21:00 Borussia-Park
0 - 1
  • 134
    maça fena başlamadık aslında. arda'nın frikikten attığı şut ilk tehlikemizdi. baskıyı kurmuştuk. kornerler, ortalar peşi peşine geliyordu. sonra yanılmıyorsam 15. dakika civarı selçuk atıldı. bana sorarsanız kesinlikle doğru bir karar. ali turan'a yaptığı; faul ve sarı kart tartışmıyoruz. ikinci hareketi ise bence yine direkt kırmızı kart. doğrudan doğruya hakeme ve kasti bir hareket hakeme çelme takmak. cezası da oyundan atılmaktır zaten. 10 kişi kalmışlardı. doğal olarak bizim baskı kurmamız gerekiyordu. olmadı. kuramadık bir türlü o gereken baskıyı. üstüne üstlük bir de gol yedik. geriye düştük. ikinci yarı, ilk yarıya nazaran daha iyiydi bizim için. daha baskılı, daha tempolu bir oyun oynadık. gol pozisyonlarına girdik. atamadık. sonuçta yenildik. olabilir. ilk defa mı yeniliyoruz fenere? biraz realist baktığımız zaman takıma çok da fazla kızmaya da hakkımız yok. yedi kişi, evet tam yedi kişi ilk defa bir arada bu kadar ciddi bir sınav veriyordu. ilk yarıdaki silik oyunun da en büyük nedenidir bu. bu takıma direk ilk 11 oynayacak oyuncular girecek. örneğin; stopere lucas neill, forvete baros, orta sahaya bir ya da iki transfer, çok büyük ihtimalle pino, ve gerekirse kewell. oynayan oyuncuları teker teker ve kısa kısa mercek altına almak gerekirse:

    ufuk ceylan: ufuk, bana kalırsa çok da kötü oynamadı. yediği golde yapacak bir şeyi yoktu. top, en olmayacak yere gitti. olur öyle şeyler. ufuk'a güvenim tam. bence takımın birinci kalecisi olmalı.

    ali turan: sağ bekte oynadı. yeteri kadar verimli olamadı. gol onun bölgesinden geldi. stoper de daha iyi olabileceği kanısındayım. bir maçta asmaya kesmeye niyetim yok.

    servet çetin: bildiğimiz servet. mücadele eden, tekmeye kafa sokan, yüreğiyle oynayan. ne olursa olsun bize lazım.

    gökhan zan: o da servet gibi. ve biraz daha tekniği iyi. stopere ciddi bir alternatif.

    serkan kurtuluş: defansta elinden geleni yapıyor ama ofansta oldukça zayıf. iyi niyetle mücadele etmeye çalıştı ama sanıyorum kapasitesi bu kadar.

    lorik cana: çok şeyler beklediğimiz adam. takımın belki de en dirençli oyuncusu. bu maçta kendini gösteremedi. bunun bence iki nedeni var. birincisi çok erken sarı kart görmesi, ikincisi takıma daha uyum sağlayamaması. zamanla iyi olur diye düşünüyorum.

    mustafa sarp: oyunu yavaşlatıyor. el freni gibi. basit oynamaya çalışıyor ama bu basit oyunu sürekli geriye yapıyor. bu onun belki de en büyük dezavantajı. orta sahada alternatif olarak durabilir.

    musa çağıran: henüz 18 - 20 yaşlarında olmasına rağmen şaşırtıcı derecede soğukkanlı. bu özelliği takdire şayan. ne yaptığını biliyor. bu maçta gördüm ki musa, ileride çok şeyler bekleyebileceğimiz bir oyuncu.

    serdar özkan: bu maçın bizim için en iyi taraflarından birisi, sanıyorum herkes hemfikir bu konuda. özellikle ikinci yarıda çok çalıştı. sürekli ataklarda aktif rol aldı. oldukça başarılıydı. pino ile kanatlarda kullanılabilir.

    arda turan: kuşkusuz maçın en iyisi. elinden geleni yaptı. frikik çalışmış. bir topu direkten döndü, bir topunu volkan son anda kornere çeldi. maç içinde sürekli sorumluluk aldı. bir şeyler yapmaya çalıştı. en büyük kazanım. yalnız sanıyorum maç sonunda oradaki taraftarla bir gerginlik yaşanmış. umarım etkilenmez.

    mehmet batdal: elinden geleni yaptı. fiziği çok iyi. tekniği fena sayılmaz. arada bir ortalıktan kaybolsa da kötü değildi. baros'a alternatiftir.

    ---------------------------------------------------------------

    ikinci yarı girenler:

    sabri sarıoğlu: beğenmeyenler olsa da benim beğendiğim bir isim sabri. çalışkan. elinden geldiği kadar defans - ofans görevini yerine getirmeye çalışıyor. bence beceriyorda. sağ bekin ilk adamıdır.

    hakan balta: ilk 11'e kafadan yazacağım iki - üç adamdan birisi. hem stoper hem bek oynar. defansı çok sağlamdır. hücumu o kadar iyi olmasa da yapmaya çalışır. güven adamı.

    ayhan akman: yazacak çok da bir şey yok. 2008 yılındaki ayhan'ı aratıyor. bu da çok doğal. artık çok da bir şey beklenmemeli. tecrübesinden yararlanılmalı.

    barış özbek: bilmiyorum sadece bana mı öyle geldi ama bu takımdaki en gereksiz adam. beyni, ayaklarına sahip olamıyor. o kontrolü sağlayamıyor. düşündüğünü gerçekleştiremiyor. ayağına top gelince böyle gereksiz bir heyecan, topu bir an önce birisine atma isteği. olmuyor yani. önceden en azından afedersiniz eşek gibi koşar, pres yapardı. sanıyorum o özelliğini artık göstermiyor. ben yanılıyor da olabilirim. zira barış'ı beğenen bazı yazarlarımız da mevcut. * *

    emre çolak: kendine güvenli. şut atmayı seviyor. bileklerine hâkim. kolay çalım atıyor. yararlı olacağı su götürmez bir gerçek. ancak çok uzaktan şut atması pek de hoş değil. şut atsın tabii, atmasın demiyorum. ama belli bir uzaklıktan atsın. sneijder'in dünya kupasında jabulani'ye orta sahadan vurması gibi olmasın. ama oldukça iyi. böyle devam.

    caner öztel ve cumhur yılmaztürk için çok bir şey söyleyemeyeceğim. birisi dakika 80'de, diğeri 86'da girmiş. mutlaka onlar için 5 - 10 dakikada olsa çok önemlidir. umarım ilerleyen zamanlarda yararlı olurlar.

    bir başka analizde daha görüşmek üzere esen kalın...
App Store'dan indirin Google Play'den alın