429
ocak ayında sattığımız takımımızdaki yegane sağ bekin yerine halihazırda afrika kupasında yer alan, final maçında sahaya çıkan, sakatlandığı halde maçta yarım saat daha oynamaya devam eden ve şubat'ın ortasında yeni sözleşme imzaladığı takıma sakat haliyle gelen bir oyuncuyu transfer ettik. kendisi hakkında bir önceki entryimde söylediğim bütün olumlu sözleri geri alıyorum. aurier'in milliyetçiliği ve afrika kupası apoleti beni zerre ilgilendirmiyor. adam sakatlanmış, sakat sakat maça devam etmiş ve sonrasında transfer olduğu takım için istanbul'a yolculuk yapmış. garibim okan hocanın adamın sakatlığından haberi olmadığı için, dün akşam kadroya almanın ve pazar günü de ligde oynatmanın düşüncesi içindeymiş. ben serge aurier'in yaptığında iyi niyet falan görmüyorum. final oynuyorum ayağına sakatlandığı halde risk almış, sakatlandığını istanbul'a gelene kadar transfer olduğu takımın teknik direktöründen saklamış. teknik direktörün kendisini hemen takıma katma planı bu sakatlıktan haberi olmadığını, bu ağrı ile oynama durumunu sağlık kontrolleri esnasında öğrendiğini net olarak gösteriyor. yazık günah. "4 ay için çok ucuza aldık", "geçici çözüm olacak" vb. zırvalarla yönetimin korumak zorunda kaldığı oyuncunun kulübe göstereceği aidiyet ve sadakat bu kadar olur zaten. adam resmen istanbul'a gelene kadar finalde sakat halde oynadığını saklamış ve hocasının kendisine dair bütün planlarını baltalamış. içine etmiş her şeyin. böyle bir oyuncu mart ayında takıma katılsa ne olur, katılmasa ne olur? benim için artık kendisi yok hükmündedir.