2248
şenol güneş çok büyük adam. ne alaka dimi bu başlıkta.
dün kaybettikleri manisa maçından sonra tempolu oynamadıklarını, tempolu oynamadıkları zaman rakip takımdan bir farkları olmadığı gibisinden bir şeyler söyledi. aslında bu tamamiyle bizim takıma uyan bir şey aslında. bizim derdimiz 4-3-3, 4-2-3-1 ya da barış - ayhan - mustafa sarp üçlüsü değil sadece. bizim en önemli sorunumuz durarak oynamamız. pası veren adamın durup beklemesi, kanat oyuncularının sadece top ayağındayken hareketlenmesi.
son antep maçında tribünden takımı inceledim. ilk yarıda sağ tarafta ali - elano, solda insua - kewell var. bu oyuncuların dördü de hareket ederek oynamıyor. yavaşlar. ortada ayhan - mustafa ve misimovic. ileride baros.
bu saydıklarım içinde top kendisinde değilken yer değiştiren tek adam mustafa sarp. o da şuursuz zaten. biraz da baros. ama baros topu aldığında o pas final pası olmalı. biz o noktaya gelemiyoruz ki. iki kanadı ve orta sahayı statik oyunculardan kurarsan hücum şansın sadece bireysel hareketlere kalır.
geçen sezon keita ve sabri'den oluşan sağ kanat ve balta - kewell veya arda sol kanadı vardı. sol kanat ağır oyunculardan kurulu. ama sağ kanat o kadar tempoluydu ki gerek kalmıyordu. sağ kanattan atılan toplara arka direkte kendini unutturan kewell'ın attığı golleri hatırlayalım.
ne olacak peki? sabri'nin dönmesi şart, takımda bindirme yapan adam yok. önünde oynayacak adam ya pino ya da elano. elano top ayağındayken adam geçemez, hızlı değil ama dünya kupasında gördüğümüz gibi oralarda kendini unutturup gol pozisyona giriyor ya da arkadaşlarını sokuyor. orta sahada cana'nın yanında barış olmalı. kıstılı yetenekleri var ama en azından eli belinde orta sahada durmuyor. misimovic en önemli oyuncu. elano'yu, baros'u oynarsa kewell'ı pozisyona sokacak adam kendisi.
arda'ya gelirsek. kızıyoruz belki peşine üç kişiyi takınca ama o bunu yaptığında rakip savunma dağılıyor. geri kalan oyuncularımız yerinde beklemese arda arkadaşlarını pozisyona sokacak. ama arda üç kişiyi takıyor peşine çalımlıyor, kafayı kaldırdığında boşta kimse yok.
biraz hareket. tek yapmamız gereken o. bu kadro yeter artar bize.
dün kaybettikleri manisa maçından sonra tempolu oynamadıklarını, tempolu oynamadıkları zaman rakip takımdan bir farkları olmadığı gibisinden bir şeyler söyledi. aslında bu tamamiyle bizim takıma uyan bir şey aslında. bizim derdimiz 4-3-3, 4-2-3-1 ya da barış - ayhan - mustafa sarp üçlüsü değil sadece. bizim en önemli sorunumuz durarak oynamamız. pası veren adamın durup beklemesi, kanat oyuncularının sadece top ayağındayken hareketlenmesi.
son antep maçında tribünden takımı inceledim. ilk yarıda sağ tarafta ali - elano, solda insua - kewell var. bu oyuncuların dördü de hareket ederek oynamıyor. yavaşlar. ortada ayhan - mustafa ve misimovic. ileride baros.
bu saydıklarım içinde top kendisinde değilken yer değiştiren tek adam mustafa sarp. o da şuursuz zaten. biraz da baros. ama baros topu aldığında o pas final pası olmalı. biz o noktaya gelemiyoruz ki. iki kanadı ve orta sahayı statik oyunculardan kurarsan hücum şansın sadece bireysel hareketlere kalır.
geçen sezon keita ve sabri'den oluşan sağ kanat ve balta - kewell veya arda sol kanadı vardı. sol kanat ağır oyunculardan kurulu. ama sağ kanat o kadar tempoluydu ki gerek kalmıyordu. sağ kanattan atılan toplara arka direkte kendini unutturan kewell'ın attığı golleri hatırlayalım.
ne olacak peki? sabri'nin dönmesi şart, takımda bindirme yapan adam yok. önünde oynayacak adam ya pino ya da elano. elano top ayağındayken adam geçemez, hızlı değil ama dünya kupasında gördüğümüz gibi oralarda kendini unutturup gol pozisyona giriyor ya da arkadaşlarını sokuyor. orta sahada cana'nın yanında barış olmalı. kıstılı yetenekleri var ama en azından eli belinde orta sahada durmuyor. misimovic en önemli oyuncu. elano'yu, baros'u oynarsa kewell'ı pozisyona sokacak adam kendisi.
arda'ya gelirsek. kızıyoruz belki peşine üç kişiyi takınca ama o bunu yaptığında rakip savunma dağılıyor. geri kalan oyuncularımız yerinde beklemese arda arkadaşlarını pozisyona sokacak. ama arda üç kişiyi takıyor peşine çalımlıyor, kafayı kaldırdığında boşta kimse yok.
biraz hareket. tek yapmamız gereken o. bu kadro yeter artar bize.
