• 387
    hani "söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" denilesi bir kulüp. yok öyle küçümsediğim bir kulüp/camia değil, aslında birçok kulübe nazaran daha çok ciddiye alıyor, rakip olarak görüyorum fenerbahçe'yi. ya ne olacağıdı değil mi? adamlar bizi içerde dışarda çatır çatır yenerken, ciddiye almayıp ne mi yapacaktık? yok yok rakip olarak görme sebebim başka benim. bir kere aynı şehrin, bizden birkaç yıl sonra kurulmuş, binlerce sevdalısı olan, ezeli rakibimiz, her tarih destanlarca başarı ile dolu olmak zorunda değildir, bu yüzden kimse fenerbahçe'nin tarihi olmadığını iddia edemez. neyse velhasıl kelam, sinir de olsak, bazen tiksinti seviyesine de gelse istanbul'un ikinci büyük kulübü fenerbahçe.

    ben ne zaman sadece galatasaray üzerinden prim yapmaya başladılar bilmiyorum, hatırlamıyorum. aslında bu ciddi ciddi masaya oturtulması gereken bir konu. acaba taraftar mı kulübü galatasaray üzerinden oynamaya itti, yoksa artık futbol alanındaki üst üste gelen kötü kararların, yönetimlerin, sonuçların etkisini azaltmak için kulüp mü bu yolu seçiyor? bence ikincisi...

    taraftar sitelerinde her şey yazılıp çizilir. bizim aramızda da "şampiyon olmayalım ama fenerbahçe'yi yenelim" diyen oldukça fazla sayıda taraftar mevcut. artık çok da eleştirimiyorum bu insanları. sadece fenerbahçe kulübünün gündem haline getirdiği, birçok şeyden daha önemli olarak gösterip koskoca bir sene yatan futbol şubesini bir (ya da iki) maçla alkışlatma politikasının içinde buldular kendilerini, hatta bulduk diyelim. buradan sakın ola, fenerbahçe maçları diğerleri gibidir vs çıkarımı yapılmasın, bilakis derbileri dört gözle bekleyenlerden biriyim ben, her fenerbahçe maçından önce de ortada futbol göremeyeceğimi bile bile heyecanlanırım. ama sorun bu değil, artık derbi adı altında savaş izlemek, derbi adı altında eziklik izlemek, derbi adı altında gerginlikten susmuş kalmış tribünler görmek, derbi adı altında taraftarların birbirleri ile didiştiğini görmek, bu derbinin oyuncuların psikolojisine astronomik boyutta etki ettiğini, ellerini ayaklarını bağladığını görmek. yani açıkcası derbi filan görmemek canımı sıkan...

    derbi meselesinin fenerbahçe boyutunaa gelince. evet her şeyini tek maça bağlamış futbolcular var o yakada. taraftar baskısı, yönetim baskısı, kulüp yönetiminin medyaya baskısı, baskı da baskı. futbol kimin umrunda? geçen önce bizi kadıköy'de 4-1 yendikleri maçta çok yakın bir fenerbahçeli bayan arkadaşımdan "eğer takım yenilse idi, ordan ceset çıkardı" cümlesini duydum. işin boyutunu varın siz hesaplayın. e ne yapacaklardı, takım haftalardır kötü gitmiş, yeni nesil taraftar zaten "sadece" derbi odaklı (bizde de çok, bizde de ne yazık ki), eh galatasaray'ı yenince dertler tasalar unutuluyor. bir önceki cümledeki "sadece" kelimesi önemli, yoksa kimse derbileri önemsemeyelim demiyor. bu 4-1 lik maçtan sonra ne oldu? feneriumlarda "4 alana 1 bedava" kampanyası yapıldı. dikkat çekmek lazım fenerium fenerbahçe'nin "resmi", "lisanslı" mağazası, henüz gs store'da böyle bir şey görülmemiştir, umarım hiçbir zaman da görmeyiz. o ara bir baktık ki, aylardır takımına küsen taraftar feneriumlara saldırdı, takımı kucakladı. biz o sırada ne yapıyorduk? aslında fenerbahçe'den çok iyi durumda olmamıza rağmen, ertesi haflarada takımımızı protesto ediyor, tribünlere çağırmıyorduk. zararlı çıkan kimdi dersiniz? sami yen'e geldiklerinde galip gelebilsek, ligi üst sıralarda tamamlayabilirdik ama ortam gerildi, rakibin psikolojik baskısına boyun eğildi. zararlı çıkan kimdi dersiniz? o maç 0-0 bitti... hani sinir stres yapıyoruz da, bari işe yarasa, halbuki "dozunda" önemsemeyi becerebilsek zaten üstünlük de kuracağız.

    bu sene ne oldu? kadıköy'de 3-1'lik bir galibiyetleri... onun ardından da "ard arda 10 kez" tshirtleri gördük. bir baktık ki fenerbahçe'nin teknik sorunlar yine unutuldu, gitti. sami yen2de ne oldu, 1-0 yenildik. her taraftar gibi isyan ettim, küstüm, niye oynamıyoruz ki dedim. bence de artık taraftar düşünülerek şu maçlara ayrı bir asılmak gerekiyor, ama asılmak gerekiyor, gerilmek değil. adamlar bu kez de 1-0 ile ilgili tshirtlerini "resmi" web sitelerinden tanıttılar.

    kadıköy'deki statlarında kocaman "6-0 tarifesi" yazar. evet evet bu da bildiğiniz gsm operatörü ile anlaşmalı "taraftar" tarifeleri.

    yani her propagandası ama her propagandası mı galatasaray üzerinden olur bir kulübün? halbuki övünebilecekleri şeyler var. mesela ben bir fenerbahçeli olsaydım* amatör branşlarımızla gurur duyardım. fenerbahçe basketbol, voleybol, masa tenisi vs. alanlarda ne güzel yatırımlar yaptı son senelerde, oldukça başarılı sonuçlar da aldı? bunlarla övünseler ya? hatta komik bile olsa, oynadıkları şampiyonlar ligi çeyrek finali ile bile övünebilirler, bu bile çok daha mantıklı. bize "uefa kupası mazi oldu be" derken, 8 (yazıyla sekiz) sene önceki 6-0'ı önümüze koymaları ne yaman bir çelişkidir. bu şekilde söylediğinizde "biz karşı başarınız değil bu" derler. hayır efendim bir ülkeyi avrupa'da temsil ediyor olmak aynı zamanda kendi ligindeki diğer takımlara üstünlüğü ifade eder. ülkeni avrupa'da temsil etmen için ligi belli bir sırada bitirebilmen gerekir çünkü, eş zamanlı maçlar yapman, iki kulvarda aynı anda koşman gerekir, bu da bariz bir üstünlük göstergesidir.

    bu yüzden bu kulübe üzülüyorum, keşke doğru şeylerle övünmeyi başarabilseler de günü kurtarma/taraftarı gazlama operasyonlarını bir yana bıraksalar, belki türk futbolu bir adım öne giderdi.

    fenerbahçe için özet tanım: taraftarın ve yönetimin tutunacakları tek dal olan galatasaray'a dört elle sarıldığı kulüp.
App Store'dan indirin Google Play'den alın