9172
şampiyonlar liginde ilk iki maçta 4, kalan dört maçta 1 puan toplayarak toplamda 5 puana ulaşan ve grubu 3. sırada tamamlayan takımımızın teknik direktörü.
şans, şansızlık, hakem vb. faktörlerden zaman zaman olumlu, zaman zaman olumsuz etkilendiğimiz bir şampiyonlar ligi serüveni yaşadık. dün elde ettiğimiz üçüncülük neticesinden de fazlasını hak ettiğimizi düşünmüyorum açıkçası. şampiyonlar ligine kalmadan önce 3-2 ve 2-1'lik galibiyetlerle geçtiğimiz son elemede yaşadığımız zorlukların aynısını grupta da yaşadık. molde bize ne yaşattıysa, kopenhag da aynısını yaşattı. molde eşleşmesinde turu geçmeyi hak eden biz değildik; şans bizden yanaydı, iki maçta da galip gelerek onları eledik. kopenhag karşılaşmalarında, istanbul'daki ilk 15-20 dakika hariç, sahada onlara üstünlük kuramadık. bu sefer şans/şansızlık faktöründen ziyade beceri, teknik ve set oyununa verilen önem gibi saha içi faktörler devredeydi ve rakibimize karşı kaybettik. hocamıza kızgınlığım, yaz transfer döneminde orta sahaya göstermediği önemi, maç başlangıcı ve içerisindeki tercihlerinde de devam ettirdi. okan hoca orta sahayı önemli görmüyor, bunu artık net olarak anladım. torreira-kaan-kerem orta sahasının işlemediği sayısız defa görülmüş olduğu halde dün akşam aynı üçlünün tercih edilmiş olmasının başka bir açıklaması yok. bu üçlü "benim rakip yarı sahaya yerleşip set oyunu oynamak gibi bir düşüncem yok. yetenekli ayaklarımla bir şekilde atarsam atarım" anlamına gelir. "ben orta sahada üstünlüğü ele almayacağım, böyle bir niyetim de yok" demektir bu.
biz futbol sahasının belki de en önemli kısmını, maçların belirleyici alanını yeteri kadar önemsemiyoruz. okan hocanın galibiyet istatistiklerini veya topladığı puanları yazarak da bu gerçeği değiştirmiş olmuyoruz. bu gerçek apaçık bir şekilde ortada. kimisi/kimileri bunu önemsemiyor ve "ben sonuca bakarım, okan hocanın takımın başında olduğu maçlarda 75%'lik bir galibiyet istatistiği var" diyerek konuyu kapatıyor. ben hocamızı sevmek ve uzun yıllar takımda kalmasını istemekle birlikte, itiraf etmeliyim ki hocanın oyunu ele alış biçimini pek sevmiyorum. genel manada sevmiyorum demek istemiyorum ancak genel felsefesinde kolaya kaçtığını düşünüyorum. bu durumu da artık kabullendim, hocanın bu bakış açısı muhtemelen değişmeyecektir. dünden sonra hocanın belki bir gün orta saha merkezli set oyununa daha fazla önem göstereceğine dair inancım kalmadı çünkü sezonun belki de en önemli maçına torreira-kaan-kerem üçlüsü ile çıkmak ve maç içinde torreira-mertens ve hatta oliveira-mertens gibi ikililere dönmek benim bakış açımda kabul edilebilir şeyler değil. bu sadece kalıplaşmış ve değişimesi mümkün olmayan bir bakış açısının yansımasıdır. ve bu açıdan üzgünüm. daha farklısı, daha iyisi olabilirdi. hem okan hoca için hem galatasaray için.
şans, şansızlık, hakem vb. faktörlerden zaman zaman olumlu, zaman zaman olumsuz etkilendiğimiz bir şampiyonlar ligi serüveni yaşadık. dün elde ettiğimiz üçüncülük neticesinden de fazlasını hak ettiğimizi düşünmüyorum açıkçası. şampiyonlar ligine kalmadan önce 3-2 ve 2-1'lik galibiyetlerle geçtiğimiz son elemede yaşadığımız zorlukların aynısını grupta da yaşadık. molde bize ne yaşattıysa, kopenhag da aynısını yaşattı. molde eşleşmesinde turu geçmeyi hak eden biz değildik; şans bizden yanaydı, iki maçta da galip gelerek onları eledik. kopenhag karşılaşmalarında, istanbul'daki ilk 15-20 dakika hariç, sahada onlara üstünlük kuramadık. bu sefer şans/şansızlık faktöründen ziyade beceri, teknik ve set oyununa verilen önem gibi saha içi faktörler devredeydi ve rakibimize karşı kaybettik. hocamıza kızgınlığım, yaz transfer döneminde orta sahaya göstermediği önemi, maç başlangıcı ve içerisindeki tercihlerinde de devam ettirdi. okan hoca orta sahayı önemli görmüyor, bunu artık net olarak anladım. torreira-kaan-kerem orta sahasının işlemediği sayısız defa görülmüş olduğu halde dün akşam aynı üçlünün tercih edilmiş olmasının başka bir açıklaması yok. bu üçlü "benim rakip yarı sahaya yerleşip set oyunu oynamak gibi bir düşüncem yok. yetenekli ayaklarımla bir şekilde atarsam atarım" anlamına gelir. "ben orta sahada üstünlüğü ele almayacağım, böyle bir niyetim de yok" demektir bu.
biz futbol sahasının belki de en önemli kısmını, maçların belirleyici alanını yeteri kadar önemsemiyoruz. okan hocanın galibiyet istatistiklerini veya topladığı puanları yazarak da bu gerçeği değiştirmiş olmuyoruz. bu gerçek apaçık bir şekilde ortada. kimisi/kimileri bunu önemsemiyor ve "ben sonuca bakarım, okan hocanın takımın başında olduğu maçlarda 75%'lik bir galibiyet istatistiği var" diyerek konuyu kapatıyor. ben hocamızı sevmek ve uzun yıllar takımda kalmasını istemekle birlikte, itiraf etmeliyim ki hocanın oyunu ele alış biçimini pek sevmiyorum. genel manada sevmiyorum demek istemiyorum ancak genel felsefesinde kolaya kaçtığını düşünüyorum. bu durumu da artık kabullendim, hocanın bu bakış açısı muhtemelen değişmeyecektir. dünden sonra hocanın belki bir gün orta saha merkezli set oyununa daha fazla önem göstereceğine dair inancım kalmadı çünkü sezonun belki de en önemli maçına torreira-kaan-kerem üçlüsü ile çıkmak ve maç içinde torreira-mertens ve hatta oliveira-mertens gibi ikililere dönmek benim bakış açımda kabul edilebilir şeyler değil. bu sadece kalıplaşmış ve değişimesi mümkün olmayan bir bakış açısının yansımasıdır. ve bu açıdan üzgünüm. daha farklısı, daha iyisi olabilirdi. hem okan hoca için hem galatasaray için.
