12
çoğumuzun nezaket ile dürüst olmak arasındaki incecik çizgiyi sorgulamasına sebep olan abd'li basketbol oyuncusu.
söyleyiş tarzındaki küstahlık mı yoksa söylediğinde doğruluk payı olması mı bu kadar tepki çekmiştir. benim işyerim günde 180-200 arasın insanın girdiği bir işyeri. kışın en soğuk günde de, yazın en sıcak günde de en az 15-20 kez kapıyı açıp havalandırmak zorunda kalıyorum *.
insanlarımızın kişisel bakımlarını düzgün yapmadıkları aşikar. ve kimse duygu yüklü sözlerle savunmasın, evi barkı olmayan insanlardan bahsetmiyorum. azıcık su, sabun bile yeterli, parfüme deodoranta gerek yok. malesef bizim böyle bir problemimiz var. siz temiz olabilirsiniz, hergün yıkanabilirsiniz. ama nasıl avrupa birliğinin öne sürdüğü koşullara sizin uymanız yetmiyor ve çoğunluk sağlanması gerekiyorsa bunda da benzer bir durum var. ya da tribünde siz küfretmediniz diye seyircisiz maça alınmıyorsunuz en nihayetinde.
bu söylemin bu kadar tepki çekmesinde doğru olmasındaki pay çok büyük. ancak bir o kadar yanlış olan söyleniş tarzı. asabi bir millete bu tarzla bir şey söylersen ''asıl senin baban ölmüş eşek gibi kokuyor'' cevabını alırsın. bizim insanımızın yapısı budur. ama sen en nihayetinde bir yabancısın, misafirsin. efendi efendi basketbolunu oyna. bir millete bu tarz bir söylem hakaret sayılabilir. şimdi türkiye ile abd karşılaşsa sen oynayabilecek misin? adamı yıkarlar
yıllar önce ebru şallı da benzer bir pot kırmış ve diyarbakırlılar kokuyor demişti. o zaman da olay olmuştu. diyarbakırlılar ayaklandı biz kokmuyoruz diye. ebru şallının bu gerçekten akılsız gafından sonra diyarbakırlılar acaba hiç kendine sordu mu? ya da bugün bizim insanımız adama çemkirmeden önce acaba kokuyor muyuz diyorlar mı?
söyleyiş tarzındaki küstahlık mı yoksa söylediğinde doğruluk payı olması mı bu kadar tepki çekmiştir. benim işyerim günde 180-200 arasın insanın girdiği bir işyeri. kışın en soğuk günde de, yazın en sıcak günde de en az 15-20 kez kapıyı açıp havalandırmak zorunda kalıyorum *.
insanlarımızın kişisel bakımlarını düzgün yapmadıkları aşikar. ve kimse duygu yüklü sözlerle savunmasın, evi barkı olmayan insanlardan bahsetmiyorum. azıcık su, sabun bile yeterli, parfüme deodoranta gerek yok. malesef bizim böyle bir problemimiz var. siz temiz olabilirsiniz, hergün yıkanabilirsiniz. ama nasıl avrupa birliğinin öne sürdüğü koşullara sizin uymanız yetmiyor ve çoğunluk sağlanması gerekiyorsa bunda da benzer bir durum var. ya da tribünde siz küfretmediniz diye seyircisiz maça alınmıyorsunuz en nihayetinde.
bu söylemin bu kadar tepki çekmesinde doğru olmasındaki pay çok büyük. ancak bir o kadar yanlış olan söyleniş tarzı. asabi bir millete bu tarzla bir şey söylersen ''asıl senin baban ölmüş eşek gibi kokuyor'' cevabını alırsın. bizim insanımızın yapısı budur. ama sen en nihayetinde bir yabancısın, misafirsin. efendi efendi basketbolunu oyna. bir millete bu tarz bir söylem hakaret sayılabilir. şimdi türkiye ile abd karşılaşsa sen oynayabilecek misin? adamı yıkarlar
yıllar önce ebru şallı da benzer bir pot kırmış ve diyarbakırlılar kokuyor demişti. o zaman da olay olmuştu. diyarbakırlılar ayaklandı biz kokmuyoruz diye. ebru şallının bu gerçekten akılsız gafından sonra diyarbakırlılar acaba hiç kendine sordu mu? ya da bugün bizim insanımız adama çemkirmeden önce acaba kokuyor muyuz diyorlar mı?