10124
taraftarımızın anlayamadığı temel 2 konu var.
1- kitlemizin genel anlamda "seviyesi" düşük. seviyeden kastım ahlaki değil. okuduğunu anlama, yorumlama, farkındalık, empati, vizyon, öngörü vs. gibi konular. sözlüğün seviyesi genele göre çok yüksek ama o da cürmü kadar yer yakıyor. dolayısıyla taraftarın ipiyle kuyuya inilmesi ve sözüne çok da fazla kıymet verilmesi mantıklı değil. iş bilene teslim edilir, o kişiler de layıkıyla ve hiçbir baskı, etki altında kalmadan yönetir. galatasaray'da da böyle olmalı.
2- galatasaray kapalı bir oluşum. üye olma şartlarından rahatça anlayabilirsiniz. yani şeffaf olsun, her şeyi bilelim öğrenelim, bizim de borumuz ötsün gibi beklentilere girmek yersiz. yönetici veya üye tayfasından bunun tersini söyleyen de ima eden de taraftara şirin görünmeye çalışıyordur.
bu gerçekleri kabul ettikten sonra şunları yapabilirsiniz; oturup maçınızı izleyip geri kalanı kafaya takmayabilirsiniz. gayet makul bir seçenek.
ama yok ben galatasaray'ı dert ediyorum diyorsanız o zaman yukarıda söylediğim ikinci maddeyi değiştireceğiz. mesela üye olmak galatasaraylı olup olmadığı bile belli olmayan liseli abinin referansıyla olmayacak. kulüp tarihinin en kritik kurulunda en çok gelen itiraz "işimiz var konuşmaları kısa keselim erkenden bitirelim" olmayacak. başarılı adamların kuyusu tek alamet-i farikası liseli veya liseci olmak olanlar tarafından kazılmayacak.
bunun olmasını istiyorsanız yangını transfer için değil bu tüzük ve bu teamüller için yapacaksınız. yoksa alırlar 10-15 milyonluk bir menajer ayartması, isimli futbolcu hepinizi sustururlar. sonra da aynı tas aynı hamam devam ederler.
1- kitlemizin genel anlamda "seviyesi" düşük. seviyeden kastım ahlaki değil. okuduğunu anlama, yorumlama, farkındalık, empati, vizyon, öngörü vs. gibi konular. sözlüğün seviyesi genele göre çok yüksek ama o da cürmü kadar yer yakıyor. dolayısıyla taraftarın ipiyle kuyuya inilmesi ve sözüne çok da fazla kıymet verilmesi mantıklı değil. iş bilene teslim edilir, o kişiler de layıkıyla ve hiçbir baskı, etki altında kalmadan yönetir. galatasaray'da da böyle olmalı.
2- galatasaray kapalı bir oluşum. üye olma şartlarından rahatça anlayabilirsiniz. yani şeffaf olsun, her şeyi bilelim öğrenelim, bizim de borumuz ötsün gibi beklentilere girmek yersiz. yönetici veya üye tayfasından bunun tersini söyleyen de ima eden de taraftara şirin görünmeye çalışıyordur.
bu gerçekleri kabul ettikten sonra şunları yapabilirsiniz; oturup maçınızı izleyip geri kalanı kafaya takmayabilirsiniz. gayet makul bir seçenek.
ama yok ben galatasaray'ı dert ediyorum diyorsanız o zaman yukarıda söylediğim ikinci maddeyi değiştireceğiz. mesela üye olmak galatasaraylı olup olmadığı bile belli olmayan liseli abinin referansıyla olmayacak. kulüp tarihinin en kritik kurulunda en çok gelen itiraz "işimiz var konuşmaları kısa keselim erkenden bitirelim" olmayacak. başarılı adamların kuyusu tek alamet-i farikası liseli veya liseci olmak olanlar tarafından kazılmayacak.
bunun olmasını istiyorsanız yangını transfer için değil bu tüzük ve bu teamüller için yapacaksınız. yoksa alırlar 10-15 milyonluk bir menajer ayartması, isimli futbolcu hepinizi sustururlar. sonra da aynı tas aynı hamam devam ederler.