292
--- alıntı ---
otobus hava alanından daha yeni ayrıldı.genç adam ,yolculara bir kaç gün öncesinden geldiği kentlerle ilgili ilk bilgileri hareketle sunmaya başladı:"karı fiyatları ucuz. bir kebabcı buldum. istediğimiz kadar fatura edecek". otobüs bir milli maçı izlemek için görevli spor gazetecilerini otellerine götürüyordu.ve ne yazik ki hareketle arkadaşlarını bilgirendiren o genç adam spor gazetecisiydi.
büyükelçilik yine o seyahatte mili takım onuruna bir kokteyl düzenlemişti. yıldızı on dönemlerde parlayan oyuncu , bir başka genç adamı yanına çağrırken " buraya gel ulan i....",i.... o futbolcudan 10 yaş büyükyü .ama belli onursuz ve kişiliksizdi. sırıtarak oyuncunun yanına gitti. o adam da spor gazetecisiydi.
biri akşam saatlerinde kimsenin olmadığı resepsiyondan müjde çığlığı attı:" beyler faturalar burada" beyler birer ikişer boş faturaları yırtıp yanlarına aldılar. sonradan doldurmak ve müesseselerine bir kazık da ekstralardan atmak için.fatura çalan birkaç kişinin profesyonel işi hırsızlık değil ,spor gazeteciliğiydi!
aslında bu görüntüler içerde dışarıda birçok seyahatte yaşanıyordu.yöneticinin otelinde kalıp başka otelden fatura alanlar. yemedikleri yemeği faturalandırmak için garsona yalvaranlar..hele yurt dısında çöp kutularından kasa fişleri arayanlar da spor gazetecileriydi...
onlardan birine bir seyahat sonunda muhasebe servisinen sormuşlardı;
"oğlum sen bütün gün hamburger mi yedin?" çünkü kuş beyinlinin getirdiği fişler ,bir kafileyi doyuracak kadar fazlaydı.
bu mesleğin artık çivisi çıktı.ipsiz sapsız ...arsız uğursuz..yalancı sahtekar ..üç kağıtçı namussuz .ahlaksız onursuz bir dolu adam ,piyasada malesef "spor gazetecisiyim" diye geziniyor.cahillikleri,yüzsüzlükleri,kişiliksizleri bir yana.bunarın çoğu da hırsız...
kendi müessesini kazıklayan adamlardan ne beklersiniz? bu yalan yazmaz mı ? bu okuyucuyu aldatmaz mı? bu her türlü ahlaksızlığa bulaşmaz mı?
son yıllarda ağızlara pelesenk olmuş bir söz" medya inandırıcı değil" bu hayasızlar bu medyayı kuşattıtan sonra medya nasıl inandırıcı olsun?
hala ilkelerini koruyan,hala meslek etiği ,meslek onuru içi çaba gösteren ama sayıları her geçen gün azalan dostları saygıyla ,takdirle anıyorum. ama giderek yoğunlaşan su adilikleri gördükçe ...iğreniyorum...tiksiniyorum... ve bunlara "spor gazetecisi" denilen bir ülkede spor gazetecisiunvanı taşımaktan artık utanıyorum...
--- alıntı ---
zeki çolbu yazıyı sene 1999 'da yazmış aradan gecen 11 yılda değişen birşey yok hatta daha da kötüye gitmeye devam ediyor. kalemini bir arabaya satanlar, kulup başkanlarının ricasıyla yazı yazıp iftira edenler ve bilmediğimiz daha ne iğrençlikler... herşeyleri para daha çok para olan bu adamların oluşturdugu bu basından mı doğru haber beklicez...onur dersen yüzlerine kaç liraya nerden alınır diye sorar, tükürsen yarabbi şükür ..
zeki çol aynı meslekten oldugu için utanıyor onlardan ben ise aynı dunyada aynı havayı soluduğum için utanıyorum...
otobus hava alanından daha yeni ayrıldı.genç adam ,yolculara bir kaç gün öncesinden geldiği kentlerle ilgili ilk bilgileri hareketle sunmaya başladı:"karı fiyatları ucuz. bir kebabcı buldum. istediğimiz kadar fatura edecek". otobüs bir milli maçı izlemek için görevli spor gazetecilerini otellerine götürüyordu.ve ne yazik ki hareketle arkadaşlarını bilgirendiren o genç adam spor gazetecisiydi.
büyükelçilik yine o seyahatte mili takım onuruna bir kokteyl düzenlemişti. yıldızı on dönemlerde parlayan oyuncu , bir başka genç adamı yanına çağrırken " buraya gel ulan i....",i.... o futbolcudan 10 yaş büyükyü .ama belli onursuz ve kişiliksizdi. sırıtarak oyuncunun yanına gitti. o adam da spor gazetecisiydi.
biri akşam saatlerinde kimsenin olmadığı resepsiyondan müjde çığlığı attı:" beyler faturalar burada" beyler birer ikişer boş faturaları yırtıp yanlarına aldılar. sonradan doldurmak ve müesseselerine bir kazık da ekstralardan atmak için.fatura çalan birkaç kişinin profesyonel işi hırsızlık değil ,spor gazeteciliğiydi!
aslında bu görüntüler içerde dışarıda birçok seyahatte yaşanıyordu.yöneticinin otelinde kalıp başka otelden fatura alanlar. yemedikleri yemeği faturalandırmak için garsona yalvaranlar..hele yurt dısında çöp kutularından kasa fişleri arayanlar da spor gazetecileriydi...
onlardan birine bir seyahat sonunda muhasebe servisinen sormuşlardı;
"oğlum sen bütün gün hamburger mi yedin?" çünkü kuş beyinlinin getirdiği fişler ,bir kafileyi doyuracak kadar fazlaydı.
bu mesleğin artık çivisi çıktı.ipsiz sapsız ...arsız uğursuz..yalancı sahtekar ..üç kağıtçı namussuz .ahlaksız onursuz bir dolu adam ,piyasada malesef "spor gazetecisiyim" diye geziniyor.cahillikleri,yüzsüzlükleri,kişiliksizleri bir yana.bunarın çoğu da hırsız...
kendi müessesini kazıklayan adamlardan ne beklersiniz? bu yalan yazmaz mı ? bu okuyucuyu aldatmaz mı? bu her türlü ahlaksızlığa bulaşmaz mı?
son yıllarda ağızlara pelesenk olmuş bir söz" medya inandırıcı değil" bu hayasızlar bu medyayı kuşattıtan sonra medya nasıl inandırıcı olsun?
hala ilkelerini koruyan,hala meslek etiği ,meslek onuru içi çaba gösteren ama sayıları her geçen gün azalan dostları saygıyla ,takdirle anıyorum. ama giderek yoğunlaşan su adilikleri gördükçe ...iğreniyorum...tiksiniyorum... ve bunlara "spor gazetecisi" denilen bir ülkede spor gazetecisiunvanı taşımaktan artık utanıyorum...
--- alıntı ---
zeki çolbu yazıyı sene 1999 'da yazmış aradan gecen 11 yılda değişen birşey yok hatta daha da kötüye gitmeye devam ediyor. kalemini bir arabaya satanlar, kulup başkanlarının ricasıyla yazı yazıp iftira edenler ve bilmediğimiz daha ne iğrençlikler... herşeyleri para daha çok para olan bu adamların oluşturdugu bu basından mı doğru haber beklicez...onur dersen yüzlerine kaç liraya nerden alınır diye sorar, tükürsen yarabbi şükür ..
zeki çol aynı meslekten oldugu için utanıyor onlardan ben ise aynı dunyada aynı havayı soluduğum için utanıyorum...