388
ben de kendisi gibi yurtdışında yaşıyorum; hatta kendisinin yaşadığı isviçre'den fersah fersah daha fakir bir avrupa ülkesinde yaşıyorum. bu yüzden bugün türkiye'yi övmeye kalksam kendisine kıyasla çok daha fazla sayıda done bulabilirim. sağlık sisteminden duble yollara, köprülerden havaalanlarına, taharet musluğundan adana dürüme kadar gerçekten de türkiye'nin ne kadar gelişmiş bir ülke olduğunu düşündüğüm zamanlar oluyor. ama bu düşüncelerimi sosyal medyada dile getirmek aklımın köşesinden bile geçmiyor. niye? çünkü sen dışardan ne atıp tutuyorsun, çok beğeniyorsan gel burda yaşa yaprağım demesinler diye.
çünkü biliyorum ki esas olan ne yol ne köprü, ne şehir hastanesi ne havaalanı. esas olan yaşama hakkı: özgürce, başıma bugün ne gelir diye düşünmeden, her allah'ın günü e-devlet'ten hakkımda dava açılmış mı diye bakmadan yaşama hakkı. esas olan bugün evim başıma yıkılır mı, bugün sokakta kör bir kurşun beni bulur mu, bugün sevdiğim kadını taciz ederler mi, allah muhafaza tecavüz ederler mi diye düşünmeden yaşama hakkı. esas olan kimseyi rahatsız etmeden eğlenmek, kimsenin eğlencesine karışmadan ibadet etmek, kimsenin giyimine kuşamına karışmadan istediğini giymek hakkı. esas olan çalıştığının hakkı neyse onu almak, iş yapmak için rüşvet vermek zorunda olmamak, patron tarafından köle muamelesi görmemek, işten eve yorgunluktan zombiye dönmüş şekilde gelmeme hakkı. esas olan aynı ülkeyi paylaştığın insanların kitleler halinde enkaz altında kaldığını, çocukların "melek olduğunu", daha kötüsü anasız babasız kalıp ne idüğü belirsiz tarikat yurtlarına teslim edildiğini görmeme hakkı.
benim yaşadığım fakir avrupa ülkesi bile bana bu hakları bahşetmiş.
şimdi güzel kardeşim, hadi diyelim isviçre'de de havaalanı olmasın, duble yol olmasın. allah aşkına, şu saydığım ve daha da saymaya devam edeceğim hakların hangisini isviçre hangisini türkiye veriyor sana, bir anlat hele? dersen ki bu saydıkların benim için önemsiz şeyler, o zaman dönsene türkiye'ye be adam!
çünkü biliyorum ki esas olan ne yol ne köprü, ne şehir hastanesi ne havaalanı. esas olan yaşama hakkı: özgürce, başıma bugün ne gelir diye düşünmeden, her allah'ın günü e-devlet'ten hakkımda dava açılmış mı diye bakmadan yaşama hakkı. esas olan bugün evim başıma yıkılır mı, bugün sokakta kör bir kurşun beni bulur mu, bugün sevdiğim kadını taciz ederler mi, allah muhafaza tecavüz ederler mi diye düşünmeden yaşama hakkı. esas olan kimseyi rahatsız etmeden eğlenmek, kimsenin eğlencesine karışmadan ibadet etmek, kimsenin giyimine kuşamına karışmadan istediğini giymek hakkı. esas olan çalıştığının hakkı neyse onu almak, iş yapmak için rüşvet vermek zorunda olmamak, patron tarafından köle muamelesi görmemek, işten eve yorgunluktan zombiye dönmüş şekilde gelmeme hakkı. esas olan aynı ülkeyi paylaştığın insanların kitleler halinde enkaz altında kaldığını, çocukların "melek olduğunu", daha kötüsü anasız babasız kalıp ne idüğü belirsiz tarikat yurtlarına teslim edildiğini görmeme hakkı.
benim yaşadığım fakir avrupa ülkesi bile bana bu hakları bahşetmiş.
şimdi güzel kardeşim, hadi diyelim isviçre'de de havaalanı olmasın, duble yol olmasın. allah aşkına, şu saydığım ve daha da saymaya devam edeceğim hakların hangisini isviçre hangisini türkiye veriyor sana, bir anlat hele? dersen ki bu saydıkların benim için önemsiz şeyler, o zaman dönsene türkiye'ye be adam!