1228
çok değil, sadece 5 ay önce* herşeyi açıklamış, yapacaklarının sinyalini vermişti aslında da biz pek önemsememişiz. hani o meşhur mayolu pozuyla malum gazeteye verdiği röportaj... söz konusu röportajın buarada da bahsi geçmişti o günlerde ama şimdi geriye dönüp tekrar okuyunca daha bir anlam kazanıyor bazı şeyler...
--- alıntı ---
* peki, bu konuyu hiç rijkaard’la konuştun mu?
* hayır, ben asla hiçbir hoca ile konuşmam... bunu kişiliğime yakıştıramıyorum. ben sanki onlara muhtaçmışım gibi gidip onlarla konuşmaya gerek yok. ben çalışırım; ister oynatırlar, ister oynatmazlar.
--- alıntı ---
vay vay vay... servet beye bak sen! "yersen!" diyorsun yani. evet o "büyük" kişiliğine yakıştırma zaten rijkaard ile konuşmayı. ayrıca, "ben sanki onlara muhtaçmışım gibi..." kısmını okudukça tekrar tekrar sinirden kuduruyorum! bu nasıl bir pişkinliktir ya?! işte bu tavırlar, "futbolcuya dayalı düzen"in varlığının isbatıdır.
--- alıntı ---
* kalli, skibbe ve rijkaard ile çalıştın; alman ekolü mü, hollanda mı?
* bana alman ekolü uyuyor...
--- alıntı ---
anlaşılan o ki, tekrar bir alman hoca gelene kadar futbol oynama işi servet'e "uymayacak".
--- alıntı ---
* bir futbolcunun hocası ile anlaşamaması onu nasıl etkiler?
* çok kötü etkiler. hoca öğrencisine güvenmiyorsa, ondan bir şey alamaz.
--- alıntı ---
tanıdık geldi değil mi? o gün de aynı cümleyi söylemişti. uzun bir zaman uğraşmış yani garibim(!), rijkaard'ı gönderebilmek için. bu kadar planlı programlı sabotajlar hazırlayacağına keşke planlı programlı "çalışsaydın"...
--- alıntı ---
* türkü tutkunu olduğun herkesçe biliniyor. rijkaard da müzikle çok ilgili. hatta barcelona’da iken takım otobüsünde maçlara giderken futbolculara müzik dinletirdi. kendisine hiç türkü dinlettin mi?
* (kahkahalarla gülüyor) dinletsem anında bayılır zaten. hatta türkiye’yi terk eder!
--- alıntı ---
ulan servet, yoksa bu yüzden mi gitti rijkaard? hay ben senin müziğine...
*
--- alıntı ---
* peki, bu konuyu hiç rijkaard’la konuştun mu?
* hayır, ben asla hiçbir hoca ile konuşmam... bunu kişiliğime yakıştıramıyorum. ben sanki onlara muhtaçmışım gibi gidip onlarla konuşmaya gerek yok. ben çalışırım; ister oynatırlar, ister oynatmazlar.
--- alıntı ---
vay vay vay... servet beye bak sen! "yersen!" diyorsun yani. evet o "büyük" kişiliğine yakıştırma zaten rijkaard ile konuşmayı. ayrıca, "ben sanki onlara muhtaçmışım gibi..." kısmını okudukça tekrar tekrar sinirden kuduruyorum! bu nasıl bir pişkinliktir ya?! işte bu tavırlar, "futbolcuya dayalı düzen"in varlığının isbatıdır.
--- alıntı ---
* kalli, skibbe ve rijkaard ile çalıştın; alman ekolü mü, hollanda mı?
* bana alman ekolü uyuyor...
--- alıntı ---
anlaşılan o ki, tekrar bir alman hoca gelene kadar futbol oynama işi servet'e "uymayacak".
--- alıntı ---
* bir futbolcunun hocası ile anlaşamaması onu nasıl etkiler?
* çok kötü etkiler. hoca öğrencisine güvenmiyorsa, ondan bir şey alamaz.
--- alıntı ---
tanıdık geldi değil mi? o gün de aynı cümleyi söylemişti. uzun bir zaman uğraşmış yani garibim(!), rijkaard'ı gönderebilmek için. bu kadar planlı programlı sabotajlar hazırlayacağına keşke planlı programlı "çalışsaydın"...
--- alıntı ---
* türkü tutkunu olduğun herkesçe biliniyor. rijkaard da müzikle çok ilgili. hatta barcelona’da iken takım otobüsünde maçlara giderken futbolculara müzik dinletirdi. kendisine hiç türkü dinlettin mi?
* (kahkahalarla gülüyor) dinletsem anında bayılır zaten. hatta türkiye’yi terk eder!
--- alıntı ---
ulan servet, yoksa bu yüzden mi gitti rijkaard? hay ben senin müziğine...
*