1581
çok uçta hisler yaşattıran teknik direktör.
kendisiyle alıp veremediğim konular belli. belki fevri bir çıkış yapmış olabilirim derbi ertesinde. bu yaptığım çıkıştan ne utanırım, ne gocunurum. o entrylerin hepsi aslanlar gibi yerlerinde kalacak. silmece yok bizde.
sezon başından bu yana takım oyunundan hiçbir emare göremediğim için fazlasıyla huzursuzdum.kaybedilen puanların kümülatif toplamı değil, maçlardaki passızlık ve pozisyonsuzluk, futbolculardaki yılgınlık; mehmet topal,mustafa sarp, ayhan akman, kader keita, elano gibi atsan atılmaz, satsan satılmaz isimlerdeki kırılmışlık tabloları çok fazla göze batıyordu.
hiçbir futbolcusunu sahipsiz bırakmayan galatasaray taraftarının, rijkaard aleyhine olan eleştirileri bertaraf etmek adına bu isimlerden bazılarını yem etmeye kalkışması da ilaveten rahatsız ediciydi. sağduyulu her galatasaray taraftarı er geç bunu fark edecektir. nasıl ki, rijkaard hakkındaki eleştirilerden sığlık ve fevrilik boyutunda rahatsız olunabiliyorsa, arma için ter döken ve şu ana kadar müspet katkılarda bulunmuş oyuncuların harcanmaya kalkışılması da eşdeğer biçimde rahatsız edicidir. hiç kimse bu konuda tutarsız davranamaz, davranmamalı. o zaman olay rijkaard tartışmasından çıkar, "rijkaard mı, futbolcular mı?" tartışmasına döner.
rijkaard uğruna 4-5 kıymetli oyuncusunu harcamak da galatasaray taraftarına "en azından rijkaard'a sahip çıktık" şeklinde bir rahatlama (belki) sağlayabilir. ama tam anlamıyla içe sinecek bir değerlendirme olmadığı da, malum "hurmalar" gibi eninde sonunda tırmalaya tırmalaya ortaya çıkar.
ben rijkaard hakkındaki düşüncelerimi sözlüğe anlatamadım. fevri çıkışımın da bunda etkisi büyük, kabul ediyorum. ancak o çıkışa takılıp daha sonra ne yazıldığını , ne ifade edilmeye çalışıldığını anlamaya çaba göstermeyen ahalinin , ve özellikle ulemanın günahsız olduğunu bana kimse kabul ettiremez.
öyle veya böyle, rijkaard hakkında "geri dönülemez" değil, huzursuz düşüncelerim var. endişelerim var. kendisini bana karşı küfür pahasına da olsa savunan yazar ne kadar galatasaraylıysa ve ne kadar zekiyse, ben de onun kadar galatasaraylı ve zekiyim. kimse kendini kaf dağının ardında görmesin. o kadar basit değil o işler. övünmek gibi olsun, ben 1986'dan beri galatasaraylıyım ve aklım da 1988'de falan erdi yerine sanırım.
rijkaard'ı "ölümüne" (!) savunan yazar da şunu iyi bilsin ki, o da (onlar da) kendi tezlerini bana anlatmayı başaramadı. küfür dolu iğrenç entrylere, taraftarlığımı sorgulayan ahmak entrylere ise özellikle girmiyorum bile.
velhasıl, sözlüğümüzde fikirler hakkında insanların ne kadar "ortodoks" tutumlar alabildiğini görmek üzücüydü. faal oyuncu kadromuzla yeterli kalmayıp, fatih terim, hasan şaş, eric gerets, mircea lucescu, hakan şükür, bülent korkmaz gibi isimlerin bile "kalkan" yapılmaya çalışılması , sanıyorum ki rijkaard'a bile "beni böyle savunmayın evladım" dedirtirdi.
rijkaard'a geri dönmek istiyorum. çoğu kişinin anlamadığı veya anlamazdan geldiği üzere, sırf bir maçın, bir kupanın kaybedilmesi değil, takımın genel gidişatındaki çarpıklık ve bu çarpıklığa müdahale edilmiyormuş izlenimi beni çileden çıkarmıştır. yanılmış olmayı temenni ederim. yanılmış olmayı can-ı gönülden ister, yana yakıla dualar bile ederim.
bunun yolu da belli. sivasspor galibiyeti mi ? şampiyonluk mu? hayır canım ben o kadar basit değilim. istekli takım, sahada ne yapması gerektiğini bilen futbolcu, kenarda isminden daha fazla olarak cismiyle ve kattıklarıyla güven veren teknik kadro, azıcık da organize oynayan ve pozisyonlara girebilen bir anlayış, ve şişirme futbolundan sert ve net biçimde, geri dönülemez biçimde kopulması.
bunlar beni paklar. ben bunları göreyim de yenilsek bile şikayet edersem fenerli olayım. çok büyük ant verdim bak. bu sezon iki satır top oynadığımızı görelim be hocam gözünü seveyim. yine yenilelim fark etmez. azıcık ya azıcık. azıcık olsa zaten gerisi gelir. bu sene olmazsa seneye gelir. önümüzdeki seneleri balon sloganlarla değil, içimize sine sine bekleyelim be hocam. yap bir kıyak bize. an itibarıyle rijkaard hakkındaki eleştirilerimi askıya alıyorum. askının yanında da çöp kovası var, atmayı dilerim.
kendisiyle alıp veremediğim konular belli. belki fevri bir çıkış yapmış olabilirim derbi ertesinde. bu yaptığım çıkıştan ne utanırım, ne gocunurum. o entrylerin hepsi aslanlar gibi yerlerinde kalacak. silmece yok bizde.
sezon başından bu yana takım oyunundan hiçbir emare göremediğim için fazlasıyla huzursuzdum.kaybedilen puanların kümülatif toplamı değil, maçlardaki passızlık ve pozisyonsuzluk, futbolculardaki yılgınlık; mehmet topal,mustafa sarp, ayhan akman, kader keita, elano gibi atsan atılmaz, satsan satılmaz isimlerdeki kırılmışlık tabloları çok fazla göze batıyordu.
hiçbir futbolcusunu sahipsiz bırakmayan galatasaray taraftarının, rijkaard aleyhine olan eleştirileri bertaraf etmek adına bu isimlerden bazılarını yem etmeye kalkışması da ilaveten rahatsız ediciydi. sağduyulu her galatasaray taraftarı er geç bunu fark edecektir. nasıl ki, rijkaard hakkındaki eleştirilerden sığlık ve fevrilik boyutunda rahatsız olunabiliyorsa, arma için ter döken ve şu ana kadar müspet katkılarda bulunmuş oyuncuların harcanmaya kalkışılması da eşdeğer biçimde rahatsız edicidir. hiç kimse bu konuda tutarsız davranamaz, davranmamalı. o zaman olay rijkaard tartışmasından çıkar, "rijkaard mı, futbolcular mı?" tartışmasına döner.
rijkaard uğruna 4-5 kıymetli oyuncusunu harcamak da galatasaray taraftarına "en azından rijkaard'a sahip çıktık" şeklinde bir rahatlama (belki) sağlayabilir. ama tam anlamıyla içe sinecek bir değerlendirme olmadığı da, malum "hurmalar" gibi eninde sonunda tırmalaya tırmalaya ortaya çıkar.
ben rijkaard hakkındaki düşüncelerimi sözlüğe anlatamadım. fevri çıkışımın da bunda etkisi büyük, kabul ediyorum. ancak o çıkışa takılıp daha sonra ne yazıldığını , ne ifade edilmeye çalışıldığını anlamaya çaba göstermeyen ahalinin , ve özellikle ulemanın günahsız olduğunu bana kimse kabul ettiremez.
öyle veya böyle, rijkaard hakkında "geri dönülemez" değil, huzursuz düşüncelerim var. endişelerim var. kendisini bana karşı küfür pahasına da olsa savunan yazar ne kadar galatasaraylıysa ve ne kadar zekiyse, ben de onun kadar galatasaraylı ve zekiyim. kimse kendini kaf dağının ardında görmesin. o kadar basit değil o işler. övünmek gibi olsun, ben 1986'dan beri galatasaraylıyım ve aklım da 1988'de falan erdi yerine sanırım.
rijkaard'ı "ölümüne" (!) savunan yazar da şunu iyi bilsin ki, o da (onlar da) kendi tezlerini bana anlatmayı başaramadı. küfür dolu iğrenç entrylere, taraftarlığımı sorgulayan ahmak entrylere ise özellikle girmiyorum bile.
velhasıl, sözlüğümüzde fikirler hakkında insanların ne kadar "ortodoks" tutumlar alabildiğini görmek üzücüydü. faal oyuncu kadromuzla yeterli kalmayıp, fatih terim, hasan şaş, eric gerets, mircea lucescu, hakan şükür, bülent korkmaz gibi isimlerin bile "kalkan" yapılmaya çalışılması , sanıyorum ki rijkaard'a bile "beni böyle savunmayın evladım" dedirtirdi.
rijkaard'a geri dönmek istiyorum. çoğu kişinin anlamadığı veya anlamazdan geldiği üzere, sırf bir maçın, bir kupanın kaybedilmesi değil, takımın genel gidişatındaki çarpıklık ve bu çarpıklığa müdahale edilmiyormuş izlenimi beni çileden çıkarmıştır. yanılmış olmayı temenni ederim. yanılmış olmayı can-ı gönülden ister, yana yakıla dualar bile ederim.
bunun yolu da belli. sivasspor galibiyeti mi ? şampiyonluk mu? hayır canım ben o kadar basit değilim. istekli takım, sahada ne yapması gerektiğini bilen futbolcu, kenarda isminden daha fazla olarak cismiyle ve kattıklarıyla güven veren teknik kadro, azıcık da organize oynayan ve pozisyonlara girebilen bir anlayış, ve şişirme futbolundan sert ve net biçimde, geri dönülemez biçimde kopulması.
bunlar beni paklar. ben bunları göreyim de yenilsek bile şikayet edersem fenerli olayım. çok büyük ant verdim bak. bu sezon iki satır top oynadığımızı görelim be hocam gözünü seveyim. yine yenilelim fark etmez. azıcık ya azıcık. azıcık olsa zaten gerisi gelir. bu sene olmazsa seneye gelir. önümüzdeki seneleri balon sloganlarla değil, içimize sine sine bekleyelim be hocam. yap bir kıyak bize. an itibarıyle rijkaard hakkındaki eleştirilerimi askıya alıyorum. askının yanında da çöp kovası var, atmayı dilerim.