106
benim için 2011-2012 şampiyonluğudur.
maç günü ben çanakkale'de şehitlikler ziyaretindeydim. allah hepsinden gani gani razı olsun, mekanları cennet olsun.
o gün ziyaret sırasında gezdiğimiz yerlerden biri de: savaş zamanı iki tepe arasında dost-düşman farketmeksizin yaralıların tedavi edildiği bir yerdi. bu iki tepe arasından su akarmış, bu sebeple tedavi yerini oraya kurmuşuz. düşman uçakları orayı bombalamışlar üstelik kendi askerleri de orada olmasına rağmen. orada vefat edenler de oracıkta nakledilmişler. biz de türk yada türk olmayan tüm askerlerin olduğu bu anıt yerindeydik. galatasaray'lı olduğumu öğrenen yaşlı rehberimiz "inşallah kazanırsınız" dedi. orada bunu duymak tüylerimi diken diken etmişti.
tüm gün yol geldik, maça yetişemedik. otobüs şoföründen rica ettim, hiçbir radyonun çekmediği yerde bir şekilde maç yayınını otobüsün tavanındaki minik hoparlörlere verdi. yayın gidiyor, frekans kopuyor. ben boş boş sadece dinleyebiliyorum. ne atmosferden haberim var ne de skordan. sonra elmander sakatlandı dediler..
elmander.. ulu johan.. dedim ki içimden "nasıl sakatlanır? hem de böyle bir maçta?". bir yandan da kendime: "oynayamayacak durumda olsa çıkmazdı. kan'adı yine oynadı. allah kerim, fatih terim!" sonra ne oldu? yayın koptu. sadece hışırtı.
biz istanbul'a yeni giriyoruz. mümkün değil eve gidip maça yetişemeyeceğim. maç bitti. ses soluk yok. herkes dışarda olmalıydı. nasıl eve geldim hatırlamıyorum. tv'de spiker "son anlar ve maç bitti" dedi. ben maça dair hiçbir şey anlamamışken şampiyonluk geldi. evde oturup izleseymişim kalp sağlığım için iyi olmayabilirmiş.
sonra gençliğimin en güzel yılları başladı. bir sürü başarı. drogba, sneijder, melo.. real madrid ve juventus'u yenme başarıları. 12 mayıs 2012, unutursam kalbim kurusun.
son olarak yazmadan edemeyeceğim; o kadrodan daha iyi bir kadroya sahibiz bugün. benim izlediğim açık ara en iyi galatasaray. kenetlenin, başka galatasaray yok.
maç günü ben çanakkale'de şehitlikler ziyaretindeydim. allah hepsinden gani gani razı olsun, mekanları cennet olsun.
o gün ziyaret sırasında gezdiğimiz yerlerden biri de: savaş zamanı iki tepe arasında dost-düşman farketmeksizin yaralıların tedavi edildiği bir yerdi. bu iki tepe arasından su akarmış, bu sebeple tedavi yerini oraya kurmuşuz. düşman uçakları orayı bombalamışlar üstelik kendi askerleri de orada olmasına rağmen. orada vefat edenler de oracıkta nakledilmişler. biz de türk yada türk olmayan tüm askerlerin olduğu bu anıt yerindeydik. galatasaray'lı olduğumu öğrenen yaşlı rehberimiz "inşallah kazanırsınız" dedi. orada bunu duymak tüylerimi diken diken etmişti.
tüm gün yol geldik, maça yetişemedik. otobüs şoföründen rica ettim, hiçbir radyonun çekmediği yerde bir şekilde maç yayınını otobüsün tavanındaki minik hoparlörlere verdi. yayın gidiyor, frekans kopuyor. ben boş boş sadece dinleyebiliyorum. ne atmosferden haberim var ne de skordan. sonra elmander sakatlandı dediler..
elmander.. ulu johan.. dedim ki içimden "nasıl sakatlanır? hem de böyle bir maçta?". bir yandan da kendime: "oynayamayacak durumda olsa çıkmazdı. kan'adı yine oynadı. allah kerim, fatih terim!" sonra ne oldu? yayın koptu. sadece hışırtı.
biz istanbul'a yeni giriyoruz. mümkün değil eve gidip maça yetişemeyeceğim. maç bitti. ses soluk yok. herkes dışarda olmalıydı. nasıl eve geldim hatırlamıyorum. tv'de spiker "son anlar ve maç bitti" dedi. ben maça dair hiçbir şey anlamamışken şampiyonluk geldi. evde oturup izleseymişim kalp sağlığım için iyi olmayabilirmiş.
sonra gençliğimin en güzel yılları başladı. bir sürü başarı. drogba, sneijder, melo.. real madrid ve juventus'u yenme başarıları. 12 mayıs 2012, unutursam kalbim kurusun.
son olarak yazmadan edemeyeceğim; o kadrodan daha iyi bir kadroya sahibiz bugün. benim izlediğim açık ara en iyi galatasaray. kenetlenin, başka galatasaray yok.