• 50
    lise son sınıftım , mezun olmak üzereydim. o zamanlar her maça gidemiyoruz tabi. ara ara parayı denkleştirip maçlardaki yerimizi alıyoruz. artık son haftaya gelinmiş herkeste hem gurur ve ruh sahibi bir takımı tutmanın mutluluğu var hem de bir yandan gitmek üzere olan şampiyonluğun hüznü...

    arkadaşımla birlikte kadıköy'de dolanırken rıhtımdaki biletix'de biletlerin satıldığını gördüm. cebime baktım 10-15 lira ya var ya yok. haydi gel son paramızda olsa alalım şu bileti dedim arkadaşıma. herneyse , biz sıraya girdik sonra önlerden bir haber geldi "beyler sadece kapalı kaldı" . bu haber üzerine biraz üzüldük tabi , malum kapalı 25 lira falandı sanırım :)

    içimizde biraz burukta olsa sıradan çıkıp " canımız sağolsun" dedik ama kim bilebilirdi ki o maçın böyle bir efsaneye sahne olacağın... bazen düşünüyorumda "acaba o bileti alamazmıydım?" diye. evet , alamazdım * *

    hafta sonu yaklaşmakta ve kadıköy'de oturmanın dezavantajını bir bir yaşamaktaydım. caddeler süslenmeye başlanmış , balkonlarda sarı lacivert bayraklar. her geçişimde her görüşümde içimdeki slogan susmak bilmiyor ! n.k.f.v.a.s ! bir yandan düşünüyorumda bu düşünce çok iğrenç ama o ortamın içinde olunca anlıyorsunki o küfür herkesi değil ama o pis , sinsi gülüş sahiplerinin hepsini kapsıyordu...çünkü onlar sevinirken , bayrak asarken bile galatasarayıma ana avrat düz gidiyorlardı. zor tutuyorum kendimi... malum damarda halen delikan akıyor ki sanırım halen akıyor o kan *

    nihayetinde maç günü gelmiştir... evde digitürk olmadığından yakın bir yerdeki digitürk yayını yapan kahveye gittim. ortalık silme fenerli...bildiğin azınlık gibi bir kenarda maçımızı izliyoruz ama yüzlerde hep bir umut . dakikalar geçtikçe dahada artan bir umut... sabri attıkça içimizden gelen " acaba ? " sesleri daha bir gür çıkmaya başlıyor , suyun karşı tarafında ise bir endişe hali başlıyorki sorma gitsin. biz artık kendi maçımızdan geçmiş , fener maçından haber bekler olmuşuz...

    ve dakikalar 88'ini gösterdiği sırada , yusuf'un ara pasına giden mustafa keçeli... hayat slow motion gidiyordu sanki , sanki o an 1 saat gibiydi ... mustafa golü atarrrrrrrr.

    o anı size tarif etmemim imkanı yok ki çoğumuzun o anda neler hissettiğini birbirine tam olarak anlatamayacağı , tarif edemeyeceği gibi... herkes biribirine sarılıyor , kendimi sigara kokan bir amcayla sarılırken buldum ki ben sigaradan nefret eden adam , o an öyle bir içime çekiyorumki o kokuyu... herkesin gözlerinde yaşlar , televizyonda ağlayan hasanlar , mondragonlar ... türk'üyle yabancısıyla...

    16 yıl gibi gelen 16 dakika sonunda bitmiştir. gözlerde yaşlar dillerde marşlar !

    suyun karşı tarafında da aynı şekildeydi aslında. gözlerde yaşlar vardı ama dillerdeki marşlar " başkan istifa" şeklindeydi.*

    ve o an bir kez daha allah'a şükrediyordum " allahım iyiki galatasaraylıyım ! , bana bu onuru yaşattığın için milyonlarca kez teşekkürler..." ağlıyorum , ağlıyorum , ağlıyorum...
App Store'dan indirin Google Play'den alın