468
benim için, hayatımın en garip derbilerinden biri oldu:
* hâlâ rijkaard'ın yasını tutuyorum, gidişini hazmedemiyorum ama diğer yandan kulübede hagi'yi görünce yüzümde güller açıyor. üstelik de tugay bonusuyla...
* haftalardır rezil oynayan, sakat* bir kadroyla kadıköy'e gidip de, "yoksa o gün, bu gün mü lan?" diye düşünüyorum...
* haftalardır rezil oynayan takımım, saraçoğlu'nda çatır çatır futbol oynuyor; bir yanım seviniyor, diğer yanım "gareziniz rijkaard'a mıydı ulan?" diyor...
* son zamanlarda ultraslan'a iyice sinir olmam bir yana, saraçoğlu'nu susturmalarıyla birlikte "heyt be aslanlar" derken buluyorum kendimi...
* yenmiş olsak, "rijkaard gitti, galatasaray fenerbahçe'yi yendi" diyecekler ve ben sinir olacam; "hagi geldi, galatasaray fenerbahçe'yi yendi" diyecekler ve ben hagi ile gurur duyacam. (u: beraberlik sonucunda da benzer yorumlar oldu zaten. o yüzden de, rijkaard için üzülüyorum; hagi için seviniyorum... )
böyle garip duygular içinde seyrettim maçı... ha bir de, önceki maçlarda kritik fenerbahçe ataklarında gözlerimi kapardım hep. biraz korkudan, biraz da “bakmazsam atamayacaklar” uğuruna inanmaktan... bu maç, gözlerim fal taşı gibi açıktı! fenerbahçe ataklarında – ki pek yoktu – “korkmuyoruz ulan sizden, bir bok atacağınız da yok zaten” derken gerçekten rahattım... o yüzden “beraberliğe sevinenler”den değil, “galibiyeti kaçırdığımıza üzülenler”denim... ama "beraberliğe sevinenler" lafında bir çemkirme olmadığını da belirteyim. çünkü o sevinenlerin özünde neye sevindiklerini gayet iyi anlıyorum...
* hâlâ rijkaard'ın yasını tutuyorum, gidişini hazmedemiyorum ama diğer yandan kulübede hagi'yi görünce yüzümde güller açıyor. üstelik de tugay bonusuyla...
* haftalardır rezil oynayan, sakat* bir kadroyla kadıköy'e gidip de, "yoksa o gün, bu gün mü lan?" diye düşünüyorum...
* haftalardır rezil oynayan takımım, saraçoğlu'nda çatır çatır futbol oynuyor; bir yanım seviniyor, diğer yanım "gareziniz rijkaard'a mıydı ulan?" diyor...
* son zamanlarda ultraslan'a iyice sinir olmam bir yana, saraçoğlu'nu susturmalarıyla birlikte "heyt be aslanlar" derken buluyorum kendimi...
* yenmiş olsak, "rijkaard gitti, galatasaray fenerbahçe'yi yendi" diyecekler ve ben sinir olacam; "hagi geldi, galatasaray fenerbahçe'yi yendi" diyecekler ve ben hagi ile gurur duyacam. (u: beraberlik sonucunda da benzer yorumlar oldu zaten. o yüzden de, rijkaard için üzülüyorum; hagi için seviniyorum... )
böyle garip duygular içinde seyrettim maçı... ha bir de, önceki maçlarda kritik fenerbahçe ataklarında gözlerimi kapardım hep. biraz korkudan, biraz da “bakmazsam atamayacaklar” uğuruna inanmaktan... bu maç, gözlerim fal taşı gibi açıktı! fenerbahçe ataklarında – ki pek yoktu – “korkmuyoruz ulan sizden, bir bok atacağınız da yok zaten” derken gerçekten rahattım... o yüzden “beraberliğe sevinenler”den değil, “galibiyeti kaçırdığımıza üzülenler”denim... ama "beraberliğe sevinenler" lafında bir çemkirme olmadığını da belirteyim. çünkü o sevinenlerin özünde neye sevindiklerini gayet iyi anlıyorum...