919
galatasaray'ın tavanı, teknik direktörü olamaz. galatasaray'ı limitleyen şey finansal durumu olur, oyuncu kapasitesi olur, çeşitli sebeplerle zaman ihtiyacı olur, ama hocası olmaz. olursa böyle olur.
"ama 14 maç üst üste kazandık", "ama şampiyon olmaya yakınız" falan bunlar rakibin darmadağın fenerbahçe, sezon ortası hoca değiştirmiş beşiktaş olmasını falan önemsemeyen, ite kaka elde edilen domestik başarılara tav olan skor yorumculuğunun etkileri.
dünkü problemlerin hepsi sezon başından beri, 14 maç üst üste kazanırken de vardı. bu maçları kalite farkı sayesinde kazanıyordu. rakip yakaladıklarını cezalandırmaya başladığında (karagümrük), ya da kalite makası kapandığında, puan kayıplarının ve böyle kaleye bile gidilemeyen maçların ortaya çıkması çok doğal.
en büyük problem, transferlerle kurulan kadronun dengesizliği. 4-3-3 oynayacağın belli, orta üçlüye torreira almışsın (harika transfer gerçekten) ama yanında illa statik yavaş oliveira olacaksa, artık mertens-mata senin 3. orta sahan olamaz.
torreira'nın yedeği zaten berkan varken, artık oliveira yedeklemen gerekiyor. getirdiğin adam midtsjö.
sağ beke gitmiş dünyanın en yavaş adamını almışsın.
arkasındaki 3'lüye duvar olsun diye seferovic almışsın. mantıklıydı, eleştiremiyorum ama üzerine getirdiğin adam icardi. güya aynı oyunu oynamaya çalışıyorsun ama getirdiklerin aynı tür oyuncular bile değil. yazık adama maç başı 1-2 top geliyor onları atıyor allahtan süper kalitesi sayesinde.
üzerine 2 kanat rotasyonu için elinde kerem, rashica ve son dönemde barış alper varken 15 milyora zaniolo getirmek de tuzu biberi oldu.
mertens sağ olsun 35 yaşında box to box oynama özverisinde bulunmasa, boey gitmiş dübua'ya kalmış olsak, bu rezaletin boyutu daha da ortaya çıkacaktı.
neyse düne gelirsek, oliveira mertens bitik, dur şunları değiştireyim desen kenarda aynı tip oyuncu yok. bence golü yiyene kadar beklemesinin başlıca sebebi kötü transfer politikasıydı. golde asist pasını veren oliveira'yı çıkardın kim kaleden çıkaracak, oyun yönünü değiştirecek, o asist pasını kim atacak?
ikinci olarak, çok top kaybı yaptık ama, bu takımın sezon başından beri oynadığı oyun zaten nerdeyse hiç paslaşmadan, alır almaz direkt ve uzun koşuyoluna paslarla hızlı çıkmaktı. bunu yaparken de illa ki sürekli top kaybediyorduk. yeni değil. 14 maç kazanırken övülen oyunun şu anda yerilmesi "demek ki farkında değil kimse" dedirtiyor. zaten puan kayıplarının laubaliliğe falan bağlanması da biraz bu yüzden. taktiksel sebepleri göremeyen, motivasyon kısmına sarılıyor hemen.
bu dengesiz ama kaliteli transferlerle kurulmuş takım, sezon başından beri aynı rus ruletini oynuyor ama kalite farkı sayesinde puanları alıyordu. şimdi sezon sonuna doğru kalite makası kapanınca zorlanmaya başladı. başka bir sebep gözükmüyor.
başakşehir maçında bir kaza yaşanmazsa, kalan 4 maçta fenerbahçe dahil kalite olarak çok üstünüz. o yüzden şampiyonluğa inancım tam, ama yazın kötü bir transfer politikası ve avrupa maçlarında hüsranı şimdiden görebiliyorum.
"ama 14 maç üst üste kazandık", "ama şampiyon olmaya yakınız" falan bunlar rakibin darmadağın fenerbahçe, sezon ortası hoca değiştirmiş beşiktaş olmasını falan önemsemeyen, ite kaka elde edilen domestik başarılara tav olan skor yorumculuğunun etkileri.
dünkü problemlerin hepsi sezon başından beri, 14 maç üst üste kazanırken de vardı. bu maçları kalite farkı sayesinde kazanıyordu. rakip yakaladıklarını cezalandırmaya başladığında (karagümrük), ya da kalite makası kapandığında, puan kayıplarının ve böyle kaleye bile gidilemeyen maçların ortaya çıkması çok doğal.
en büyük problem, transferlerle kurulan kadronun dengesizliği. 4-3-3 oynayacağın belli, orta üçlüye torreira almışsın (harika transfer gerçekten) ama yanında illa statik yavaş oliveira olacaksa, artık mertens-mata senin 3. orta sahan olamaz.
torreira'nın yedeği zaten berkan varken, artık oliveira yedeklemen gerekiyor. getirdiğin adam midtsjö.
sağ beke gitmiş dünyanın en yavaş adamını almışsın.
arkasındaki 3'lüye duvar olsun diye seferovic almışsın. mantıklıydı, eleştiremiyorum ama üzerine getirdiğin adam icardi. güya aynı oyunu oynamaya çalışıyorsun ama getirdiklerin aynı tür oyuncular bile değil. yazık adama maç başı 1-2 top geliyor onları atıyor allahtan süper kalitesi sayesinde.
üzerine 2 kanat rotasyonu için elinde kerem, rashica ve son dönemde barış alper varken 15 milyora zaniolo getirmek de tuzu biberi oldu.
mertens sağ olsun 35 yaşında box to box oynama özverisinde bulunmasa, boey gitmiş dübua'ya kalmış olsak, bu rezaletin boyutu daha da ortaya çıkacaktı.
neyse düne gelirsek, oliveira mertens bitik, dur şunları değiştireyim desen kenarda aynı tip oyuncu yok. bence golü yiyene kadar beklemesinin başlıca sebebi kötü transfer politikasıydı. golde asist pasını veren oliveira'yı çıkardın kim kaleden çıkaracak, oyun yönünü değiştirecek, o asist pasını kim atacak?
ikinci olarak, çok top kaybı yaptık ama, bu takımın sezon başından beri oynadığı oyun zaten nerdeyse hiç paslaşmadan, alır almaz direkt ve uzun koşuyoluna paslarla hızlı çıkmaktı. bunu yaparken de illa ki sürekli top kaybediyorduk. yeni değil. 14 maç kazanırken övülen oyunun şu anda yerilmesi "demek ki farkında değil kimse" dedirtiyor. zaten puan kayıplarının laubaliliğe falan bağlanması da biraz bu yüzden. taktiksel sebepleri göremeyen, motivasyon kısmına sarılıyor hemen.
bu dengesiz ama kaliteli transferlerle kurulmuş takım, sezon başından beri aynı rus ruletini oynuyor ama kalite farkı sayesinde puanları alıyordu. şimdi sezon sonuna doğru kalite makası kapanınca zorlanmaya başladı. başka bir sebep gözükmüyor.
başakşehir maçında bir kaza yaşanmazsa, kalan 4 maçta fenerbahçe dahil kalite olarak çok üstünüz. o yüzden şampiyonluğa inancım tam, ama yazın kötü bir transfer politikası ve avrupa maçlarında hüsranı şimdiden görebiliyorum.