2139
neler düşündüğünü, neler hissettiğini çok merak ettiğim hocamız. acaba galatasaray, o'nun için ne ifade ediyor?
tabii ki rijkaard gibi futbolun önde gelen bir markası bu payeye şıp diye ulaşmadı. hiç olmazsa, ama hiç olmazsa işinin ve sözünün eri olarak profesyonelce mesaisini adıyordur. lakin daha fazlası yok gibi geliyor bana. elbette ki hiçbirimiz kadar galatasaraylı değildir. ama bunu bekleyen de yok. bunun olmasına gerek de yok.
ancak, içinde bulunduğun ortamın yapısını iyi süzemezsen, iyi tanıyamazsan asla tam olarak başarılı olamazsın. bu her iş için gerekli. dünya üzerinde hiçbir iş yoktur ki, icra edenine, parçası olduğu camiayı tanımaya çalışmama ayrıcalığı tanısın. yok öyle bir meslek. yerim dar, yenim dar demeyle de açıklama sunulamıyor. işyerinizde size verilen işi süresinde ve başarıyla teslim etmeyin bakalım ne olacak ? "bilgisayarım yavaş, yenisi lazım" diyemezsiniz. patronunuzun, mesai arkadaşlarınızın, müşterilerinizin huyunu suyunu bilmeyin bakalım nasıl da eliniz ayağınza dolaşıyor.
ben rijkaard'ın bilgisini ya da tecrübesini (artık) tartışacak değilim. çünkü ben tartışmaya açarsam, "playstationdan öte bişeyi olmayan" adam olurken, bunu ilan eden yazarın acaba playstationdan gayri nesi var diye merak edip gülümsüyorum. hani tartışan cahil ya, tartışana cahil diyen ne kadar bilge ki, bu hükme varabiliyor? nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan komedya. bu sözlükte konuşulmayacak konuları artık öğrendim. cısss ! adamı tefe koyarlar, 7 ay önceki entry'ini bile ofsayta boğar belli bir takım zümreler. korkarım ki çoğunluğu da genç, hala okuyan kardeşlerimiz. iş, sorumluluk, profesyonel çaba ne demek henüz tanışmamış kişilerin , rijkaard'ın "iş verimliliğini" tartışılmaz ilan etmeleri ya da hakaretlerle saldırmaları çekilecek çile değil. tam anlamıyla absürdlük.
yahu ben futboldan anlamıyorum varsayalım; yahu sen profesyonellikten, işten, beklentileri karşılamaktan ne anlıyorsun be adam ?! laf işte !
tartışılır arkadaşım. rijkaard da tartışılır. yediğin önünde yemediğin arkanda bir işyerindesin. kalkıp da bursaspor ve fenerbahçe'nin gerisinde kalıp, beşiktaş'ı da hasbel kader geçebilmişsen ve "n'oldu hocam?" diye sorana "orta saham yok" dersen, tartışılmak bile lütuf olarak kalır. bunun total futbol ya da kaos futboluyla değil (çıktılar/girdiler=verim) prensibiyle alakası vardır.
velhasıl, sanırım rijkaard abim hala yabancı ortama. fenerbahçe maçlarının önemini kavrayamamış. hatta bundan fersah fersah ötesi, bu takımın yukarılarda bulunmakla ilgili tehlikeli tutkuları olduğunu da anlayamamış. tamam, galatasaray taraftarı amerika'da teyzesi olan çocuk gibi her yenilikle her güzellikle ilk önce tanışmaya alışkın, dışa açık, değişimlere sabırlı, heyecanını zamana eşit yayabilen bir taraftar. devrim, değişim, devinim için bu topraklardaki en müsait camia. ama bu araba da su yakmıyor. lancaster polo klübü değil ki burası, sportif başarısızlığa ses etmeyelim, derbi galibiyeti özlemini es geçelim, lig 3.lüğünü dert etmeyelim. arada birşeyler görelim be hocam. lig 3.sü olup da kupa kazanmış olsaydık veya 1-2 derbi kazanmış olsaydık fena mı olurdu?
başarının ön koşulu en alt dereceden bir başarısızlık değildir.
rijkaard'a koşulsuz destek verenlere dönük olarak da tek endişe ettiğim nokta budur. sürekli bir başarısızlığın acı tadını boşaltıp alıştırmaya çalışılmasa daha iyi olur. yoksa sen de en az benim kadar cahilsin sevgili yazar arkadaşım, kimseyi kandırmayalım. pro lisansı olan varsa taratır koyar resmini, tıklar bakarız, "abimiz" deriz her daim. "kara" diyenin cahil olması, "ak" diyeni otomatikman bilge kılmaz. yeter bu kadar güldüğüm.
zira asil olmak illa ki fakir olmayı gerektirmez. asalet, yokluktan beslenmez. yokluk sırasında koyduğu tavırla ortaya çıkar. ve bu tavır; yokluğu, yoksunluğu kanıksamak ya da yok saymak için değil, yeniden düze çıkmak için konur. ben deli gibi sevdiğim takımımının üç kuruşluk esprilere malzeme edilmesini sindirmiyorum arkadaşım. yok bizde öyle geniş mide.
hem bu total futbol denen zıkkım her ne ise, arada sırada kritik maçlar kazanılarak da oturamaz mı? ilk 8 ile yaptığın maçlarda en fazla 2-3 galibiyet alarak mı oturuyor bu? aksi yasak mı, haram mı, günah mı? total futbol illa orta sahada xavi-iniesta, önlerine de eto'o ile mi oluyor? o zaman onun adı "pahalı futbol" olur yiğidim. ve biz o futbolu birkaç sezondan fazla taşıyamayız, paramız yetmez bizim.
rijkaard'a destek vermeyenlerin otomatikman yaftalanmasını gerektirecek bir durum yok ortada. en azından zeka düzeyiyle ilgili hakaretleri ve bunlara sessiz kalınmasını gerektirmiyor. rijkaard'ın ismin destursuz ananlara dönük sistematik bir etnik temizlik var. unutulmasın, adalet ve hoşgörü hepimize lazım. yarın öbür gün rijkaard milan'a falan imza atar gider, o zaman da sizin ihtiyacınız olur sesinize kulak verilmesine. azıcık yavaş gelin.
ve şu takım da artık umut ışığı vermeye başlasın. pivot santraforu oyundan alındıktan sonra sağlı sollu orta yağdırmak gibi ersun yanal'ı milli takım'dan uçuran absürdlükleri 2010 yılının galatasaray'ında görmeyelim artık. bursaspor'un , ertuğrul sağlam'ın 1-1,5 senede kurduğu ve ortalama kaliteye sahip adamlarla inşa ettiği futbola biz hala fersah fersah uzağız.
yok yine destekliyoruz o ayrı konu. hocasından oyuncusuna kadar benden bişey istesinler, taa buralardan yapayım hemen. ama azıcık da güldürün, azıcık da buldurun yahu. altınızdaki araba lamborghini değilse de , lada hiç değil. nerden baksan alfa romeo, basar gider iyi kötü.
tabii ki rijkaard gibi futbolun önde gelen bir markası bu payeye şıp diye ulaşmadı. hiç olmazsa, ama hiç olmazsa işinin ve sözünün eri olarak profesyonelce mesaisini adıyordur. lakin daha fazlası yok gibi geliyor bana. elbette ki hiçbirimiz kadar galatasaraylı değildir. ama bunu bekleyen de yok. bunun olmasına gerek de yok.
ancak, içinde bulunduğun ortamın yapısını iyi süzemezsen, iyi tanıyamazsan asla tam olarak başarılı olamazsın. bu her iş için gerekli. dünya üzerinde hiçbir iş yoktur ki, icra edenine, parçası olduğu camiayı tanımaya çalışmama ayrıcalığı tanısın. yok öyle bir meslek. yerim dar, yenim dar demeyle de açıklama sunulamıyor. işyerinizde size verilen işi süresinde ve başarıyla teslim etmeyin bakalım ne olacak ? "bilgisayarım yavaş, yenisi lazım" diyemezsiniz. patronunuzun, mesai arkadaşlarınızın, müşterilerinizin huyunu suyunu bilmeyin bakalım nasıl da eliniz ayağınza dolaşıyor.
ben rijkaard'ın bilgisini ya da tecrübesini (artık) tartışacak değilim. çünkü ben tartışmaya açarsam, "playstationdan öte bişeyi olmayan" adam olurken, bunu ilan eden yazarın acaba playstationdan gayri nesi var diye merak edip gülümsüyorum. hani tartışan cahil ya, tartışana cahil diyen ne kadar bilge ki, bu hükme varabiliyor? nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan komedya. bu sözlükte konuşulmayacak konuları artık öğrendim. cısss ! adamı tefe koyarlar, 7 ay önceki entry'ini bile ofsayta boğar belli bir takım zümreler. korkarım ki çoğunluğu da genç, hala okuyan kardeşlerimiz. iş, sorumluluk, profesyonel çaba ne demek henüz tanışmamış kişilerin , rijkaard'ın "iş verimliliğini" tartışılmaz ilan etmeleri ya da hakaretlerle saldırmaları çekilecek çile değil. tam anlamıyla absürdlük.
yahu ben futboldan anlamıyorum varsayalım; yahu sen profesyonellikten, işten, beklentileri karşılamaktan ne anlıyorsun be adam ?! laf işte !
tartışılır arkadaşım. rijkaard da tartışılır. yediğin önünde yemediğin arkanda bir işyerindesin. kalkıp da bursaspor ve fenerbahçe'nin gerisinde kalıp, beşiktaş'ı da hasbel kader geçebilmişsen ve "n'oldu hocam?" diye sorana "orta saham yok" dersen, tartışılmak bile lütuf olarak kalır. bunun total futbol ya da kaos futboluyla değil (çıktılar/girdiler=verim) prensibiyle alakası vardır.
velhasıl, sanırım rijkaard abim hala yabancı ortama. fenerbahçe maçlarının önemini kavrayamamış. hatta bundan fersah fersah ötesi, bu takımın yukarılarda bulunmakla ilgili tehlikeli tutkuları olduğunu da anlayamamış. tamam, galatasaray taraftarı amerika'da teyzesi olan çocuk gibi her yenilikle her güzellikle ilk önce tanışmaya alışkın, dışa açık, değişimlere sabırlı, heyecanını zamana eşit yayabilen bir taraftar. devrim, değişim, devinim için bu topraklardaki en müsait camia. ama bu araba da su yakmıyor. lancaster polo klübü değil ki burası, sportif başarısızlığa ses etmeyelim, derbi galibiyeti özlemini es geçelim, lig 3.lüğünü dert etmeyelim. arada birşeyler görelim be hocam. lig 3.sü olup da kupa kazanmış olsaydık veya 1-2 derbi kazanmış olsaydık fena mı olurdu?
başarının ön koşulu en alt dereceden bir başarısızlık değildir.
rijkaard'a koşulsuz destek verenlere dönük olarak da tek endişe ettiğim nokta budur. sürekli bir başarısızlığın acı tadını boşaltıp alıştırmaya çalışılmasa daha iyi olur. yoksa sen de en az benim kadar cahilsin sevgili yazar arkadaşım, kimseyi kandırmayalım. pro lisansı olan varsa taratır koyar resmini, tıklar bakarız, "abimiz" deriz her daim. "kara" diyenin cahil olması, "ak" diyeni otomatikman bilge kılmaz. yeter bu kadar güldüğüm.
zira asil olmak illa ki fakir olmayı gerektirmez. asalet, yokluktan beslenmez. yokluk sırasında koyduğu tavırla ortaya çıkar. ve bu tavır; yokluğu, yoksunluğu kanıksamak ya da yok saymak için değil, yeniden düze çıkmak için konur. ben deli gibi sevdiğim takımımının üç kuruşluk esprilere malzeme edilmesini sindirmiyorum arkadaşım. yok bizde öyle geniş mide.
hem bu total futbol denen zıkkım her ne ise, arada sırada kritik maçlar kazanılarak da oturamaz mı? ilk 8 ile yaptığın maçlarda en fazla 2-3 galibiyet alarak mı oturuyor bu? aksi yasak mı, haram mı, günah mı? total futbol illa orta sahada xavi-iniesta, önlerine de eto'o ile mi oluyor? o zaman onun adı "pahalı futbol" olur yiğidim. ve biz o futbolu birkaç sezondan fazla taşıyamayız, paramız yetmez bizim.
rijkaard'a destek vermeyenlerin otomatikman yaftalanmasını gerektirecek bir durum yok ortada. en azından zeka düzeyiyle ilgili hakaretleri ve bunlara sessiz kalınmasını gerektirmiyor. rijkaard'ın ismin destursuz ananlara dönük sistematik bir etnik temizlik var. unutulmasın, adalet ve hoşgörü hepimize lazım. yarın öbür gün rijkaard milan'a falan imza atar gider, o zaman da sizin ihtiyacınız olur sesinize kulak verilmesine. azıcık yavaş gelin.
ve şu takım da artık umut ışığı vermeye başlasın. pivot santraforu oyundan alındıktan sonra sağlı sollu orta yağdırmak gibi ersun yanal'ı milli takım'dan uçuran absürdlükleri 2010 yılının galatasaray'ında görmeyelim artık. bursaspor'un , ertuğrul sağlam'ın 1-1,5 senede kurduğu ve ortalama kaliteye sahip adamlarla inşa ettiği futbola biz hala fersah fersah uzağız.
yok yine destekliyoruz o ayrı konu. hocasından oyuncusuna kadar benden bişey istesinler, taa buralardan yapayım hemen. ama azıcık da güldürün, azıcık da buldurun yahu. altınızdaki araba lamborghini değilse de , lada hiç değil. nerden baksan alfa romeo, basar gider iyi kötü.