5707
dün akşam izlediğim bir program sonrası kendileri hakkında uzun süredir düşündüğüm birkaç şeyi buraya yazmak istediğim taraftar grubu.
mehmet demirkol'un socrates dergi için her cuma yaptığı programa bu hafta nejat işler konuktu. biliyorsunuz nasıl fazıl say piyanist rambo, enver aysever haberci rambo ise kendisi de aktör rambo bir nevi. demirkol kendisine fenerbahçe tarihinde en sevindiği maçı sordu ve o hemen 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı dedi. ne bordeaux maçı, ne 1989 şampiyonluk maçı, ne sevilla maçı, ne chelsea maçı ne kulüp tarihinin önemli başarılar kazandığı diğer maçları. onun seçtiği maç, fenerbahçe camiası ve taraftarının çok güzel bir göstergesiydi.
bunu kendimden örnek vererek anlatmaya çalışacağım. benim galatasaray taraftarı olduğum sürece en çok sevindiğim maçlar şunlardı.
(bkz: 17 mayıs 2000 galatasaray arsenal maçı)
(bkz: 25 ağustos 2000 galatasaray real madrid maçı)
(bkz: 15 mart 1989 galatasaray monaco maçı)
(bkz: 9 kasım 1988 galatasaray neuchatel xamax maçı)
(bkz: 3 kasım 1993 galatasaray manchester united maçı)
(bkz: 3 nisan 2001 galatasaray real madrid maçı)
(bkz: 11 aralık 2013 galatasaray juventus maçı)
(bkz: 4 kasım 1992 galatasaray eintracht frankfurt maçı)
bakın burada saydığım maçları, "biz avrupa kupaları takımıyız, yurt içindeki maçları sallamayız" anlamında bir üstten bakmacılıkla söylemiyorum. bu maçların hepsinin bir sonucu vardı. kupa kazandırdılar, çağ açtılar, şampiyonlar ligi tarihini değiştirip bizi lige soktular, tur atlattılar. yani elle tutulur büyük etkileri vardı.
bundan sonra gelen 2 maç da belki şunlar olur ve ilk 10'u tamamlar.
(bkz: 14 mayıs 2006 galatasaray kayserispor maçı)
(bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)
sonunda 2 tane şampiyonluk kazanılmış sezonun son maçları.
sadece işler'in değil, birçok fenerbahçe taraftarının, taraftarlıklarının en tepesine koydukları maç ise sezonun ilk yarısının ortasında oynanan bir maçtı. o maçı 6-0 kazanan fenerbahçe'de sonra ne oldu hatırlıyorsunuz. şampiyon olamadılar, ariel ortega gibi bir yıldızı kaçırdılar, werner lorant istifa etti, yani ellerine geçen hiçbir kupa, başarı, sonuç olmadı. işte 2 takım taraftarı arasındaki fark budur. mesela ben 5-1 kazandığımız 11 mayıs 2005 galatasaray fenerbahçe maçı'nı asla bu listeye koymam, sonunda kupa kazanmış olsak bile, zira o maça bakınca franck ribery gibi bir oyuncuyu nasıl elden kaçırdığımız içime oturuyor.
bir başka örnek vereyim. 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı ve 6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı benim için önemli galibiyetlerdir. çok uzun bir seriyi sonlandırmıştır. ama birisi bana bugün, o 2 maçı da 4-0 kaybetmiş olacaksınız ama o sezonlarda şampiyon olacaksınız dese 1 saniye bile düşünmem. zira bu, bir kez daha üst üste 4 şampiyonluk kazanmak ve bu sezon 5. yıldız için mücadele etmek demek. büyük bir hegemonya demek. böyle bir üstünlüğü, bilmem kaç sene galip gelemediğimiz bir deplasman için ikinci plana atmam. yine, bana bu sezon için, kadıköy'de kazandığımız 3-0'lık maçı, 3-0 kaybetmiş olacağımız, ama (futbol ilahlarından mı, evliyalardan mı ne dersiniz deyin) sezon sonu şampiyon olacağımızın garantisi verilse, ağzımı bile açmam.
ezeli rekabet güzeldir, galibiyetler önemlidir, fakat galatasaray başarı için mücadele eden bir kulüptür, başarı kupa demektir, elle tutulan üstünlükler demektir. adı konulamayan büyüklükler veya seni her alanda geride bırakmış ezeli rakibine birkaç maçta farklı galibiyetlerle üstünlük kurmak demek değildir. tabii bu fenerbahçe taraftarında nesilden nesile geçen bir miras ve bunun çok değişeceğini sanmıyorum.
mehmet demirkol'un socrates dergi için her cuma yaptığı programa bu hafta nejat işler konuktu. biliyorsunuz nasıl fazıl say piyanist rambo, enver aysever haberci rambo ise kendisi de aktör rambo bir nevi. demirkol kendisine fenerbahçe tarihinde en sevindiği maçı sordu ve o hemen 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı dedi. ne bordeaux maçı, ne 1989 şampiyonluk maçı, ne sevilla maçı, ne chelsea maçı ne kulüp tarihinin önemli başarılar kazandığı diğer maçları. onun seçtiği maç, fenerbahçe camiası ve taraftarının çok güzel bir göstergesiydi.
bunu kendimden örnek vererek anlatmaya çalışacağım. benim galatasaray taraftarı olduğum sürece en çok sevindiğim maçlar şunlardı.
(bkz: 17 mayıs 2000 galatasaray arsenal maçı)
(bkz: 25 ağustos 2000 galatasaray real madrid maçı)
(bkz: 15 mart 1989 galatasaray monaco maçı)
(bkz: 9 kasım 1988 galatasaray neuchatel xamax maçı)
(bkz: 3 kasım 1993 galatasaray manchester united maçı)
(bkz: 3 nisan 2001 galatasaray real madrid maçı)
(bkz: 11 aralık 2013 galatasaray juventus maçı)
(bkz: 4 kasım 1992 galatasaray eintracht frankfurt maçı)
bakın burada saydığım maçları, "biz avrupa kupaları takımıyız, yurt içindeki maçları sallamayız" anlamında bir üstten bakmacılıkla söylemiyorum. bu maçların hepsinin bir sonucu vardı. kupa kazandırdılar, çağ açtılar, şampiyonlar ligi tarihini değiştirip bizi lige soktular, tur atlattılar. yani elle tutulur büyük etkileri vardı.
bundan sonra gelen 2 maç da belki şunlar olur ve ilk 10'u tamamlar.
(bkz: 14 mayıs 2006 galatasaray kayserispor maçı)
(bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)
sonunda 2 tane şampiyonluk kazanılmış sezonun son maçları.
sadece işler'in değil, birçok fenerbahçe taraftarının, taraftarlıklarının en tepesine koydukları maç ise sezonun ilk yarısının ortasında oynanan bir maçtı. o maçı 6-0 kazanan fenerbahçe'de sonra ne oldu hatırlıyorsunuz. şampiyon olamadılar, ariel ortega gibi bir yıldızı kaçırdılar, werner lorant istifa etti, yani ellerine geçen hiçbir kupa, başarı, sonuç olmadı. işte 2 takım taraftarı arasındaki fark budur. mesela ben 5-1 kazandığımız 11 mayıs 2005 galatasaray fenerbahçe maçı'nı asla bu listeye koymam, sonunda kupa kazanmış olsak bile, zira o maça bakınca franck ribery gibi bir oyuncuyu nasıl elden kaçırdığımız içime oturuyor.
bir başka örnek vereyim. 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı ve 6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı benim için önemli galibiyetlerdir. çok uzun bir seriyi sonlandırmıştır. ama birisi bana bugün, o 2 maçı da 4-0 kaybetmiş olacaksınız ama o sezonlarda şampiyon olacaksınız dese 1 saniye bile düşünmem. zira bu, bir kez daha üst üste 4 şampiyonluk kazanmak ve bu sezon 5. yıldız için mücadele etmek demek. büyük bir hegemonya demek. böyle bir üstünlüğü, bilmem kaç sene galip gelemediğimiz bir deplasman için ikinci plana atmam. yine, bana bu sezon için, kadıköy'de kazandığımız 3-0'lık maçı, 3-0 kaybetmiş olacağımız, ama (futbol ilahlarından mı, evliyalardan mı ne dersiniz deyin) sezon sonu şampiyon olacağımızın garantisi verilse, ağzımı bile açmam.
ezeli rekabet güzeldir, galibiyetler önemlidir, fakat galatasaray başarı için mücadele eden bir kulüptür, başarı kupa demektir, elle tutulan üstünlükler demektir. adı konulamayan büyüklükler veya seni her alanda geride bırakmış ezeli rakibine birkaç maçta farklı galibiyetlerle üstünlük kurmak demek değildir. tabii bu fenerbahçe taraftarında nesilden nesile geçen bir miras ve bunun çok değişeceğini sanmıyorum.