1044
bu yazı sadece ve sadece her maça giden, gitmeyenlerin televizyonlarından duydukları tezahüratların sahipleri, galatasaray'ı yaşam biçimi yapmış, yendiğinde gururlanan, yenildiğinde karalar bağlayan, haksızlığa uğradığında isyan çıkaran, olmazsa olmazlar içindir.
1971 yılından beri taraftarım. ben o tribünlerde sabolardan yılmaz'lardan önce ve sonrasında onlarla beraber vardım. peygamber'ler, varol'lar, ikizler, mehmet'ler, çarli'ler.... niceleriyle birlikte bağıra bağırta bu günlere getirdik o tam bağımsız, tamamı galatasaray'lı olan tribünleri.
bu takımı eleştirmiyor, yüceltiyorum. ben ne maçlar gördüm. bazen takım ruh gibi oynarken bir hakem hatası olsa da takımı canlandırsa dediğim olmuştur. arsenal maçında hakem hagi'yi atmasa ne olurdu ki?.
galatasaray büyük takımdır, diğer büyük takımlardan farklılığı sadece formasındaki 2 avrupa kupası apoleti için değildir. gerekirse hakemi, federasyonu, her kim varsa yoluna taş koyanları da yenecektir. farkında değilmisiniz, takım yavaş yavaş bizden uzaklaşıyor. oyundan çıkan doğru soyunma odasına gidiyor, maç bitiminde çağırıyorsun, 4 kişi geliyor. unuttun mu? daha dün fener stadında yenilen takımı gece yarısı soyunma odasından önümüze çağırmıştık.
takımın kolay teslim olmasına yanıyorum. geriye düştüğünde forseleyemeyecek endişesi taşıyorlar, bir de üstüne kazanamadıkları maçın sorumluluğunu doğru bile olsa hakeme yüklersek, gelecek maçları tehlikeye atarız.
ben takımda giderek yaygınlaşan profosyonel yapıdan tedirgin olduğumu, galatasaray'lılık ruhunun kaybolmaya yüz tuttuğunu, gelse bile zaferlerin bu şekilde kalıcı olamayacağı düşüncesiyle yazıyorum. kapalıda her maç bağıran taraftarların her biri benim için kahramandır. aynı ilke ve ülkü için oradayız. ve ömrümüz ne kadar vefa ederse orada olmaya devam edeceğiz. gün birlik ve beraberlik günüdür, hasan şaş ruhunu sahaya yansıtma günüdür.
galatasaray yenilmez değil, yenilir. ama yenildiği maçta yenene kan kusturmalıdır. real madrid'e elenirken, barcelano'ya ofsayt golle takılırken, roma son dakikada beraberliği kurtarırken ki gibi. fener'in jhonson'la balık gol atıp son 25 dakikayı, 4 kişinin atıldığı maçtaki son 20 dakikayı sıçan gibi oynarken seyretmiştim ben. biz yenilirsek öyle yenilmeliyiz. bizi yenen o maçı unutmamalı.
biz galatasaray'ız, galatasaray'lıyız, biz ölürsek kartal gibi ölürüz.
beni okuyan, okumayan tüm galatasaray kapalı tribün taraftarına saygılarımla,
1971 yılından beri taraftarım. ben o tribünlerde sabolardan yılmaz'lardan önce ve sonrasında onlarla beraber vardım. peygamber'ler, varol'lar, ikizler, mehmet'ler, çarli'ler.... niceleriyle birlikte bağıra bağırta bu günlere getirdik o tam bağımsız, tamamı galatasaray'lı olan tribünleri.
bu takımı eleştirmiyor, yüceltiyorum. ben ne maçlar gördüm. bazen takım ruh gibi oynarken bir hakem hatası olsa da takımı canlandırsa dediğim olmuştur. arsenal maçında hakem hagi'yi atmasa ne olurdu ki?.
galatasaray büyük takımdır, diğer büyük takımlardan farklılığı sadece formasındaki 2 avrupa kupası apoleti için değildir. gerekirse hakemi, federasyonu, her kim varsa yoluna taş koyanları da yenecektir. farkında değilmisiniz, takım yavaş yavaş bizden uzaklaşıyor. oyundan çıkan doğru soyunma odasına gidiyor, maç bitiminde çağırıyorsun, 4 kişi geliyor. unuttun mu? daha dün fener stadında yenilen takımı gece yarısı soyunma odasından önümüze çağırmıştık.
takımın kolay teslim olmasına yanıyorum. geriye düştüğünde forseleyemeyecek endişesi taşıyorlar, bir de üstüne kazanamadıkları maçın sorumluluğunu doğru bile olsa hakeme yüklersek, gelecek maçları tehlikeye atarız.
ben takımda giderek yaygınlaşan profosyonel yapıdan tedirgin olduğumu, galatasaray'lılık ruhunun kaybolmaya yüz tuttuğunu, gelse bile zaferlerin bu şekilde kalıcı olamayacağı düşüncesiyle yazıyorum. kapalıda her maç bağıran taraftarların her biri benim için kahramandır. aynı ilke ve ülkü için oradayız. ve ömrümüz ne kadar vefa ederse orada olmaya devam edeceğiz. gün birlik ve beraberlik günüdür, hasan şaş ruhunu sahaya yansıtma günüdür.
galatasaray yenilmez değil, yenilir. ama yenildiği maçta yenene kan kusturmalıdır. real madrid'e elenirken, barcelano'ya ofsayt golle takılırken, roma son dakikada beraberliği kurtarırken ki gibi. fener'in jhonson'la balık gol atıp son 25 dakikayı, 4 kişinin atıldığı maçtaki son 20 dakikayı sıçan gibi oynarken seyretmiştim ben. biz yenilirsek öyle yenilmeliyiz. bizi yenen o maçı unutmamalı.
biz galatasaray'ız, galatasaray'lıyız, biz ölürsek kartal gibi ölürüz.
beni okuyan, okumayan tüm galatasaray kapalı tribün taraftarına saygılarımla,