10100
mayıs 2015 - mayıs 2017 arası takvimde çok kötü bir başkanlık dönemi geçirdiği konusunda herkes ile hemfikirim. bunda yalnız bırakılmasının da etkisi var ancak 2015-2016 sezonundaki yanlışı mustafa denizli, 2016-2017 sezonundaki yanlışı jan olde riekerink oldu. futbol şubesi ile ilgilenecek doğru yöneticiyi ve takımı çalıştıracak doğru teknik direktörü bir türlü bulamadı. bu da transfer dahil futbola dair her konuda yanlışlar silsilesine neden oldu. baskebolda ve diğer branşlarda da hataları oldu ilk iki sene. sonrasında haziran 2017'den itibaren bazı şeyleri anlama ve hatalarını düzeltme yoluna gitti. ödenen bonservisler ve yıllık ücretler üzerinden 2017 yaz transfer döneminde yaptığı operasyon çok eleştiri alıyor ancak galatasaray 2017'de özbek'in aldığı gomis'i, ndiaye'yi ve fernando'yu kara geçerek 2018 ve 2019 yıllarında satmıştır. bir tek maicon'da zarar edilmiştir. belhanda ve feghouli ile yapılan anlaşma şartlarının kötü olduğu bir gerçek ancak 2018'de de, 2019'da da bu oyuncuları tıpkı gomis gibi, ndiaye gibi, fernando gibi kar ederek satabilirdik. oyuncuların da ayrılmaya sıcak olduğu, galatasaray'ın da 8-9 milyon euro bonservis kazanabileceği teklifler alındı o dönem. bunu hepimiz biliyoruz. gerek mustafa cengiz yönetiminin satış konusundaki zayıflığı, gerek fatih hocanın bu oyuncuların satılması halinde yerlerinin doldurulması hususunda yaşadığı tereddüt bu satış operasyonlarına engel oldu. "bir değil, iki forvet alacağız, sen hiç merak etme hocam" sözünün verilmesi üzerine transferin son haftası gomis'in ayrılığına onay veren hocayı yerel ligde ve şampiyonlar liginde eren derdiyok ile oynamaya mahkum ederseniz, o hoca da haklı olarak başka oyuncuların olası satışlarına şüphe ile yaklaşır. istemez. fatih hoca bu konuda haklıydı. ama o noktada da dursun özbek'in hiçbir kabahati yoktu. 2017'de yapılan hamlelerin "galatasaray'ın sevr anlaşması" olarak değerlendirilmesini bu açıdan yanlış biliyorum. o yaz alınan futbolcuların önemli bir kısmının çıkışından kar elde ettik ve aslında hepsi de karlı satış anlaşmaları ile galatasaray'dan ayrılabilirdi. bunu yapamayan mustafa cengiz'dir, dursun özbek değil. ayrıca aralık 2017'de seçim kararı alan dursun özbek'in 20 ocak 2018 günü bıraktığı galatasaray'ın futbol takımının başında fatih terim, basketbol takımının başında da oktay mahmuti vardı. futbolda net olarak, basketbolda da kısmen iyi bir teknik ekip ve iyi bir takım bırakmıştı özbek selefine. mustafa cengiz'in ve burak elmas'ın ise nasıl bir futbol veya basketbol takımı bıraktığı tartışmaya açık bir konudur.
riva, florya, kemerburgaz, otel ve diğer proje konularına gelince. bu noktada dursun özbek'in ilk döneminden beri sözlük üyelerinin 90%'ından farklı düşünüyor ve açıkçası projelendirme konusunda bilip bilmeden ağzı olanın konuştuğuna inanıyorum. "istifa etsin", "defolsun", "al aşağı edilsin", "galatasaray tarihinin en kötü başkanı" vb. ifadeleri yazmak için bir kesim her konuyu kullanmakta. mesela "kemerburgaz niye böyle, futbolcularımız yüksek gerilim hatlarında zarar görecek" yaklaşımı. galatasaray'ı yönetenler ve projeyi gerçekleştirenler farkında değiller çünkü oradaki enerji potansiyelinin. hiçbir araştırma yapmamışlar hatta görmemişler o hatların varlığını senelerdir. buradaki bazı değerli üyelerin varlığı ile başta sözlüğümüz sonra da galatasaray camiası kemerburgaz tesislerinin orada gerilim hatlarının olduğunun farkına vardık. sağ olsunlar, herkesi haberdar ettiler. böyle bir durum olduğuna inanılması isteniyor herhalde ama böyle bir şey olabilir mi? florya'dan çıkılıp kemerburgaz'a geçileceği senelerdir bilinen bir konu. araştırmaları, çalışmaları, projelendirmeleri uzun yıllar sürmüş bir konu. galatasaray yönetiminin florya ile ilgili acil olarak uygulamaya karar verdikleri bir husus var ki geçişin bir an önce yapılması isteniyor, ki bu da gayet doğal bir takım. çok net bilgi sahibiymişçesine "florya üç kuruşa satılacak", "florya hükümete peşkeş çekilecek" gibi tamamen kişisel nefrete, ideolojiye ve komplo teorilerine dayanan çıkışlar da galatasaray'a sadece zarar vermekte. bilgi sahibi olan biri veya birileri var ise hepimizi aydınlatsın ve hep beraber yönetimin üstüne gidelim ancak art niyetli varsayımlar sebebi ile kimsenin galatasaray'ı yöneten insanlara saygısızlık etmeye hakkı yok. hiçbir galatasaray yönetimi de birileri şahsi kinleri kaynaklı istifa etmelerini istiyor diye istifa etmek zorunda da değil. dursun özbek gibi yaklaşık bir, bir buçuk ay önce tekrar başkan seçilmiş biri için bu gibi temennilerde ve çıkışlarda bulunmak çok da komik ve anlamsız oluyor bu arada.
dursun özbek ikinci başkanlık döneminde, yani 2022-2024 yılları arası bütünsel olarak bakıldığında iyi bir başkanlık dönemi geçirmiştir. galatasaray'da spor branşları arasında motor gücü futboldur ve futbolda iki lig şampiyonluğu ve bir süper kupa kazanılmıştır. "bu başarıyı dursun özbek değil, erden timur kazanmıştır" demek abesle iştigaldir. dursun özbek konusunda yapılanlara veya projelere bakılmaksızın ağızların ve duruşun 180 derece değişmesine sebep olan erden timur konusu ise defalarca açıklığa kavuşturulmuştur. galatasaray'ın başkanı erden timur'a spor kulübü yönetim kurulu üyeliği ve başkan vekilliği teklif etmiştir, erden bey ise bu teklifi kabul etmemiştir. erden timur'un bu teklifi kabul etmeme hakkı ne kadar doğal ise; dursun özbek'in ve galatasaray'ın da önüne, yoluna, planına, projesine bakması o kadar doğaldır. erden timur sistemin içerisinde değil diye galatasaray'da hayat elbette ki durmayacak. erden timur yok diye galatasaray'ı yöneten insanlar da hain, beceriksiz, birilerin maşası olmayacak. bu gibi söylemler, bu gibi zamansız ve gereksiz çıkışlar sözlüğü germekte ve galatasaray'da olmayan bir krizi varmış gibi göstermektedir. galatasaray'ın yeni yönetiminin bugüne kadarki önündeki tek sınav okan buruk'un sözleşmesiydi ve o sınavdan geçtiler. futbol başta olmak üzere 2024-2025 sezonuna dair bütün branşlarda transfer dönemindeyiz. planlama süreci içerisindeyiz. bir yandan da başta florya ve kemerburgaz olmak üzere projelerimiz var, bankalar birliğinden çıkma niyetimiz var. yoğun bir dönem yaşıyor yani galatasaray. bu dönemde kimsenin kimseyi keyfe keder yaftalamasına veya sevmiyor/beğenmiyor diye al aşağı edilmesini istemeye hakkı yok. bu bana çok çocukça ve şımarıkça geliyor. bırakalım insanlar işlerini yapsınlar, görevlerini yapsınlar. bir imkan tanıyalım, bir zaman tanıyalım. işler yolunda gitmez ise, söylenecekleri hep birlikte söyleriz zaten. ama bugün şahsi inatlar ve istekler uğruna olumsuz varsayımları galatasaray'ın gerçekleriymiş gibi ortaya atmak bu kulübe sadece zarar verir. bu zararı vermeyelim. yapıcı olalım, akıllı olalım.
riva, florya, kemerburgaz, otel ve diğer proje konularına gelince. bu noktada dursun özbek'in ilk döneminden beri sözlük üyelerinin 90%'ından farklı düşünüyor ve açıkçası projelendirme konusunda bilip bilmeden ağzı olanın konuştuğuna inanıyorum. "istifa etsin", "defolsun", "al aşağı edilsin", "galatasaray tarihinin en kötü başkanı" vb. ifadeleri yazmak için bir kesim her konuyu kullanmakta. mesela "kemerburgaz niye böyle, futbolcularımız yüksek gerilim hatlarında zarar görecek" yaklaşımı. galatasaray'ı yönetenler ve projeyi gerçekleştirenler farkında değiller çünkü oradaki enerji potansiyelinin. hiçbir araştırma yapmamışlar hatta görmemişler o hatların varlığını senelerdir. buradaki bazı değerli üyelerin varlığı ile başta sözlüğümüz sonra da galatasaray camiası kemerburgaz tesislerinin orada gerilim hatlarının olduğunun farkına vardık. sağ olsunlar, herkesi haberdar ettiler. böyle bir durum olduğuna inanılması isteniyor herhalde ama böyle bir şey olabilir mi? florya'dan çıkılıp kemerburgaz'a geçileceği senelerdir bilinen bir konu. araştırmaları, çalışmaları, projelendirmeleri uzun yıllar sürmüş bir konu. galatasaray yönetiminin florya ile ilgili acil olarak uygulamaya karar verdikleri bir husus var ki geçişin bir an önce yapılması isteniyor, ki bu da gayet doğal bir takım. çok net bilgi sahibiymişçesine "florya üç kuruşa satılacak", "florya hükümete peşkeş çekilecek" gibi tamamen kişisel nefrete, ideolojiye ve komplo teorilerine dayanan çıkışlar da galatasaray'a sadece zarar vermekte. bilgi sahibi olan biri veya birileri var ise hepimizi aydınlatsın ve hep beraber yönetimin üstüne gidelim ancak art niyetli varsayımlar sebebi ile kimsenin galatasaray'ı yöneten insanlara saygısızlık etmeye hakkı yok. hiçbir galatasaray yönetimi de birileri şahsi kinleri kaynaklı istifa etmelerini istiyor diye istifa etmek zorunda da değil. dursun özbek gibi yaklaşık bir, bir buçuk ay önce tekrar başkan seçilmiş biri için bu gibi temennilerde ve çıkışlarda bulunmak çok da komik ve anlamsız oluyor bu arada.
dursun özbek ikinci başkanlık döneminde, yani 2022-2024 yılları arası bütünsel olarak bakıldığında iyi bir başkanlık dönemi geçirmiştir. galatasaray'da spor branşları arasında motor gücü futboldur ve futbolda iki lig şampiyonluğu ve bir süper kupa kazanılmıştır. "bu başarıyı dursun özbek değil, erden timur kazanmıştır" demek abesle iştigaldir. dursun özbek konusunda yapılanlara veya projelere bakılmaksızın ağızların ve duruşun 180 derece değişmesine sebep olan erden timur konusu ise defalarca açıklığa kavuşturulmuştur. galatasaray'ın başkanı erden timur'a spor kulübü yönetim kurulu üyeliği ve başkan vekilliği teklif etmiştir, erden bey ise bu teklifi kabul etmemiştir. erden timur'un bu teklifi kabul etmeme hakkı ne kadar doğal ise; dursun özbek'in ve galatasaray'ın da önüne, yoluna, planına, projesine bakması o kadar doğaldır. erden timur sistemin içerisinde değil diye galatasaray'da hayat elbette ki durmayacak. erden timur yok diye galatasaray'ı yöneten insanlar da hain, beceriksiz, birilerin maşası olmayacak. bu gibi söylemler, bu gibi zamansız ve gereksiz çıkışlar sözlüğü germekte ve galatasaray'da olmayan bir krizi varmış gibi göstermektedir. galatasaray'ın yeni yönetiminin bugüne kadarki önündeki tek sınav okan buruk'un sözleşmesiydi ve o sınavdan geçtiler. futbol başta olmak üzere 2024-2025 sezonuna dair bütün branşlarda transfer dönemindeyiz. planlama süreci içerisindeyiz. bir yandan da başta florya ve kemerburgaz olmak üzere projelerimiz var, bankalar birliğinden çıkma niyetimiz var. yoğun bir dönem yaşıyor yani galatasaray. bu dönemde kimsenin kimseyi keyfe keder yaftalamasına veya sevmiyor/beğenmiyor diye al aşağı edilmesini istemeye hakkı yok. bu bana çok çocukça ve şımarıkça geliyor. bırakalım insanlar işlerini yapsınlar, görevlerini yapsınlar. bir imkan tanıyalım, bir zaman tanıyalım. işler yolunda gitmez ise, söylenecekleri hep birlikte söyleriz zaten. ama bugün şahsi inatlar ve istekler uğruna olumsuz varsayımları galatasaray'ın gerçekleriymiş gibi ortaya atmak bu kulübe sadece zarar verir. bu zararı vermeyelim. yapıcı olalım, akıllı olalım.