resim
Xhevat Prekazi
Görev:Yardımcı Antrenör
Takım:Sırbistan U21
Yaş:66
Uyruk:Kosova
  • 103
    --- alıntı ---

    galatasaray, yarın akşam uefa avrupa ligi ııı. ön eleme turundaki ofk belgrad maçı için sırbistan’ın başkentine ulaştı. galatasaray’ın hazırlıklarını sürdüreceği otelde kafileyi karşılayan efsane futbolcularımızdan cevad prekazi ise galatasaray tv ve galatasaray.org’a açıklamalarda bulundu.

    hâlihazırda ofk belgrad takımının altyapı kategorilerinde antrenörlük yapan prekazi, futbolda artık takımlar arasındaki mesafelerin kapandığını belirterek yarınki maç için, ‘’belgrad, belki beş orta saha oyuncusu ve bir forvet ile oynayacak. daha çok savunmada kalıp, hızlı oyuncularıyla kontra atak arayacak. ama her zaman dikkatli olmak lazım. seksen dakika hücum yaptıktan sonra, yedi dakika içinde iki gol yiyebiliyorsunuz. futbolda artık iki değil, dört göz lazım’’ ifadelerini kullandı.

    ilk maçı banttan izlediğini ve ortaya çıkan netice karşısında şaşkınlığa uğradığını söyleyen efsanevi futbolcu, ‘’galatasaray iyi başladı, 2-0 yaptı. çok rahat kazanacağını düşündüm. ama sonra 2-2 olduğunu öğrendim. şaşırdım; çünkü ofk belgrad’ı biliyorum. çok genç takım. avrupa’da başarısı yok. tamam, ilk gol olabilir. ancak ikinci gol, idmanda bile olmaz. galatasaray’da arda turan, harry kewell gibi her an skoru değiştirebilecek adamlar vardı. büyük sürpriz benim için. açıkçası ofk belgrad için 1-0 veya 2-1’lik yenilgiler bile süper sonuç olurdu’’ şeklinde konuştu.

    galatasaray’a 1985-86 sezonunda gelen cevad prekazi, transfer öyküsü hakkında da bilgiler verdi: ‘’ansızın oldu aslında. ben abd’de salon futbolu oynuyordum, oradan dönmüştüm. sonra beni simovic aradı. onunla da hajduk split’te beraberdik. bana ‘galatasaray’da oynamak ister misin?’’ diye sordu. ben de ona, ‘neden olmasın ki?’ dedim. futbol şube sorumlusu selçuk (uygur) ağabey ile bir görüşme yaptık. beni tanımıyorlardı. bir – iki antrenmana çıktım. antrenörümüz jupp derwall’di o zamanlar. kendisi benim oyunumu gördü. ve galatasaray’da kalmam için ısrar etti. öyle başladı.’’

    prekazi, futbolculuk döneminde ‘çok koşmadığı’ yönünde yapılan eleştirilere karşılık olarak söylediği ‘’o kadar koşsam real madrid’de oynardım’’ sözünün hatırlatılması üzerine şu yanıtı verdi: ‘’evet. gazeteci hıncal uluç sormuştu bana bu soruyu. ben de, ‘o kadar koşsam, real madrid’de oynardım’ demiştim. ve banko oynardım gerçekten.’’

    türk takımlarının avrupa’daki ilerleyişinin önünü açan gelişmelerin yaşadığı dönemlerde galatasaray’ın en önemli oyuncularından olan prekazi, ‘’türkiye, futbolda avrupa standartlarından uzaktı o yıllarda. hem kulüp bazında, hem de milli takımlar seviyesinde. yoktu yani. gazeteci arkadaşım rahmetli temel özalak ile konuşurduk hep. ona, ‘temel’ciğim bir türk takımına avrupa çapında başarı kazandırmak için çok şeyin değişmesi gerekir. altyapıyı geliştirmek lazım. ama türk futbolcusu ne zaman avrupa’ya transfer olur, o zaman gözler türkiye’ye çevrilir’ derdim. sonra bizim o dönemki sonuçlarımız çok iyi oldu. neuchatel, monaco… müthiş oynadık. ve avrupa’da insanlar birbirlerine sormaya başladılar: ‘kimdir bu galatasaray?’ evin temelini biz yaptık. o başarılar, hem galatasaray’ı hem de milli takım’ı belli bir seviyeye taşıdı’’ diye konuştu.

    prekazi, galatasaray’ın avrupa şampiyon kulüpler kupası’ndaki serisi hakkında, ‘’monaco ile oynadığımız rövanş maçını çok iyi hatırlıyorum. çok büyük bir ceza verilmişti bize. şimdi hiçbir şekilde böyle cezalandırılamaz türk takımları. o zamanlar her bakımdan çok güçsüzlerdi. almanya’da yaklaşık bir hafta veya on gün kamp yapmıştık. ama hiç fark etmez. köln’e 60 kilometrelik bir mesafede kalıyorduk. her gün yağmur, yağmur… oda arkadaşım simovic, hakikaten çok heyecanlıydı. içinde hep bir endişe vardı. ben daha rahattım, maç saatini bekliyordum artık’’ dedi ve konuşmasına devam etti…

    ‘’savaşa gidiyoruz! otelden ayrılma zamanımız gelmişti. o zamanlar moda walk-man… eşim getirmişti bana. kulaklıklarımı taktım, yugoslav müzikleri dinlemeye başladım. o kadar rahattım. cüneyt geliyordu yanıma, ‘ağabey maça gidiyoruz. kendini biraz maça hazırla’ diyordu. oysa kaç gündür almanya’daydım, hazırdım maça. aslında ayakları hazırlamak değil, kafa olarak hazırlanmak önemliydi. sahaya bir çıktık, müthiş… sanki çok güzel bir rüyadaydık. altmış bin kişi vardı, hepsi türk! ali sami yen stadı’ndaymışız gibi. takım olarak o kadar hazırdık, birbirimize o kadar inanıyorduk, arkadaşlarımızı o kadar seviyorduk ki; performans zaten peşinden gelirdi. o maçta sahada ölmemiz gerekse, onu bile yapardık’’ ifadelerini kullandı.

    prekazi, monaco karşısında attığı ve galatasaray tarihi’nde ayrı bir yere sahip olan unutulmaz serbest vuruş golünü ise şu sözlerle anlattı: ‘’ilk yarıda bir serbest vuruş kullandım. gol olacağına çok inanmıştım, olmadı. belki bir 10 cm. uzakta kalmıştı top. ama güveniyordum kendime. yine olsa, vururdum. işte sonra o ikinci yarıdaki gol… tabii ki şansımız da vardı. hayat bu. yıllarca uğraşsam topa öyle vurmak için, gol olmaz. ama topa vurmazsan da, o top gitmez! golden sonra ben köşe bayrağına koştum. neden olduğunu bilmiyorum. normalde yedek kulübesine doğru gitmem gerekirdi. ama o an öyle şeyler hissediyorsunuz ki, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. çok mutlu olmuştum.’’

    53 yaşındaki futbol adamı, türkiye’deki kariyeri boyunca sıkça kullandığı, ‘topun canı vardır’ sözü için de, ‘’benim sözüm değil aslında. partizan’daki bir antrenörüm hep şöyle derdi bana: ‘topu seveceksin. onu okşayacaksın. aynı eşini veya kız arkadaşını sever gibi.’ anlattım işte o golü. herkes nasıl vurduğumu soruyor. vurdum, gol oldu! daha öncekileri de biliyorum. hesap yaptığım oluyordu. baraj, barajın üzerinden aşırtma, falso… bunda ne falso vardı, ne başka bir şey. ama gol oldu’’ şeklinde yorum yaptı.

    cevad prekazi, maça ilişkin olarak, ofk taraftarlarının herhangi bir şekilde taşkınlık yapacaklarına inanmadığını ve saha zemininin futbol oynamaya çok müsait olduğunu da sözlerine ekledi.

    --- alıntı ---
    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın