30
ahkam kesenlere çok kızıyorum
oturduğu yerden ukalalık yapanlara kızıyorum. hollanda’dayken dışarıda eksi 12 derece soğukta akşam 8’de maç yapıyorduk.
ayılar kış uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. sen git 5 dakika dışarıda dur bakalım, durabiliyor musun!
şota arveladze...onu ilk olarak 1994 yılında tanıdık. trabzonspor’da gösterdiği performans ve sıcaklığı ile kısa sürede sadece bordo mavili kulübün taraftarlarının değil tüm türkiye’nin sevgisini kazandı. aradan 13 yıl geçti ve şota kayserispor ile birlikte ilk teknik direktörlük deneyimini yaşamaya başladı. biz de başarılı teknik adamla buluştuk ve sorularımızı sıraladık...
- genel olarak üç büyükler ile kayserispor’un genel bir değerlendirmesi yapabilir misiniz?
ben türkiye’den gitmeden önce dört büyükler vardı. yine 3’e mi düştü? bence biz bursa’yı da katalım ve beş büyükler değerlendirmesi yapalım. beşiktaş, g.saray, f.bahçe, trabzon gibi kulüplerin oyuncuları çok profesyonel. bursasporlu oyuncular şampiyonlar ligi’nde mücadele ediyor.
burada başarıyı değil, kazanılan tecrübeyi değerlendirin. sonuç olarak lig çok zor ve dengeler her an değişebilir. takım olmayı başaramazsanız herşey zor olur. ama dünyada 6 milyar insan var herkes futbol biliyor, herkes yönetici olmak istiyor, herkes konuşuyor...
- yorumculara kızıyor musunuz?
kızmıyorum. onlar da işlerini yapıyor. ama oturduğu yerden ukalalık yapanlara kızıyorum. hollanda’dayken dışarıda -12 derece soğukta akşam 8’de maç yapıyorduk. hayvan çıkmaz o soğukta. ayılar kış uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. işte buna çok kızıyorum. koşmayı boşverdim sen git 5 dakika dışarıda dur bakalım durabiliyor musun? biz de insanız hata yapabiliriz.
altı dili iyi konuşuyorum
- yıllarca türkiye’den ayrı kalmanıza rağmen türkçe’yi çok güzel konuşuyorsunuz. bunu nasıl başarıyorsunuz?
türkiye’den ayrılalı 16 yıl oldu ama ben dostluklarımı sürdürdüm. avrupa’da da bildiğiniz üzere çok türk var. ben onlarla görüşmelerimi sürdürdüm. hiç kopmadım. bir de unutmadım yani. neden unutayım?
- kaç dil biliyorsunuz?
altı dil biliyorum. gürcüce, rusça, türkçe, hollandaca, ingilizce, ispanyolca...
- bir teknik adam ya da futbolcu bulunduğu ülkenin dilini mutlaka öğrenmeli midir? dil bilmezse ne olur?
bu benim ilk teknik direktörlük deneyimim. o nedenle teknik adamın bulunduğu ülkenin dilini bilmesi gerekir mi bilemem. ama oyuncu için çok kolay. ben türkiye’ye geldiğim zaman şenol güneş’i hiç anlamıyordum. 3-4 ay sonra yavaş yavaş anlamaya başladım. sonuç olarak türkiye’ye ilk geldiğim zaman sıkıntı çektim diyemem. topun dilini herkes bilir. ama ben de boş durmadım ve gittiğim ülkelerin dilini öğrendim. sadece biraz çaba gerekiyor. ingilizce tüm dünyanın ortak dili. herkesin en azından derdini anlatacak düzeyde bilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- buradan gittikten sonra kimlerle görüşmeye devam ettiniz?
tolunay kafkas benim çok yakın arkadaşım. onunla iletişimimiz hiç kopmadı. ailecek görüşüyoruz.
bildiğiniz gibi tolunay hoca kayserispor’un teknik direktörlüğünü yapıyordu. ayrılırken de bana haber verdi. ben de onun aracılığı ve tavsiyesi üzerine kayserispor’un teknik direktörü oldum.
teknik direktörlük kolay olsaydı herkes yapardı
- kayserispor’dan transfer teklifi aldığınızda ne hissettiniz? “teknik direktörlük için daha gencim” diye düşündüğünüz oldu mu?
sadece gidip gitmemek konusunda kararsız kaldım ve düşündüm. kimin çağırdığı ve nereye gittiğim de çok önemliydi. tolunay’ın çağırması çok önemliydi. ancak süleyman hurma devrede olmasaydı ben gelmeyecektim. teknik direktörlük için erken midir, geç midir bilemem. onu zaman gösterecek. ama burada bir risk varsa o riski kayserispor aldı. başarılı olup olmayacağımı zaman gösterecek. kolay bir iş olsaydı herkes yapardı. yapamazsam güle güle der giderim. ben buradan nasıl ayrılırsam ayrılayım birbirimize teşekkür edeceğimize yüzde yüz eminim. en önemlisi de buraya benden sonra birisi geldiği zaman “burada benden önce bulunan hoca çalışmış” desin. enkaz devralmasın. en büyük başarı bence bu...
şota gibi bir futbolcu bulursam kesin alırım!
- futbolcu iken son derece teknik, kıvrak ve zeki bir golcüydünüz. türkiye’de şimdi şota gibi bir golcü var mı?
neden benim gibi olsun ki? herkesin kendi stili vardır. o gözle de hiç bakmadım açıkçası. baksam belki bulurum ama... bakmadım.
- siz geldiğinizde takım kurulmuş muydu? herhangi bir transfer yapma şansınız oldu mu?
gelmekte çok geç kalmadım, bu yüzden transfer şansım oldu. buradaki en önemli avantajım süleyman hurma’ydı. kendisini yaklaşık 20 senedir tanıyorum ve çok güveniyorum. yani işin özü ben buraya süleyman hurma’ya güvenip geldim.
anneannemin sakalları olsa...
- türkiye’de oyuncuların genel olarak “brezilyalı olsaydım, şimdi çok daha farklı yerde olurdum” şeklinde söylemleri oluyor. sizce haklılar mı?
annneannemin sakalları olsaydı dedem olurdu. bu da buna benziyor. öyle olsaydım böyle olsaydım. ben de öyle desem ne değişir? onlar daha avantajlı olabilir ama gürcüyüm işte iki kere iki dört. o zaman ona göre davranacaksın.
itiraz etsem ne değişecek?
- maçlarda sürekli not tuttuğunuz dikkatimi çekti. neden not tutuyorsunuz?
bu genel bir durum. o an aklıma gelen şeyi sıcağı sıcağına yazıyorum. çünkü daha sonra unutuluyor. devre arasında başka bir problem yaşanınca esas sorun ikinci plana atılıyor. ben de bu nedenle önemli olan herşeyi not alıyorum.
- karşılaşmalarda hakeme hiç itiraz etmiyorsunuz...
itiraz etsem ne değişecek? şimdiye kadar hangi futbolcu ya da teknik adamın itirazı doğrultusunda hakem kararı değişti? o yüzden uğraşmıyorum.
röportaj: hurriyet
oturduğu yerden ukalalık yapanlara kızıyorum. hollanda’dayken dışarıda eksi 12 derece soğukta akşam 8’de maç yapıyorduk.
ayılar kış uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. sen git 5 dakika dışarıda dur bakalım, durabiliyor musun!
şota arveladze...onu ilk olarak 1994 yılında tanıdık. trabzonspor’da gösterdiği performans ve sıcaklığı ile kısa sürede sadece bordo mavili kulübün taraftarlarının değil tüm türkiye’nin sevgisini kazandı. aradan 13 yıl geçti ve şota kayserispor ile birlikte ilk teknik direktörlük deneyimini yaşamaya başladı. biz de başarılı teknik adamla buluştuk ve sorularımızı sıraladık...
- genel olarak üç büyükler ile kayserispor’un genel bir değerlendirmesi yapabilir misiniz?
ben türkiye’den gitmeden önce dört büyükler vardı. yine 3’e mi düştü? bence biz bursa’yı da katalım ve beş büyükler değerlendirmesi yapalım. beşiktaş, g.saray, f.bahçe, trabzon gibi kulüplerin oyuncuları çok profesyonel. bursasporlu oyuncular şampiyonlar ligi’nde mücadele ediyor.
burada başarıyı değil, kazanılan tecrübeyi değerlendirin. sonuç olarak lig çok zor ve dengeler her an değişebilir. takım olmayı başaramazsanız herşey zor olur. ama dünyada 6 milyar insan var herkes futbol biliyor, herkes yönetici olmak istiyor, herkes konuşuyor...
- yorumculara kızıyor musunuz?
kızmıyorum. onlar da işlerini yapıyor. ama oturduğu yerden ukalalık yapanlara kızıyorum. hollanda’dayken dışarıda -12 derece soğukta akşam 8’de maç yapıyorduk. hayvan çıkmaz o soğukta. ayılar kış uykusunda, ama adam stüdyoda, elinde çay ahkam kesiyor. işte buna çok kızıyorum. koşmayı boşverdim sen git 5 dakika dışarıda dur bakalım durabiliyor musun? biz de insanız hata yapabiliriz.
altı dili iyi konuşuyorum
- yıllarca türkiye’den ayrı kalmanıza rağmen türkçe’yi çok güzel konuşuyorsunuz. bunu nasıl başarıyorsunuz?
türkiye’den ayrılalı 16 yıl oldu ama ben dostluklarımı sürdürdüm. avrupa’da da bildiğiniz üzere çok türk var. ben onlarla görüşmelerimi sürdürdüm. hiç kopmadım. bir de unutmadım yani. neden unutayım?
- kaç dil biliyorsunuz?
altı dil biliyorum. gürcüce, rusça, türkçe, hollandaca, ingilizce, ispanyolca...
- bir teknik adam ya da futbolcu bulunduğu ülkenin dilini mutlaka öğrenmeli midir? dil bilmezse ne olur?
bu benim ilk teknik direktörlük deneyimim. o nedenle teknik adamın bulunduğu ülkenin dilini bilmesi gerekir mi bilemem. ama oyuncu için çok kolay. ben türkiye’ye geldiğim zaman şenol güneş’i hiç anlamıyordum. 3-4 ay sonra yavaş yavaş anlamaya başladım. sonuç olarak türkiye’ye ilk geldiğim zaman sıkıntı çektim diyemem. topun dilini herkes bilir. ama ben de boş durmadım ve gittiğim ülkelerin dilini öğrendim. sadece biraz çaba gerekiyor. ingilizce tüm dünyanın ortak dili. herkesin en azından derdini anlatacak düzeyde bilmesi gerektiğini düşünüyorum.
- buradan gittikten sonra kimlerle görüşmeye devam ettiniz?
tolunay kafkas benim çok yakın arkadaşım. onunla iletişimimiz hiç kopmadı. ailecek görüşüyoruz.
bildiğiniz gibi tolunay hoca kayserispor’un teknik direktörlüğünü yapıyordu. ayrılırken de bana haber verdi. ben de onun aracılığı ve tavsiyesi üzerine kayserispor’un teknik direktörü oldum.
teknik direktörlük kolay olsaydı herkes yapardı
- kayserispor’dan transfer teklifi aldığınızda ne hissettiniz? “teknik direktörlük için daha gencim” diye düşündüğünüz oldu mu?
sadece gidip gitmemek konusunda kararsız kaldım ve düşündüm. kimin çağırdığı ve nereye gittiğim de çok önemliydi. tolunay’ın çağırması çok önemliydi. ancak süleyman hurma devrede olmasaydı ben gelmeyecektim. teknik direktörlük için erken midir, geç midir bilemem. onu zaman gösterecek. ama burada bir risk varsa o riski kayserispor aldı. başarılı olup olmayacağımı zaman gösterecek. kolay bir iş olsaydı herkes yapardı. yapamazsam güle güle der giderim. ben buradan nasıl ayrılırsam ayrılayım birbirimize teşekkür edeceğimize yüzde yüz eminim. en önemlisi de buraya benden sonra birisi geldiği zaman “burada benden önce bulunan hoca çalışmış” desin. enkaz devralmasın. en büyük başarı bence bu...
şota gibi bir futbolcu bulursam kesin alırım!
- futbolcu iken son derece teknik, kıvrak ve zeki bir golcüydünüz. türkiye’de şimdi şota gibi bir golcü var mı?
neden benim gibi olsun ki? herkesin kendi stili vardır. o gözle de hiç bakmadım açıkçası. baksam belki bulurum ama... bakmadım.
- siz geldiğinizde takım kurulmuş muydu? herhangi bir transfer yapma şansınız oldu mu?
gelmekte çok geç kalmadım, bu yüzden transfer şansım oldu. buradaki en önemli avantajım süleyman hurma’ydı. kendisini yaklaşık 20 senedir tanıyorum ve çok güveniyorum. yani işin özü ben buraya süleyman hurma’ya güvenip geldim.
anneannemin sakalları olsa...
- türkiye’de oyuncuların genel olarak “brezilyalı olsaydım, şimdi çok daha farklı yerde olurdum” şeklinde söylemleri oluyor. sizce haklılar mı?
annneannemin sakalları olsaydı dedem olurdu. bu da buna benziyor. öyle olsaydım böyle olsaydım. ben de öyle desem ne değişir? onlar daha avantajlı olabilir ama gürcüyüm işte iki kere iki dört. o zaman ona göre davranacaksın.
itiraz etsem ne değişecek?
- maçlarda sürekli not tuttuğunuz dikkatimi çekti. neden not tutuyorsunuz?
bu genel bir durum. o an aklıma gelen şeyi sıcağı sıcağına yazıyorum. çünkü daha sonra unutuluyor. devre arasında başka bir problem yaşanınca esas sorun ikinci plana atılıyor. ben de bu nedenle önemli olan herşeyi not alıyorum.
- karşılaşmalarda hakeme hiç itiraz etmiyorsunuz...
itiraz etsem ne değişecek? şimdiye kadar hangi futbolcu ya da teknik adamın itirazı doğrultusunda hakem kararı değişti? o yüzden uğraşmıyorum.
röportaj: hurriyet