14476
sözlükte tekrar yazmama sebebiyet vermiş hoca. galatasaray teknik direktörü. muhtemelen suyun karşı tarafınında etki ajanlarıyla birlikte bir sinerji ortaya çıktı. galatasaray taraftarının içinde birikmiş kin ve nefreti yellediler. tamam eleştiri zaten olacaktı ama dozu saçmalama boyutuna çıkmayacaktı belki.
ama yaşı 20-25 güruh ile, bizim gibi 40 görmüş ve bizden biraz daha şerbetlilerin oluşturduğu birtakım köşeler var. yaşları genç olanların fikriyatını açık ve net bir şekilde önemsemiyorum çünkü hayata bakış açıları net bir şekilde olgunlaşmamış ve ayakları yere basmayan fikirleri futboldaki tecrübeleriyle birleştirmeleri sonucu bir "istifa" dalgası kopuyor iki gündür.
yaşları ilerlemiş abilerimizde her şeyi çok bildikleri için ne dersek doğrudur diyerek, vur patlasın çal oynasın.
bu grupları arasındaki aklı selim insanları tenzih ediyorum. nedir o aklı selim? aklı selim; fitne zamanı esen rüzgarın dinmesi bekler ve dilini tutar, sabreder.
galatasaray'da eleştiri kültürü var diyerek saçma sapan bir argüman ortaya çıktı. bu argümanın altını zibilyon tane şeyle doldurdular. işin ucu sadece keyfe göre kaçtı. fatih terim'in futbol bilmediği, erden timur'un hiçbir şey yapmadığı, rahmetli mustafa cengiz'in şunu bunu, okan hocanın hiçbir şey oynatmadığı.
kasımpaşa beraberliği sonrası, kasımpaşa'nın teknik sorumlusunun izahatı, okan hocanın ciner'in takımının oyun şablonunu ilk yarı darmadağın ettiğini ortaya koydu. 45 dakikada 1 pozisyon. kaçırdığım varsa internetin azizliğine uğradığım anlara denk gelmiş olabilir.
alıntı: "biz beraberliğe değil, 3 golden sonra yenen 3 gole ve değişikliklerin yanlışlığına bağırıyoruz!" siz kimsiniz? siz kimsiniz derken küçümseme anlamında değil tabii ki sonra kavga ortamı oluşturmayalım. sallai zorlama hissetmiş, baba öyle, osimhen, yunus, sara. omurga sallanınca beklenen şey hiç olmazsa oyunu tutmaktı. üç aşağı beş yukarı oyunu oynayacak şablon devam etse de, beklenen olmadı, haliyle goller gelmeye devam etti.
hoca eleştirilerini sıraladı, kendisi dahil. hoca en son yediği darbelerden sonra 6'da 6 yaptı.
yakın zamandan çok kısa bir tur yapalım. arne nottingham'a, angelotti las palmas'a, kel öğrencisine, flick bilmem kime abuk subuk oyunlarla maç bıraktı, simeone keza öyle, gasperini'nin yaptığı planlar tutmadığında genelde perişan olması vs. bu adamların insan oldukları anlamına gelir ki işin güzel tarafı da bu.
bir başka açı; okan buruk 2 sezon şampiyon oldu, rakipleri olacak tipler kaç hoca değiştirdi? var mı sayan? hadi bunun içine trabzon ve başakşehir'i de ekle. say baştan kaç olacak? yazık emeğe yazık. bu kadar kolay insan harcamamak lazım.
kerem aktürkoğlu'nu söve söve gönderdik, kimi dinine, kimi bilmem neyine, kimi sahada yaptığı top kayıplarına (kişiliğinden ziyade yaptığı kayıplara ben de kızdım ama gittiğinden beri tüm maçlarını izledim) ama geldiğimiz noktada ne kadar özlediğimizi de eminim ki herkes itiraf edecektir.
bir başka açı; saçma sapan bir muhabbet ama hocayı gönderdin! kimi getireceksin? güya ilişkimiz olduğu konuşulan fransa'dan doue denilen bir tipi bile alıp getiremediler, çok muhteşem ilişkileriyle. kimi getireceksin hoca diye? kimi? bu kadar elde edilmiş kazanımları bir anda elinin tersiyle itip kime emanet edeceksin takımı? 70'ini geçmiş fatih terim'e mi? hocalık vasfı kalmamış poşettino'ya mı? yoksa boştaki sarri'ye mi? kim?
elde 2 sezonun içinden geçmiş hocası var, bir beraberlik sonrası bu kadar tantananın dönmesine ancak ikiyüzlülük derim, kusura bakmayın. siz kıymet bilmiyorsunuz derim. hani adamın özel hayatına varana kadar laf etme cesaretini kim kendinde buluyor, bu da işin başka boyutu.
siz paralel evrende oyunu hocadan daha iyi okumaya devam edin, kenardan göremediklerini, takımla 24 saatini geçirmesini, idmanda kimin ne verdiğini ne vermediğini, eldeki malzemeyi hoca sizden daha iyi bilmiyor tabii ki.
aa dur! eleştiri kültürü değil mi?!
tekrar: hoca teknik taktik bilmiyormuş. camia bali koklamaya başlamış. yazık.
ama yaşı 20-25 güruh ile, bizim gibi 40 görmüş ve bizden biraz daha şerbetlilerin oluşturduğu birtakım köşeler var. yaşları genç olanların fikriyatını açık ve net bir şekilde önemsemiyorum çünkü hayata bakış açıları net bir şekilde olgunlaşmamış ve ayakları yere basmayan fikirleri futboldaki tecrübeleriyle birleştirmeleri sonucu bir "istifa" dalgası kopuyor iki gündür.
yaşları ilerlemiş abilerimizde her şeyi çok bildikleri için ne dersek doğrudur diyerek, vur patlasın çal oynasın.
bu grupları arasındaki aklı selim insanları tenzih ediyorum. nedir o aklı selim? aklı selim; fitne zamanı esen rüzgarın dinmesi bekler ve dilini tutar, sabreder.
galatasaray'da eleştiri kültürü var diyerek saçma sapan bir argüman ortaya çıktı. bu argümanın altını zibilyon tane şeyle doldurdular. işin ucu sadece keyfe göre kaçtı. fatih terim'in futbol bilmediği, erden timur'un hiçbir şey yapmadığı, rahmetli mustafa cengiz'in şunu bunu, okan hocanın hiçbir şey oynatmadığı.
kasımpaşa beraberliği sonrası, kasımpaşa'nın teknik sorumlusunun izahatı, okan hocanın ciner'in takımının oyun şablonunu ilk yarı darmadağın ettiğini ortaya koydu. 45 dakikada 1 pozisyon. kaçırdığım varsa internetin azizliğine uğradığım anlara denk gelmiş olabilir.
alıntı: "biz beraberliğe değil, 3 golden sonra yenen 3 gole ve değişikliklerin yanlışlığına bağırıyoruz!" siz kimsiniz? siz kimsiniz derken küçümseme anlamında değil tabii ki sonra kavga ortamı oluşturmayalım. sallai zorlama hissetmiş, baba öyle, osimhen, yunus, sara. omurga sallanınca beklenen şey hiç olmazsa oyunu tutmaktı. üç aşağı beş yukarı oyunu oynayacak şablon devam etse de, beklenen olmadı, haliyle goller gelmeye devam etti.
hoca eleştirilerini sıraladı, kendisi dahil. hoca en son yediği darbelerden sonra 6'da 6 yaptı.
yakın zamandan çok kısa bir tur yapalım. arne nottingham'a, angelotti las palmas'a, kel öğrencisine, flick bilmem kime abuk subuk oyunlarla maç bıraktı, simeone keza öyle, gasperini'nin yaptığı planlar tutmadığında genelde perişan olması vs. bu adamların insan oldukları anlamına gelir ki işin güzel tarafı da bu.
bir başka açı; okan buruk 2 sezon şampiyon oldu, rakipleri olacak tipler kaç hoca değiştirdi? var mı sayan? hadi bunun içine trabzon ve başakşehir'i de ekle. say baştan kaç olacak? yazık emeğe yazık. bu kadar kolay insan harcamamak lazım.
kerem aktürkoğlu'nu söve söve gönderdik, kimi dinine, kimi bilmem neyine, kimi sahada yaptığı top kayıplarına (kişiliğinden ziyade yaptığı kayıplara ben de kızdım ama gittiğinden beri tüm maçlarını izledim) ama geldiğimiz noktada ne kadar özlediğimizi de eminim ki herkes itiraf edecektir.
bir başka açı; saçma sapan bir muhabbet ama hocayı gönderdin! kimi getireceksin? güya ilişkimiz olduğu konuşulan fransa'dan doue denilen bir tipi bile alıp getiremediler, çok muhteşem ilişkileriyle. kimi getireceksin hoca diye? kimi? bu kadar elde edilmiş kazanımları bir anda elinin tersiyle itip kime emanet edeceksin takımı? 70'ini geçmiş fatih terim'e mi? hocalık vasfı kalmamış poşettino'ya mı? yoksa boştaki sarri'ye mi? kim?
elde 2 sezonun içinden geçmiş hocası var, bir beraberlik sonrası bu kadar tantananın dönmesine ancak ikiyüzlülük derim, kusura bakmayın. siz kıymet bilmiyorsunuz derim. hani adamın özel hayatına varana kadar laf etme cesaretini kim kendinde buluyor, bu da işin başka boyutu.
siz paralel evrende oyunu hocadan daha iyi okumaya devam edin, kenardan göremediklerini, takımla 24 saatini geçirmesini, idmanda kimin ne verdiğini ne vermediğini, eldeki malzemeyi hoca sizden daha iyi bilmiyor tabii ki.
aa dur! eleştiri kültürü değil mi?!
tekrar: hoca teknik taktik bilmiyormuş. camia bali koklamaya başlamış. yazık.