2472
yardımlaşma denilen şey %20-30 civarında kalıyor takımda. nasıl olsa her maç bize zulüm gibi geliyor diye oturup üşenmeden hesap yapıyorum, bir oyuncunun etrafı 3 oyuncu ile sarılmışken, kendi bölgesinden kaç kişi seyrediyor, kaç kişi geliyor? ne bileyim adam tek başına ceza sahasına dalmaya (sırtına yapışık 3-4 rakip oyuncu ile birlikte) çalışırken en yakın pas atabileceği arkadaşı nerede ? bu sorulara cevap arar şekilde izledim maçları ve evet buldum oran %20-30 arası.
taraftar olarak yapacağımız ne var ki daha bu takım için? bu sene takım kötü gitse de doluyor stat, sami yen'e vefadan. gelecek sezon için kombineler çoktan satıldı, üstelik tek avrupa maçı bile yapamama ihtimalimiz gözler önünde olduğu halde. çekmeceme bakıyorum, bu sene yapılan tüm yeni formaları almışım. shop&miles kredi kartı kullanıp bedava mil kazanmak varken, store'dan başka extra (diğer bonus kartlara göre) avantajları olmayan (he bir de bilet almak vardı, neyse...) gsbonus her harcamada yine elimde. etrafımda bildiğim çoğu sevdalı arkadaşım da böyle, daha ne yapabiliriz ki?
dönüp bakınca hamburg'a, atletico madrid'e elendiğimiz zamanları özlüyorum, ne durumlara geldik, o zamanlar da teknik direktör harcamakla meşguldük, şimdi de, ne değişti? istikrar iyice dibe gitti, takımın dengesi inadına inadına bozuldu (yönetime veriştirmeyi çok isterim ama o başka upuzun bir entry konusu). bilmem ne kriterlerine uyum sağlayalım derken, takım her sene yapıp yapıp yeniden bozuldu. sakatlıklar yardım etti, alternatifsizlik tüketti.
büyük maçlara iyi kötü konsantre çıkıyoruz da, çok koşan, sürekli basan gaz anadolu ekipleri ile oynarken iyice futboldan soğutacak şekilde oynanıyor sanki. kalemize atak gelişse "kesin yeriz" diyorum, e çoğunda da yiyoruz. ceza sahasında bir iki rakip oyuncu bassa "kesin topu kaybeder diyorum", kaybediyoruz. karşı karşıya kalsak "kalecinin üzerine vurur, yavaş vurur, dışarı vurur" diyorum, %90 öyle oluyor. yediğimiz gol attığımız golden fazla, mağlubiyetimiz galibiyettten fazla.
sormak istiyorum artık ben bu takıma, bu taraftarın suçu ne?
taraftar olarak yapacağımız ne var ki daha bu takım için? bu sene takım kötü gitse de doluyor stat, sami yen'e vefadan. gelecek sezon için kombineler çoktan satıldı, üstelik tek avrupa maçı bile yapamama ihtimalimiz gözler önünde olduğu halde. çekmeceme bakıyorum, bu sene yapılan tüm yeni formaları almışım. shop&miles kredi kartı kullanıp bedava mil kazanmak varken, store'dan başka extra (diğer bonus kartlara göre) avantajları olmayan (he bir de bilet almak vardı, neyse...) gsbonus her harcamada yine elimde. etrafımda bildiğim çoğu sevdalı arkadaşım da böyle, daha ne yapabiliriz ki?
dönüp bakınca hamburg'a, atletico madrid'e elendiğimiz zamanları özlüyorum, ne durumlara geldik, o zamanlar da teknik direktör harcamakla meşguldük, şimdi de, ne değişti? istikrar iyice dibe gitti, takımın dengesi inadına inadına bozuldu (yönetime veriştirmeyi çok isterim ama o başka upuzun bir entry konusu). bilmem ne kriterlerine uyum sağlayalım derken, takım her sene yapıp yapıp yeniden bozuldu. sakatlıklar yardım etti, alternatifsizlik tüketti.
büyük maçlara iyi kötü konsantre çıkıyoruz da, çok koşan, sürekli basan gaz anadolu ekipleri ile oynarken iyice futboldan soğutacak şekilde oynanıyor sanki. kalemize atak gelişse "kesin yeriz" diyorum, e çoğunda da yiyoruz. ceza sahasında bir iki rakip oyuncu bassa "kesin topu kaybeder diyorum", kaybediyoruz. karşı karşıya kalsak "kalecinin üzerine vurur, yavaş vurur, dışarı vurur" diyorum, %90 öyle oluyor. yediğimiz gol attığımız golden fazla, mağlubiyetimiz galibiyettten fazla.
sormak istiyorum artık ben bu takıma, bu taraftarın suçu ne?