349
haftalardır, hatta senelerdir süregelen şaibenin iyice ayyuka çıktığı sezondur.
yok saha içiymiş, teknik taktikmiş kimse kimseyi kandırmasın. sıpsıkı sarıldığımız futbolu kirlettiniz. malum sezonda aykut kocaman'a 17'de 17 yaptırmaya çalışanlar, şimdi de yine bir başka deveye hendek atlatmaya çalışıp ismail'e maç kazandırmaya çalışıyor. saygı falan duymuyorum, çok daha ağır şeyler yazmamak için de kendimi zor tutuyorum. ama yazmadığımız şeyler de her şeyin en ağırını hakettiğiniz gerçeğini değiştirmez.
bu kadar da olmaz dediğimiz her şeyi yaşadığımız bir sezon oluyor. bu durum artık iyilerle kötülerin savaşına döndü. fenerbahçe tiksintiliği tek bir anla gelişen bir olay değil, yaşanan bunca sürecin ortaya çıkan bir sonucu oldu bende. artık fb camiasının yaptıkları işin rekabet büyüsünü bozdu. dürüst olanlarla rekabet edilir. sporun ruhuna saygısızlık yapılıyor.
fenerbahçe çok net şekilde kötülüğü temsil ediyor artık, bu kadar kirliliğin içinde ben onlara bakınca başka bir şey göremiyorum. elbet bir yerden çıkar alınan bu ahlar, hiçbiri yanlarına kalmaz. sizin yaptığınız küçük hesaplar mı yoksa allah'ın adaleti mi tecelli edecek, bunu göreceğiz.
söylenmesi gereken tek şey, bu durumları yaşatanların kötü insanlar olduklarıdır. sürekli hacılığından hocalığından bahsedip, kandil gecesinde bile utanmadan yalan söyleyen bir rakip teknik direktör var. eline tutuşturulan kağıdı yalapşap okuyup yalan söyleyen biri var.
oyuncusu kameralar önünde korner bekliyor, tüm kameralar çekmiş. paşamız maç sonunda beyan değiştirmiş penaltı bekler olmuş. sen mi bu halinle milli takımı temsil edeceksin çağlar birinci (!)
eğer tff'nin kararları buysa, biz milli takıma oyuncu göndermeyelim, bunlar kendi içinde çalıp oynasın. iyi yaptıkları şey zaten.
son 2 sezondur kazandıklarını penaltı sayısı 60'a yaklaştı. hepimiz gördük yaşananları, bizler aptal değiliz, her şeyin de farkındayız.
maç içinde hemen ilk faulde rakibe sarı kart vermenin ne demek olduğunu da biliriz, hakemin faul çalma eşiğiyle hangi takıma tolerans gösterdiğini de anlarız.
fenerbahçe denen takım ligde kontra atak yemiyor, sebebi de türk hakemleridir. dikkatlice bakın maçlara ne zaman bir fb'li oyuncu kendini yere atsa faul çalışmıştır. fb'li oyuncu yerde mi sorgusuz sualsiz faul çalınıyor. ne zaman fb eksik yakalansa faulle duruyor oyun, kaybettiklerini her topu hakemler savunuyor. bunu bilmiyor muyuz sanıyorsunuz?
tüm bunları yaparken süpürgeyle sağa sola saçtınız, elinize yüzünüze bulaştırdınız.
fb'nin kazandığı penaltı sayısının haddi hesabı yok artık, bu penaltıların da çok çok büyük kısmı uydurma, rakip oyuncular ceza sahasında muma dönmek zorunda kalıyor. çünkü hareket sensörü var sanki ve kıpırdayıp müdahele eden oyuncu penaltı yapacak. fb'ye karşı temaslı oyun yasak. çünkü yerde kaldığında faul almayan bir fenerli oyuncu görmedim sene başından beri.
pasif aktif ofsayt diye hakem yorumuna bırakılan bir durum var. ya bu hakemlerin henüz fb aleyhine yorumladım bir pozisyona şahit olmadık. fb'nin ihtiyacı neyse ona yönelik kural yazılıyor sanırım maç içinde.
sponsorluklar meselesi var bir de, hemen hemen tüm anadolu takımlarına sponsor olmuşlar. maçlarda fb'nin çektiği şutların bloklanma yüzdesine bakıroruz, yok öyle bir yüzde. rakip takımın şutlarını bile engellemeye çalışmaktan imtina eden rakiplerle karşılaşıyoruz.
ilk yarı maç sonucu bahisleri, maç içerisindeki canlı bahisler... yani buralara da bakmak lazım.
tek istediğimiz adaletti, adalete bile hasret bıraktınız bizi.
biz sonuna kadar galatasaray'ın peşinde olacağız, destek olacağız. her adaletsizlikte de gelip en ön saflarda hakkımızı arayacağız.
okan buruk'a da takıma da taraftar olarak kendimize de güveniyoruz. ne yaparsanız yapın biz şampiyon olacağız.
ama bugünleri de unutmayacağız.
yok saha içiymiş, teknik taktikmiş kimse kimseyi kandırmasın. sıpsıkı sarıldığımız futbolu kirlettiniz. malum sezonda aykut kocaman'a 17'de 17 yaptırmaya çalışanlar, şimdi de yine bir başka deveye hendek atlatmaya çalışıp ismail'e maç kazandırmaya çalışıyor. saygı falan duymuyorum, çok daha ağır şeyler yazmamak için de kendimi zor tutuyorum. ama yazmadığımız şeyler de her şeyin en ağırını hakettiğiniz gerçeğini değiştirmez.
bu kadar da olmaz dediğimiz her şeyi yaşadığımız bir sezon oluyor. bu durum artık iyilerle kötülerin savaşına döndü. fenerbahçe tiksintiliği tek bir anla gelişen bir olay değil, yaşanan bunca sürecin ortaya çıkan bir sonucu oldu bende. artık fb camiasının yaptıkları işin rekabet büyüsünü bozdu. dürüst olanlarla rekabet edilir. sporun ruhuna saygısızlık yapılıyor.
fenerbahçe çok net şekilde kötülüğü temsil ediyor artık, bu kadar kirliliğin içinde ben onlara bakınca başka bir şey göremiyorum. elbet bir yerden çıkar alınan bu ahlar, hiçbiri yanlarına kalmaz. sizin yaptığınız küçük hesaplar mı yoksa allah'ın adaleti mi tecelli edecek, bunu göreceğiz.
söylenmesi gereken tek şey, bu durumları yaşatanların kötü insanlar olduklarıdır. sürekli hacılığından hocalığından bahsedip, kandil gecesinde bile utanmadan yalan söyleyen bir rakip teknik direktör var. eline tutuşturulan kağıdı yalapşap okuyup yalan söyleyen biri var.
oyuncusu kameralar önünde korner bekliyor, tüm kameralar çekmiş. paşamız maç sonunda beyan değiştirmiş penaltı bekler olmuş. sen mi bu halinle milli takımı temsil edeceksin çağlar birinci (!)
eğer tff'nin kararları buysa, biz milli takıma oyuncu göndermeyelim, bunlar kendi içinde çalıp oynasın. iyi yaptıkları şey zaten.
son 2 sezondur kazandıklarını penaltı sayısı 60'a yaklaştı. hepimiz gördük yaşananları, bizler aptal değiliz, her şeyin de farkındayız.
maç içinde hemen ilk faulde rakibe sarı kart vermenin ne demek olduğunu da biliriz, hakemin faul çalma eşiğiyle hangi takıma tolerans gösterdiğini de anlarız.
fenerbahçe denen takım ligde kontra atak yemiyor, sebebi de türk hakemleridir. dikkatlice bakın maçlara ne zaman bir fb'li oyuncu kendini yere atsa faul çalışmıştır. fb'li oyuncu yerde mi sorgusuz sualsiz faul çalınıyor. ne zaman fb eksik yakalansa faulle duruyor oyun, kaybettiklerini her topu hakemler savunuyor. bunu bilmiyor muyuz sanıyorsunuz?
tüm bunları yaparken süpürgeyle sağa sola saçtınız, elinize yüzünüze bulaştırdınız.
fb'nin kazandığı penaltı sayısının haddi hesabı yok artık, bu penaltıların da çok çok büyük kısmı uydurma, rakip oyuncular ceza sahasında muma dönmek zorunda kalıyor. çünkü hareket sensörü var sanki ve kıpırdayıp müdahele eden oyuncu penaltı yapacak. fb'ye karşı temaslı oyun yasak. çünkü yerde kaldığında faul almayan bir fenerli oyuncu görmedim sene başından beri.
pasif aktif ofsayt diye hakem yorumuna bırakılan bir durum var. ya bu hakemlerin henüz fb aleyhine yorumladım bir pozisyona şahit olmadık. fb'nin ihtiyacı neyse ona yönelik kural yazılıyor sanırım maç içinde.
sponsorluklar meselesi var bir de, hemen hemen tüm anadolu takımlarına sponsor olmuşlar. maçlarda fb'nin çektiği şutların bloklanma yüzdesine bakıroruz, yok öyle bir yüzde. rakip takımın şutlarını bile engellemeye çalışmaktan imtina eden rakiplerle karşılaşıyoruz.
ilk yarı maç sonucu bahisleri, maç içerisindeki canlı bahisler... yani buralara da bakmak lazım.
tek istediğimiz adaletti, adalete bile hasret bıraktınız bizi.
biz sonuna kadar galatasaray'ın peşinde olacağız, destek olacağız. her adaletsizlikte de gelip en ön saflarda hakkımızı arayacağız.
okan buruk'a da takıma da taraftar olarak kendimize de güveniyoruz. ne yaparsanız yapın biz şampiyon olacağız.
ama bugünleri de unutmayacağız.
