Kariyer Sonu1763
bu gözlerin canlı olarak izlediği en büyük futbolcu. evet çünkü ben ne metin oktay'ı izleyebildim, ne prekaziyi, ne de hagi'yi.
futbolun bol olduğu fakat her tarafın siyah beyaz renklerle dolu bir evde büyüdüm ben. henüz 3 yaşındayken ilk yeyeyeyayaya cinbon cinbon diye bağırmaya başlamışım. fanatik beşiktaşlı babam ve amcam henüz takım tutacak yaşta olmadığımı düşünüp geçiştirmişler beni. fakat halamın oğlu sabri abim hemen kapmış beni sarı kırmızı tarafa. sorarım babama hep "önceden beşiktaşlı mıydım ben sonradan mı galatasaraylı oldum " diye. " yok sabri benden önce davrandı, erken kaybettik seni " yanıtını aldım hep.
üst komşum gökhan sonra. gökhanın babasının boyacı dükkanı vardı. hem de marshall. sokakta futbol oynarken gökhan babasının getirdiği o siyaha, griye kaçan formasını giyerdi. önünde kocaman marshall yazar arkasında ise hagi. biraz da kalıplıydı böyle tam hagi gibi çocuktu. hagi'yi televizyonda izlerdim ama o benim üst komşum gibi hissederdim. evet kendisini dünya gözüyle görmedim ama hagi benim üst komşumdu.
fakat lincoln sen ne üst komşum ne de yan komşumdun. bu takımda hep çok sevdiğim adamlar oldu. berkantı, okanı, felipesi, ilici, tugayı, aydını, gio'su vs vs. bazılarını canlı canlı gördüm. ama sen benim için hep en büyük oldun. şu ana kadar da senden büyüğünü görmedim linc.
k j demişti bir sıralar. yaşatacaklarını göremedim diye üzgünüm diye. daha güzel bir açıklaması yok bunun. keşke yaşatacaklarını görebilseydik. biraz sabretseydik sana.
ulan eviniz yanar da anneniz babanız ölür işallah fenerbahçe medyası. lanet olsun size. sizin yüzünüzden göremedik. gerisi herşey palavra. kimse de inandıramayacak bana. ah ulan linc. ah!
edit: "görmek" olayını canlı "görmek" anlamında kullanmıştım. yani gidip stada önünde oynarken "görmen" lincoln'ün hagiden ondan bundan büyük olduğunu söylemiyorum burada. yanlış anlaşılmaya açık bir sözlüğüz maşallah.
futbolun bol olduğu fakat her tarafın siyah beyaz renklerle dolu bir evde büyüdüm ben. henüz 3 yaşındayken ilk yeyeyeyayaya cinbon cinbon diye bağırmaya başlamışım. fanatik beşiktaşlı babam ve amcam henüz takım tutacak yaşta olmadığımı düşünüp geçiştirmişler beni. fakat halamın oğlu sabri abim hemen kapmış beni sarı kırmızı tarafa. sorarım babama hep "önceden beşiktaşlı mıydım ben sonradan mı galatasaraylı oldum " diye. " yok sabri benden önce davrandı, erken kaybettik seni " yanıtını aldım hep.
üst komşum gökhan sonra. gökhanın babasının boyacı dükkanı vardı. hem de marshall. sokakta futbol oynarken gökhan babasının getirdiği o siyaha, griye kaçan formasını giyerdi. önünde kocaman marshall yazar arkasında ise hagi. biraz da kalıplıydı böyle tam hagi gibi çocuktu. hagi'yi televizyonda izlerdim ama o benim üst komşum gibi hissederdim. evet kendisini dünya gözüyle görmedim ama hagi benim üst komşumdu.
fakat lincoln sen ne üst komşum ne de yan komşumdun. bu takımda hep çok sevdiğim adamlar oldu. berkantı, okanı, felipesi, ilici, tugayı, aydını, gio'su vs vs. bazılarını canlı canlı gördüm. ama sen benim için hep en büyük oldun. şu ana kadar da senden büyüğünü görmedim linc.
k j demişti bir sıralar. yaşatacaklarını göremedim diye üzgünüm diye. daha güzel bir açıklaması yok bunun. keşke yaşatacaklarını görebilseydik. biraz sabretseydik sana.
ulan eviniz yanar da anneniz babanız ölür işallah fenerbahçe medyası. lanet olsun size. sizin yüzünüzden göremedik. gerisi herşey palavra. kimse de inandıramayacak bana. ah ulan linc. ah!
edit: "görmek" olayını canlı "görmek" anlamında kullanmıştım. yani gidip stada önünde oynarken "görmen" lincoln'ün hagiden ondan bundan büyük olduğunu söylemiyorum burada. yanlış anlaşılmaya açık bir sözlüğüz maşallah.
