728
hasan kabze'nin 2006'da beşiktaş'a...
marek heinz'in 2006'da denizlispor'a...
selçuk inan'ın 2015'te konyaspor'a...
kostas mitroglou'nun 2019'da akhisar'a...
fredrik midtsjö'nün 2023'te adana demirspor'a...
berkan kutlu'nun ve carlos vinicius'un 2024'te karagümrük ve kasımpaşa'ya attığı goller galatasaray'ın şampiyonluk hikayelerinde sayfa başında yer alırken, olası 25. şampiyonluğun kazanılacağı bu sezonda da batshuayi'nin trabzonspor maçında 90+8de attığı (ali şahin yılmaz'a kendi kalesine attırdığı) gol de unutulmazlar arasında yer alacaktır...
tabii ki eldeki avuçtaki puanlar uçup giderken 3 puan getiren goller çok daha unutulmazken, bu sezon sonu abdülkerim'i de o şampiyonluk gecesi minnetle anacağız... galatasaray galibiyet golü ateşiyle elde avuçta ne varsa rakip kaleye gittiği uzatma dakikalarında ani bir trabzonspor atağında top rumen dragus'un önüne düşer, onun muslera'yı aşan vuruşunda meşin yuvarlak ağlara giderken "tanrının ayağı" topa dokunur ve büyük bir şölen kâbus olmaktan kurtulur...
oysa ki, çok güçlü ve istekli başlamıştı galatasaray trabzonspor maçına, hem de esas kadrodan bir çok eksikle oynamasına rağmen. kaptan muslera kaleyi koruyacak, önünde ilk defa birlikte oynayacak dörtlü vardı: malmö maçının iyilerinden jelert, sakatlığı geride bırakan kaan ve abdülkerim ile okan buruk'un sol beke devşirdiği berkan... önlerinde değişmez ikili torreira ve sara... takımın futbol aklı mertens'in sağ solu ve önünde de yunus, sallai ve barış alper yılmaz... ıcardi ve osimhen'in yokluğunda forvet hattında batshuayi beklenirken, okan buruk geçen yıllarda fenerbahçe derbilerinde yaptığı gibi barış'ı görevlendirmişti en uçta... bats'ın da artık ihtiyaç anında ilk başvurulacak "süper yedek" olduğu tescilleniyordu...
sezonun galatasaray adına yıldız adaylarından yunus, messileşince attığı çalımları "efsanevi" bir bir pasla buluşturunca mertens takımı öne geçiriyordu. golün coşkusuyla ev sahibi rakip kaleye çok adamla gittiği bir anda, taç atışından kaptırılan topta eksik adamla yakalandı ve ingiltere'de futbol çok hızlı oynanıyor, nefeslenemiyoruz diyen ozan tufan'ın ceza sahasına soluksuz koşusu sonrası bomboş kafası sonrası tabelada beraberlik yazıyordu. trabzonspor'un savunması "zayıftı" ama ileri hat adamları "yetenekliydi", şenol güneş de onlara güvenip bir çok anadolu takımının yaptığının aksine savunmaya kapanmak yerine "meydan okumuştu" galatasaray'a... okan buruk da rakip kim olursa olsun geri adım atmayan bir kafa yapısındaydı, o halde bu çarpışmada iki testiden biri kırılacaktı...
ilk 30 dakika sona ermeden yunus yine sahneye çıktı, bu kez messivari jeneriklik bir gol attı uğurcan'ın bakışları arasında. beş dakika sonra bir başka maç bitirecek an seyredildi, sallai penaltı noktası üzerindeki barış'la buluşturdu topu, onun vuruşunu kaleci kornere çeldi... ardından devre biterken galatasaray'ın okan buruk'la repertuvarının en başına yerleştirdiği rakip alanda baskı ile top kapma eylemini torreira gerçekleştirdi, mertens bomboş pozisyonda barış'a aktaramadı topu, sadece tribünlerin değil, kendi saçını başı da yoldu belçikalı oyuncu...
galatasaray taraftarı keyifliydi, topçular öz güvenliydi, "güle oynaya" maç kazanılacak havasındaydı ki ikinci 45 dakikanın başında sallai'nin pasında mertens iki adımdan dokunamadı topa. işler iyi giderken, hiç olmayacak bir anda abdülkerim topun auta çıkmasını beklerken, banza yankesici misali uyanıkça çaldı topu, çaprazdan sert vurdu eşitlik geldi. golün şaşkınlığı sürerken, trabzonspor'un bir atağında top auta çıkmasına rağmen yan hakem bayrak kaldırmadı, hakem devam ettirdi ve şaşkın bakışlar arasında galatasaray savunmacıları dururken, ozan tufan takımını öne geçiriyordu. "o kadar da olmaz, var'dan döner" diye bekledik, kadir sağlam orta noktayı gösteriyordu... birden galatasaray ile tff arasındaki savaş hatırlatılıverdi bize...
batshuayi'nin vakti gelmişti, o sahaya koşar adım girerken, nwakaeme karşısında çaresiz kalan jelert kenara geliyordu. çok da geç olmadan, barış'ın kafa ile pasında mertens topla malheiro'nun arasına girdi, portekizli savunmacı top yerine belçikalı meslektaşına çaktı voleyi. kadir sağlam "gör(e)medi" , var'da onur özütoprak çağırdı, pozisyonu izletti, penaltı kararı çıktı... batshuayi 11 metre vuruşunda uğurcan'ı terse yatırdı, eşitliği getirdi... ardından galatasaray, okan buruk'un maç sonu mertens'i işaret edip "mertens diğer bütün oyunculara örnek. sürekli takım arkadaşlarını düşünüyor. ben vurmayayım o vursun diyor. bunu bütün takıma da yaymamız gerekiyor." diyerek barış ve yunus'a "aba altından sopa gösterdiği" 66 ile 68 arasındaki periyotta barış'ın uğurcan'la karşı karşıya iki pozisyonunda kaleyi düşünmesi ve yunus'un da arkadaşı boştayken çaprazdan şut atması sonrası maçı koparamadı...
gol gelmeyince, osimhen ve jakobs takıma taze kuvvet olarak sahaya sürüldü, trabzonspor iyice kendi kalesine hapsedildi, pozisyonlar da gelmeye devam etti ama uğurcan devleşti, aranan gol bir türlü gelmiyordu... çok adamla rakip kaleye gidince savunma da eksik aklıyor ve trabzonspor da üç puan alacak pozisyonlar buluyordu ki, yukarıda bahsettiğim dragus-apokerim pozisyonu maçın dönüm noktasıydı. gol olması halinde yelkenler suya inecekken, bir nefes daha rakip kaleye gidildi, batshuayi vurdu direkten döndü top, ahlar vahlar içinde mertens soğukkanlıydı, oyun biterken ceza sahası önünde faul kazandırdı... topun başında sara vardı, beşiktaş maçındaki bakışlarla baktı, bir kez daha osimhen'in kafasına mı atacak derken, batshuayi'ye yolladı topu ve herkesin "çıldırdığı" o an gerçekleşti...
sonrası ise bayram, sevinç, çoşku, kutlama...
bir de abdülkerim'in allah'a şükran duaları eşliğinde muslera'ya uzun uzun sarılması...
tarihe geçecek bir fotoğraf daha...
kaynak ve maçın karnesi: https://ultrasmovement.blogspot.com/...y4-3trabzonspor.html
marek heinz'in 2006'da denizlispor'a...
selçuk inan'ın 2015'te konyaspor'a...
kostas mitroglou'nun 2019'da akhisar'a...
fredrik midtsjö'nün 2023'te adana demirspor'a...
berkan kutlu'nun ve carlos vinicius'un 2024'te karagümrük ve kasımpaşa'ya attığı goller galatasaray'ın şampiyonluk hikayelerinde sayfa başında yer alırken, olası 25. şampiyonluğun kazanılacağı bu sezonda da batshuayi'nin trabzonspor maçında 90+8de attığı (ali şahin yılmaz'a kendi kalesine attırdığı) gol de unutulmazlar arasında yer alacaktır...
tabii ki eldeki avuçtaki puanlar uçup giderken 3 puan getiren goller çok daha unutulmazken, bu sezon sonu abdülkerim'i de o şampiyonluk gecesi minnetle anacağız... galatasaray galibiyet golü ateşiyle elde avuçta ne varsa rakip kaleye gittiği uzatma dakikalarında ani bir trabzonspor atağında top rumen dragus'un önüne düşer, onun muslera'yı aşan vuruşunda meşin yuvarlak ağlara giderken "tanrının ayağı" topa dokunur ve büyük bir şölen kâbus olmaktan kurtulur...
oysa ki, çok güçlü ve istekli başlamıştı galatasaray trabzonspor maçına, hem de esas kadrodan bir çok eksikle oynamasına rağmen. kaptan muslera kaleyi koruyacak, önünde ilk defa birlikte oynayacak dörtlü vardı: malmö maçının iyilerinden jelert, sakatlığı geride bırakan kaan ve abdülkerim ile okan buruk'un sol beke devşirdiği berkan... önlerinde değişmez ikili torreira ve sara... takımın futbol aklı mertens'in sağ solu ve önünde de yunus, sallai ve barış alper yılmaz... ıcardi ve osimhen'in yokluğunda forvet hattında batshuayi beklenirken, okan buruk geçen yıllarda fenerbahçe derbilerinde yaptığı gibi barış'ı görevlendirmişti en uçta... bats'ın da artık ihtiyaç anında ilk başvurulacak "süper yedek" olduğu tescilleniyordu...
sezonun galatasaray adına yıldız adaylarından yunus, messileşince attığı çalımları "efsanevi" bir bir pasla buluşturunca mertens takımı öne geçiriyordu. golün coşkusuyla ev sahibi rakip kaleye çok adamla gittiği bir anda, taç atışından kaptırılan topta eksik adamla yakalandı ve ingiltere'de futbol çok hızlı oynanıyor, nefeslenemiyoruz diyen ozan tufan'ın ceza sahasına soluksuz koşusu sonrası bomboş kafası sonrası tabelada beraberlik yazıyordu. trabzonspor'un savunması "zayıftı" ama ileri hat adamları "yetenekliydi", şenol güneş de onlara güvenip bir çok anadolu takımının yaptığının aksine savunmaya kapanmak yerine "meydan okumuştu" galatasaray'a... okan buruk da rakip kim olursa olsun geri adım atmayan bir kafa yapısındaydı, o halde bu çarpışmada iki testiden biri kırılacaktı...
ilk 30 dakika sona ermeden yunus yine sahneye çıktı, bu kez messivari jeneriklik bir gol attı uğurcan'ın bakışları arasında. beş dakika sonra bir başka maç bitirecek an seyredildi, sallai penaltı noktası üzerindeki barış'la buluşturdu topu, onun vuruşunu kaleci kornere çeldi... ardından devre biterken galatasaray'ın okan buruk'la repertuvarının en başına yerleştirdiği rakip alanda baskı ile top kapma eylemini torreira gerçekleştirdi, mertens bomboş pozisyonda barış'a aktaramadı topu, sadece tribünlerin değil, kendi saçını başı da yoldu belçikalı oyuncu...
galatasaray taraftarı keyifliydi, topçular öz güvenliydi, "güle oynaya" maç kazanılacak havasındaydı ki ikinci 45 dakikanın başında sallai'nin pasında mertens iki adımdan dokunamadı topa. işler iyi giderken, hiç olmayacak bir anda abdülkerim topun auta çıkmasını beklerken, banza yankesici misali uyanıkça çaldı topu, çaprazdan sert vurdu eşitlik geldi. golün şaşkınlığı sürerken, trabzonspor'un bir atağında top auta çıkmasına rağmen yan hakem bayrak kaldırmadı, hakem devam ettirdi ve şaşkın bakışlar arasında galatasaray savunmacıları dururken, ozan tufan takımını öne geçiriyordu. "o kadar da olmaz, var'dan döner" diye bekledik, kadir sağlam orta noktayı gösteriyordu... birden galatasaray ile tff arasındaki savaş hatırlatılıverdi bize...
batshuayi'nin vakti gelmişti, o sahaya koşar adım girerken, nwakaeme karşısında çaresiz kalan jelert kenara geliyordu. çok da geç olmadan, barış'ın kafa ile pasında mertens topla malheiro'nun arasına girdi, portekizli savunmacı top yerine belçikalı meslektaşına çaktı voleyi. kadir sağlam "gör(e)medi" , var'da onur özütoprak çağırdı, pozisyonu izletti, penaltı kararı çıktı... batshuayi 11 metre vuruşunda uğurcan'ı terse yatırdı, eşitliği getirdi... ardından galatasaray, okan buruk'un maç sonu mertens'i işaret edip "mertens diğer bütün oyunculara örnek. sürekli takım arkadaşlarını düşünüyor. ben vurmayayım o vursun diyor. bunu bütün takıma da yaymamız gerekiyor." diyerek barış ve yunus'a "aba altından sopa gösterdiği" 66 ile 68 arasındaki periyotta barış'ın uğurcan'la karşı karşıya iki pozisyonunda kaleyi düşünmesi ve yunus'un da arkadaşı boştayken çaprazdan şut atması sonrası maçı koparamadı...
gol gelmeyince, osimhen ve jakobs takıma taze kuvvet olarak sahaya sürüldü, trabzonspor iyice kendi kalesine hapsedildi, pozisyonlar da gelmeye devam etti ama uğurcan devleşti, aranan gol bir türlü gelmiyordu... çok adamla rakip kaleye gidince savunma da eksik aklıyor ve trabzonspor da üç puan alacak pozisyonlar buluyordu ki, yukarıda bahsettiğim dragus-apokerim pozisyonu maçın dönüm noktasıydı. gol olması halinde yelkenler suya inecekken, bir nefes daha rakip kaleye gidildi, batshuayi vurdu direkten döndü top, ahlar vahlar içinde mertens soğukkanlıydı, oyun biterken ceza sahası önünde faul kazandırdı... topun başında sara vardı, beşiktaş maçındaki bakışlarla baktı, bir kez daha osimhen'in kafasına mı atacak derken, batshuayi'ye yolladı topu ve herkesin "çıldırdığı" o an gerçekleşti...
sonrası ise bayram, sevinç, çoşku, kutlama...
bir de abdülkerim'in allah'a şükran duaları eşliğinde muslera'ya uzun uzun sarılması...
tarihe geçecek bir fotoğraf daha...
kaynak ve maçın karnesi: https://ultrasmovement.blogspot.com/...y4-3trabzonspor.html