180
bugüne kadar icat edilmiş ve bugünden sonra icat edilecek olan her oyun sistemi gibi elbet bir şekilde çözülebilir olan hadise. temel mantığı atletik kapasitenin ve formasyona sadık kalma olayının arttığı günümüz futbolunda rakibin yerleşiminin bozulmasını sağlamak, mümkünse adam kaçırmak, o olamıyorsa da ters esleşme yakalamaktır. günümüz futbolunda kalite kıstaslarından biri aynı anda iki hatta üç mevkiye birden yetişebilmek. buna ek olarak atletik kapasitenin sapkın boyutlara çıkmasıyla neredeyse maç boyu "adam adama" denebilecek eşleşmeler ve ingilizcede "swap" denilen pozisyon değişimleri yaşanıyor.
paslaşmanın geriden başlamasının mantığı sahaya dizilişteki ilk blok olmasından gelir. baktığın zaman kaleci ile defans hattı, arasında rakip blok bulunmayan yegane iki bloktur. buralarda yapılacak paslaşma ile rakibin ön hattının topu kovalayıp yerinden çıkması amaçlanır. teorik olarak ele alındığında rakibin ilk hattıyla birlikte diğer hatların da hareket etmesi beklenir. bu esnada rakip takımın dizilişinde arızalar çıkması ya da en azından bir ya da birkaç oyuncunun boşa çıkması hedeflenir. topun o oyuncuya doğru zamanlama ile aktarılması ile hücum aksiyonuna başlayacak zaman ve alan kazandırılması amaçlanır.
tabi bunu pratikte sağlayabilmek için bu paslaşmayı yapan oyuncuların risk alarak dinamik şekilde yer değiştirmesi, gerekirse kendi kale çizgisine yaklaşmaktan çekinmemesi gerekir. ancak bu tarz bir yaklaşım ile rakibin dengesini bozup da istenilen sonuca ulaşmak mümkün olur. yoksa kalecinin sol beke, sol bekin sol stopere, sol stoperin sağ stopere, onun da sağ beke olduğu yerde pas vermesiyle de geriden pas oyunu oynanabilir. rakip takım da sadece bu oyuncuların karşısında durur, 15 saniyede 1 pas desen 540 başarılı pas ile maç biter.
riskli midir, elbette risklidir. pas arası yapıldığı anda zaten hızını alarak gelmiş olan rakip oyuncu kaleye yakın bir mesafede herkesten daha yakın bir şekilde topla buluşmuş olur. ancak günümüzün diziliş takıntısı içinde yerini terk edip topu da kaptıran bir oyuncunun yaratacağı riskten daha yüksek bir risk gibi görüldüğü için(!) "üst düzey" teknik adamlar tarafından tercih edilmektedir.
doğru şekilde icra edilirse elbette tadından yenmez ama kötü icraları saç baş yoldurabilir. hele türkiye ligi gibi formasyon manyaklığının o kadar da olmadığı, takımların 2 küme halinde sahada bölünebildiği liglerde futbol keyfini öldürme ihtimali çok fazladır. çünkü bir takım geride pas yaparken rakibin ilerdeki yarısı baskıya başlar ama geride kalanlar yerini terk etmeden adam markajı tadında takılmaya devam eder. pas yapan takımın oyuncusu da teorik ile pratikteki uyuşmazlık arasında kararsız kalır. bir yerden sonra gerçekle yüzleşse de peşinden bir rakip daha kendi yarı sahasına çekmemek için fazla derine gelemez. gelse bile bunu sistematik bir düzende yapamaz. işte o zamanlarda, eğer rakip takımda da iyi kötü belli bir seviyenin üzerinde futbolcular varsa gerçekten bir b planı hatta c planı gerekebilir.
paslaşmanın geriden başlamasının mantığı sahaya dizilişteki ilk blok olmasından gelir. baktığın zaman kaleci ile defans hattı, arasında rakip blok bulunmayan yegane iki bloktur. buralarda yapılacak paslaşma ile rakibin ön hattının topu kovalayıp yerinden çıkması amaçlanır. teorik olarak ele alındığında rakibin ilk hattıyla birlikte diğer hatların da hareket etmesi beklenir. bu esnada rakip takımın dizilişinde arızalar çıkması ya da en azından bir ya da birkaç oyuncunun boşa çıkması hedeflenir. topun o oyuncuya doğru zamanlama ile aktarılması ile hücum aksiyonuna başlayacak zaman ve alan kazandırılması amaçlanır.
tabi bunu pratikte sağlayabilmek için bu paslaşmayı yapan oyuncuların risk alarak dinamik şekilde yer değiştirmesi, gerekirse kendi kale çizgisine yaklaşmaktan çekinmemesi gerekir. ancak bu tarz bir yaklaşım ile rakibin dengesini bozup da istenilen sonuca ulaşmak mümkün olur. yoksa kalecinin sol beke, sol bekin sol stopere, sol stoperin sağ stopere, onun da sağ beke olduğu yerde pas vermesiyle de geriden pas oyunu oynanabilir. rakip takım da sadece bu oyuncuların karşısında durur, 15 saniyede 1 pas desen 540 başarılı pas ile maç biter.
riskli midir, elbette risklidir. pas arası yapıldığı anda zaten hızını alarak gelmiş olan rakip oyuncu kaleye yakın bir mesafede herkesten daha yakın bir şekilde topla buluşmuş olur. ancak günümüzün diziliş takıntısı içinde yerini terk edip topu da kaptıran bir oyuncunun yaratacağı riskten daha yüksek bir risk gibi görüldüğü için(!) "üst düzey" teknik adamlar tarafından tercih edilmektedir.
doğru şekilde icra edilirse elbette tadından yenmez ama kötü icraları saç baş yoldurabilir. hele türkiye ligi gibi formasyon manyaklığının o kadar da olmadığı, takımların 2 küme halinde sahada bölünebildiği liglerde futbol keyfini öldürme ihtimali çok fazladır. çünkü bir takım geride pas yaparken rakibin ilerdeki yarısı baskıya başlar ama geride kalanlar yerini terk etmeden adam markajı tadında takılmaya devam eder. pas yapan takımın oyuncusu da teorik ile pratikteki uyuşmazlık arasında kararsız kalır. bir yerden sonra gerçekle yüzleşse de peşinden bir rakip daha kendi yarı sahasına çekmemek için fazla derine gelemez. gelse bile bunu sistematik bir düzende yapamaz. işte o zamanlarda, eğer rakip takımda da iyi kötü belli bir seviyenin üzerinde futbolcular varsa gerçekten bir b planı hatta c planı gerekebilir.