• 827
    --- alıntı ---

    son iki yıldır galatasaray ne zaman umutsuzluğa sürüklese, 4-3-3'ten, "çok koşarak değil akıllı yer tutarak efektif defans yapmak"tan, total futbol, ayağa tek pas gibi ottan boktan sıkılsam 2000'deki, 2001'deki pres yapan, koşan, ısıran, son dakikaya kadar maçı kovalayan, rakamlarla değil futbol topuyla oynayan galatasaray'ı hatırlar, biraz olsun derdi tasayı unuturum. son iki üç yıldır izlediğimiz oyuncu grubuyla o takım arasındaki farkın daha derini o zamanki taraftarla bugünküler arasında mevcut. galatasaray taraftarı denilince aklıma 3 nisan 2001 galatasaray real madrid maçı devre arasında takımı fişekleyen taraftar gelir, parken'i, westfallen'i "burası sami yen, buradan çıkış yok" diye inleten taraftar gelir, bugün sami yen'i rakipler için cennet haline getiren, tek işi "şu oyuncu kötü, bu futbolcu galatasaray'a yakışmıyor, şu futbolcunun kız arkadaşı ve lüks arabası var" demek olan, fener medyasına bakarak kendi futbolcusundan nefret eden taraftar müsveddeleri değil. o günkü takım şu an ne kadar ulaşılmaz geliyorsa o günkü taraftar da o kadar ulaşılmaz geliyor.

    kendi takımını nasıl değerlendireceğini ntv spor'dan, fanatik'ten, doğan medya grubu gazetelerinden, erhan telli'den, rıdvan dilmen'den öğrenen, sadece temmuz ayında yapılan bomba transferlerle şampiyonluk hatta avrupa kupası kazanılacağını sanan, atatürk havalimanı'nda futbolcu karşılamayı stadda takımı desteklemeye tercih eden taraftarla o günkü taraftar arasında dağlar kadar fark var.

    --- alıntı ---

    ekşi sözlük'ten.
App Store'dan indirin Google Play'den alın