6312
"o taraf haklıydı, bu taraf haklıydı" gibi konulara girmeden şunu söyleyeceğim kendisi hakkında: arda turan'ın arena'da oynanan ve 1-0 kaybettiğimiz başakşehir maçından önce fatih hocanın elini öpmesi, galatasaray'da o dönem pek çok insanın farkında olmadığı bir süreci başlattı. başakşehir'in bir süre sonra arda'nın sözleşmesini feshetmesi, hocanın arda'ya dair sıcak yaklaşımı, mustafa cengiz'in hocanın aksine arda'ya karşı sert tutumu, hocanın "ben olsam öyle söylemezdim" şeklinde başkanın demecine itiraz etme ihtiyacı hissetmesi vs. bütün bunlar aralık 2019 - ocak 2020 arası bir aylık süreçte yaşandı. 24 ocak 2020'de mustafa cengiz fatih terim'in adını dahi anmadan "sayın teknik direktör" ifadesi ile geçirdiği bir basın toplantısı yaptı. transferler, doğrular, yanlışlar vs. konulara hiç girmeden; o basın toplantısından sonra mustafa cengiz - fatih terim ikilisinin beraber çalışma ihtimali kalmadı.
biz türk insanı olarak kimin haklı kimin haksız olduğu konusuna yoğunlaşıp kendimizi yıpratmayı çok seviyoruz ancak önemli olan haklı olmak değil, mutlu olmaktır. beraber çalışan insanların, hiyerarşik düzeni de göz önünde tutacak şekilde, mutlu olmaları gerekir. ocak 2020'den sonra galatasaray'da bir daha ne fatih terim mutlu olabildi ne mustafa cengiz. her geçen gün, her geçen ay, her geçen transfer dönemi aralarındaki öfke ve gerginlik daha da arttı. başka konular üzerinden (irfan can kahveci, younes belhanda vs.) yeni güç savaşları ortaya çıktı. bu insanlar zoraki olarak yaklaşık 18 ay daha beraber çalışmak zorunda kaldılar ve bu 18 aylık süre zarfında ne kendileri mutlu oldular ne camiayı mutlu ettiler. hiç gerek yoktu. taraftarın da bazı şeyleri zorlamasına gerek yoktu. galatasaray'da o dönem cengiz ile terim'in işbirliği içerisinde çalışma ihtimalleri kalmamıştı ve bir seçim yapılması gerekiyodu. ya olağanüstü bir seçim sürecine girilip mustafa cengiz yerine bir başkan düşünülmeliydi ya da fatih terim yerine yönetimin çizdiği sınırlar çerçevesinde çalışacak başka bir teknik direktör. cengiz zaten muhtemelen ikinci senaryoyu düşündü o meşhur basın toplantısından sonra ama yapmaya cesaret etmedi. yanlış oldu.
bu gibi durumlarda haklı/haksız taraf tartışmasına girip, tartışmayı da bir sonuca bağlayamayıp, insanları beraberliği zoraki olarak devam ettirmeye yönlendirmek alınabilecek en yanlış karar oluyor. bir başkan ile bir teknik direktörün birlikte çalışma ömürleri bitmiş ise, bitmiştir. bunu zorlamanın bir anlamı yok. bunu duygusallaştırmanın, epik bir hikaye haline getirmenin, aşk şarkılarını arka plan yapıp videolaştırmanın mantıklı olan hiçbir tarafı yok. fatih hocanın ağustos 2013'te milli takımdan teklif alması ve bu tekliften sonra milli takımın kalıcı ve uzun süreli bir planlama olduğunun anlaşılmasından sonra da fatih terim ile ünal aysal birlikteliğinin sonuna gelinmişti. birlikteliğin sonunun getiriliş şekli, sergilenen yöntem çok çirkindi, buna katılıyorum ama yöntem hakikati değişitmez. eylül 2013'te nasıl ünal aysal - fatih terim birlikteliği ömrünü tükettiyse; ocak 2020'de de mustafa cengiz - fatih terim birlikteliği ömrünü tüketti. bugün çok eleştirilen sosyal medya ve sosyal medya taraftarları o gün devreye girdiler ve tabiri caizse olası bir ayrılığa karşı isyan bayrağı açtılar. bu isyandan bence her iki taraf da etkilendi ve bazı şeylerden korktu. neticede anlaşarak değil, çatışarak yola devam ettiler. ne oldu peki sonuç olarak? galatasaray 18 ay daha mustafa cengiz ve fatih terim ikilisi ile devam etti ve hiç de mutlu olmadı. başarılı da olamadı. bu tarz konularda camianın geçmişinden ders alması lazım. haklıyı-haksızı bir tarafa bırakıp, sürdürülebilir bir birlikteliğe ve mutluluğa odaklanması lazım.
biz türk insanı olarak kimin haklı kimin haksız olduğu konusuna yoğunlaşıp kendimizi yıpratmayı çok seviyoruz ancak önemli olan haklı olmak değil, mutlu olmaktır. beraber çalışan insanların, hiyerarşik düzeni de göz önünde tutacak şekilde, mutlu olmaları gerekir. ocak 2020'den sonra galatasaray'da bir daha ne fatih terim mutlu olabildi ne mustafa cengiz. her geçen gün, her geçen ay, her geçen transfer dönemi aralarındaki öfke ve gerginlik daha da arttı. başka konular üzerinden (irfan can kahveci, younes belhanda vs.) yeni güç savaşları ortaya çıktı. bu insanlar zoraki olarak yaklaşık 18 ay daha beraber çalışmak zorunda kaldılar ve bu 18 aylık süre zarfında ne kendileri mutlu oldular ne camiayı mutlu ettiler. hiç gerek yoktu. taraftarın da bazı şeyleri zorlamasına gerek yoktu. galatasaray'da o dönem cengiz ile terim'in işbirliği içerisinde çalışma ihtimalleri kalmamıştı ve bir seçim yapılması gerekiyodu. ya olağanüstü bir seçim sürecine girilip mustafa cengiz yerine bir başkan düşünülmeliydi ya da fatih terim yerine yönetimin çizdiği sınırlar çerçevesinde çalışacak başka bir teknik direktör. cengiz zaten muhtemelen ikinci senaryoyu düşündü o meşhur basın toplantısından sonra ama yapmaya cesaret etmedi. yanlış oldu.
bu gibi durumlarda haklı/haksız taraf tartışmasına girip, tartışmayı da bir sonuca bağlayamayıp, insanları beraberliği zoraki olarak devam ettirmeye yönlendirmek alınabilecek en yanlış karar oluyor. bir başkan ile bir teknik direktörün birlikte çalışma ömürleri bitmiş ise, bitmiştir. bunu zorlamanın bir anlamı yok. bunu duygusallaştırmanın, epik bir hikaye haline getirmenin, aşk şarkılarını arka plan yapıp videolaştırmanın mantıklı olan hiçbir tarafı yok. fatih hocanın ağustos 2013'te milli takımdan teklif alması ve bu tekliften sonra milli takımın kalıcı ve uzun süreli bir planlama olduğunun anlaşılmasından sonra da fatih terim ile ünal aysal birlikteliğinin sonuna gelinmişti. birlikteliğin sonunun getiriliş şekli, sergilenen yöntem çok çirkindi, buna katılıyorum ama yöntem hakikati değişitmez. eylül 2013'te nasıl ünal aysal - fatih terim birlikteliği ömrünü tükettiyse; ocak 2020'de de mustafa cengiz - fatih terim birlikteliği ömrünü tüketti. bugün çok eleştirilen sosyal medya ve sosyal medya taraftarları o gün devreye girdiler ve tabiri caizse olası bir ayrılığa karşı isyan bayrağı açtılar. bu isyandan bence her iki taraf da etkilendi ve bazı şeylerden korktu. neticede anlaşarak değil, çatışarak yola devam ettiler. ne oldu peki sonuç olarak? galatasaray 18 ay daha mustafa cengiz ve fatih terim ikilisi ile devam etti ve hiç de mutlu olmadı. başarılı da olamadı. bu tarz konularda camianın geçmişinden ders alması lazım. haklıyı-haksızı bir tarafa bırakıp, sürdürülebilir bir birlikteliğe ve mutluluğa odaklanması lazım.