmasa da mücadeleden çok memnun kalmıştım. sol bekimizde ilk ciddi sınavına çıkan orhan ak, "geçer not" almıştı. bratu yine sınıfta kalmıştı. sabri'nin direkten dönen şutunda top beşiktaşlı bir oyuncuya (tayfur olabilir) çarpmış ve cordoba'yı ters ayakta çaresiz bırakmıştı. sinan kaloğlu'nun pozisyonu sanki uefa'daki arif erdem'in pozisyonu gibiydi. sinan kendisini ofsaytta sanmasa daha düzgün bir vuruşla gol yapabilirdi. velhasıl kelam herkesin "fark yer" dediği galatasaray bir kriz ortamından daha yara almadan çıkmıştı.

    bense maç günü halısaha dönüşü arabayla kaza yapmıştım (ilk ve tek kazamdır çok şükür). o dönem (ekim 2003) benim arabamda 2 milyara yakın hasar vardı, keza karşı tarafta da 1 milyarlık.. yani ciddi bir kazaydı maddi açıdan, sağlık açısından problem yoktu ve arabadan çıktığım ilk an "ulan maçı da kaçırıcaz" düşüncesi (korkusu da denebilir) beynime yerleşmişti. ama bir şekilde olayı halletmiş ve maçı evde canım sıkkın olsa da heyecanla izlemiştim. bu da böyle bir anımdır diye entry'i bitireyim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın