resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 1580
    resmi siteden aldım, "frank rijkaard'la soru cevap" programında şöyle birşey demiş olan hocamız:

    "galatasaray'da bulunma amacının, daha güzel başarılara imza atmak olduğunu, başkan adnan polat'ın kendisiyle ilgili düşüncelerinden dolayı da mutlu olduğunu ifade eden rijkaard, ''beni üzen taraf, son aldığımız sonuçlardan dolayı ona yardımcı olamayıp, onu üzmemiz. ilerleyen dönemlerde çok iyi oynayan ve mücadeleci bir takım izlettireceğiz. çok güzel bir gelecek bizi bekliyor ve başkanımız da bu güzel geleceğin önemli bir parçası'' diye konuştu."

    bu adama sahip çıkarsak, hakikaten "çok güzel bir gelecek bizi bekliyor."
  • 1584
    kendisinin galatasaray'dan yıllık 5 milyon euro aldığı söyleniyor.piyango bayisinin önünden geçerken süper loto'nun bu hafta 10 trilyon devrettiğini öğrendim.çapraz kurda hesapladım 5 milyon euro’ya denk geliyor, girdim dükkana hemen bir kolan oynadım(ilk defa oynuyorum).eğer büyük ikramiye bana çıkarsa 1 yıl boyunca
    frank rijkaard'la kanka olup reina senin sortie benim gezip ,total futbol ve galatasaray muhabbetleri yapmak hayalim.
  • 1585
    çok uçta hisler yaşattıran teknik direktör.

    kendisiyle alıp veremediğim konular belli. belki fevri bir çıkış yapmış olabilirim derbi ertesinde. bu yaptığım çıkıştan ne utanırım, ne gocunurum. o entrylerin hepsi aslanlar gibi yerlerinde kalacak. silmece yok bizde.

    sezon başından bu yana takım oyunundan hiçbir emare göremediğim için fazlasıyla huzursuzdum.kaybedilen puanların kümülatif toplamı değil, maçlardaki passızlık ve pozisyonsuzluk, futbolculardaki yılgınlık; mehmet topal,mustafa sarp, ayhan akman, kader keita, elano gibi atsan atılmaz, satsan satılmaz isimlerdeki kırılmışlık tabloları çok fazla göze batıyordu.

    hiçbir futbolcusunu sahipsiz bırakmayan galatasaray taraftarının, rijkaard aleyhine olan eleştirileri bertaraf etmek adına bu isimlerden bazılarını yem etmeye kalkışması da ilaveten rahatsız ediciydi. sağduyulu her galatasaray taraftarı er geç bunu fark edecektir. nasıl ki, rijkaard hakkındaki eleştirilerden sığlık ve fevrilik boyutunda rahatsız olunabiliyorsa, arma için ter döken ve şu ana kadar müspet katkılarda bulunmuş oyuncuların harcanmaya kalkışılması da eşdeğer biçimde rahatsız edicidir. hiç kimse bu konuda tutarsız davranamaz, davranmamalı. o zaman olay rijkaard tartışmasından çıkar, "rijkaard mı, futbolcular mı?" tartışmasına döner.
    rijkaard uğruna 4-5 kıymetli oyuncusunu harcamak da galatasaray taraftarına "en azından rijkaard'a sahip çıktık" şeklinde bir rahatlama (belki) sağlayabilir. ama tam anlamıyla içe sinecek bir değerlendirme olmadığı da, malum "hurmalar" gibi eninde sonunda tırmalaya tırmalaya ortaya çıkar.
    ben rijkaard hakkındaki düşüncelerimi sözlüğe anlatamadım. fevri çıkışımın da bunda etkisi büyük, kabul ediyorum. ancak o çıkışa takılıp daha sonra ne yazıldığını , ne ifade edilmeye çalışıldığını anlamaya çaba göstermeyen ahalinin , ve özellikle ulemanın günahsız olduğunu bana kimse kabul ettiremez.

    öyle veya böyle, rijkaard hakkında "geri dönülemez" değil, huzursuz düşüncelerim var. endişelerim var. kendisini bana karşı küfür pahasına da olsa savunan yazar ne kadar galatasaraylıysa ve ne kadar zekiyse, ben de onun kadar galatasaraylı ve zekiyim. kimse kendini kaf dağının ardında görmesin. o kadar basit değil o işler. övünmek gibi olsun, ben 1986'dan beri galatasaraylıyım ve aklım da 1988'de falan erdi yerine sanırım.
    rijkaard'ı "ölümüne" (!) savunan yazar da şunu iyi bilsin ki, o da (onlar da) kendi tezlerini bana anlatmayı başaramadı. küfür dolu iğrenç entrylere, taraftarlığımı sorgulayan ahmak entrylere ise özellikle girmiyorum bile.
    velhasıl, sözlüğümüzde fikirler hakkında insanların ne kadar "ortodoks" tutumlar alabildiğini görmek üzücüydü. faal oyuncu kadromuzla yeterli kalmayıp, fatih terim, hasan şaş, eric gerets, mircea lucescu, hakan şükür, bülent korkmaz gibi isimlerin bile "kalkan" yapılmaya çalışılması , sanıyorum ki rijkaard'a bile "beni böyle savunmayın evladım" dedirtirdi.

    rijkaard'a geri dönmek istiyorum. çoğu kişinin anlamadığı veya anlamazdan geldiği üzere, sırf bir maçın, bir kupanın kaybedilmesi değil, takımın genel gidişatındaki çarpıklık ve bu çarpıklığa müdahale edilmiyormuş izlenimi beni çileden çıkarmıştır. yanılmış olmayı temenni ederim. yanılmış olmayı can-ı gönülden ister, yana yakıla dualar bile ederim.

    bunun yolu da belli. sivasspor galibiyeti mi ? şampiyonluk mu? hayır canım ben o kadar basit değilim. istekli takım, sahada ne yapması gerektiğini bilen futbolcu, kenarda isminden daha fazla olarak cismiyle ve kattıklarıyla güven veren teknik kadro, azıcık da organize oynayan ve pozisyonlara girebilen bir anlayış, ve şişirme futbolundan sert ve net biçimde, geri dönülemez biçimde kopulması.

    bunlar beni paklar. ben bunları göreyim de yenilsek bile şikayet edersem fenerli olayım. çok büyük ant verdim bak. bu sezon iki satır top oynadığımızı görelim be hocam gözünü seveyim. yine yenilelim fark etmez. azıcık ya azıcık. azıcık olsa zaten gerisi gelir. bu sene olmazsa seneye gelir. önümüzdeki seneleri balon sloganlarla değil, içimize sine sine bekleyelim be hocam. yap bir kıyak bize. an itibarıyle rijkaard hakkındaki eleştirilerimi askıya alıyorum. askının yanında da çöp kovası var, atmayı dilerim.
  • 1587
    duruşunu seviyorum frank rijkaard..
    verdiğin demeçleri, görüşlerini..
    dinlediğin grupları ve müzik zevkini de öyle..
    genç yeteneklere verdiğin önemi ve değeri seviyorum.
    onları, birer futbolcuya dönüştürmeni de..
    hakemlerle uğraşmamanı ve mecbur kalmadıkça hakem hatalarından bahsetmemeni de seviyorum.
    ve objektif olmanı..
    hatayı üstüne alabilmeni..
    oyuncuna sahip çıkmanı..
    neeskens'le olan ilişkini..
    gio'ya gösterdiğin şefkati, keita'ya gösterdiğin otoriteyi seviyorum..
    jo'ya bir abi edasıyla verdiğin tavsiyeleri, arda'ya verdiğin sorumluluğu da öyle..
    kısacası, seviyorum seni be frank, anla işte.

    lakin kafamı karıştıran yönlerin de var frank rijkaard.
    örneğin bazen oyuna müdahale edememeni anlayamıyorum.
    ya da bazen ezbere oyuncu değişiklikleri yapmanı..
    yine bazen ortasahamızda iniesta ve xavi'nin,
    ileride de ronaldinho-messi ikilisinin olmadığının farkında değilmişsin gibi davranmanı..
    bazı şeyleri de anlayamıyorum işte be frank, anlayamıyorum.
    yine de seviyorum seni be frank, seviyorum.
    ve bize yakışanın sen olduğunu biliyorum.
  • 1588
    kimilerine göre galatasaray ın başına gelen en kötü şey, kimilerine göre galatasaray ın başına gelen en güzel şey. en güzel derken günlük başarıdan ziyade uzun vadede başarıya yönelik oyun oynatması*, en kötü derkende günlük başarı delisi olmuş taraftarı sinirlendiren güzide insan. 17 tane şampiyonluğumuz var. gerekirse 3 sene şampiyon olmayalım. beşiktaş mı gelip geçecek bizi? fener mi avrupa şampiyonu olacak? rijkaard dan önceki real madrid in efsane tarihi ortada. rijkaard dan sonraki barça karşısındaki çaresiz real madrid de ortada...
  • 1592
    galatasaray tv de yayınlanan rijkaard ile soru cevap programında çok güzel şeyler söylemiş,futbol konuşmayı dünyada en iyi yapan adamlardan biri olduğunu bir kez daha göstermiştir.

    --- alıntı ---

    fenerbahçe ile ali sami yen stadı’nda oynanan karşılaşmada galatasaray’ın 4-4-2 dizilimiyle oynadığı görüşü hakim. bizde bu görüşten yola çıkarak şu soruyu sormak istiyoruz. rijkaard’ın 4-3-3 sistemi uygulattığını biliyoruz. ancak derbide 4-4-2 sistemi vardı. hocamızın amacı neydi. elano’yu sol tarafta gördük. kadro yapısını nasıl yorumlar?

    elano orta saha gibi başladı. tam anlamıyla 4-4-2 denilemez. amaç çok açıktı. galibiyet için oynanan bir maç. ofansif olarak oynamak isteğimiz bir maçtı. atak bölgesinde kalabalık olmak istediğimiz bir maçtı.

    galatasaray, derbi karşılaşmasına hocamızın dediği gibi hızlı ve atak başladı. mustafa sarp’ın maçın hemen başında net bir pozisyonu var. belki o gol olsa fenerbahçe daha öne çıkacak. galatasaray istediği boş alanları bulacaktı.

    takımımız maça gayet iyi başladı. süratli ve etkili başladı. maçın başında yakaladığımız pozisyon eğer gol olsaydı çok farklı olabilirdi.

    maça iyi başlayan galatasaray’ın ilerleyen dakikalarda temposu düştü. bu sorun aşılamaz mıydı, yada nasıl aşılabilirdi. burada takım adına ne eksikti. birinci ağızdan hangi yorum gelir?

    maçın başında baskıyla başlamışız. rakip takımın ceza sahası içinde baskımızı yapmışız. agresif oynamışız. topu ayağında tutan bizdik. daha sonra tempomuz düştü. tempo düşünce bu sefer orta sahadaki kontrolü kaybediyorsunuz. orta sahadaki kontrolü kaybettiğiniz zaman, önde basmadığınız zaman rakibe kolay pas verme şansı bırakıyorsunuz. mutlaka maçın öneminin farkındaydık. kendi evinizde oynuyorsunuz, kendi sahanızda oynuyorsunuz. 3 puan almak isteyen taraf bizdik. erken gol bulmanız gerekiyor veya maçın genelinde bir gol bulmanız gerekiyor. rakibimizin de nasıl oynayacağını biliyorduk. pozisyonlarını koruyan ve yakın oynayan bir takım. kontratak oynamak isteyeceklerdi.

    caner’in topu çok iyi kesip, atağa çıktığı bir pozisyonda, arkadaşlarına pas vermek yerine kaleye vurdu. hocamız bu pozisyonu nasıl yorumlar?

    öncelikle şöyle başlamak istiyorum, caner kesinlikle çok büyük potansiyele sahip olan bir futbolcu bu tip pozisyonlarda da şut çekmeyi seven, o potansiyele, o kabiliyete sahip bir futbolcu. dediğiniz gibi iyi girdi araya iyi bir driplingi var topu iyi getirdi. sola da atabilirdi solda da büyük bir boşluk vardı. sağ tarafa da atabilirdi, belki sola attıktan sonra içeriye bir koşu yapabilirdi ama şut çekmeyi denedi. biraz da mesafe olarak uzaktı. oradan şut çekince biraz da şansın sizin yanınızda olması gerekiyor ama caner bu tip şeyleri yapmayı seven bir futbolcu ve potansiyeli de olan bir futbolcu ama belki kenarlara pas verseydi daha etkili olabilirdi. ama sonuçta kendisinin aldığı bir karar. tabi ki şuna da değinmek istiyorum. sonuçta maç yapıyorsunuz, futbol oynuyorsunuz şut çekmeden de gol olmuyor. biliyorsunuz yediğimiz golde öyle bir şutun sonucunda geldi tabi birazda şansınızın yardım etmesi gerekiyor şansınızın yanınızda olması gerekiyor. o yüzden caner’in burada verdiği kararla benim bir problemim yok çünkü şut çekmeden gol olmuyor.

    elano’yla ilgili bir soru sormak istiyorum, elano’nun performansı çok konuşuluyor, çok tartışılıyor, çok eleştiriliyor. hocamız her seferinde elano’dan memnun olduğunu söylüyor ama bir kez daha soralım belki de son bir cevap olur bu. elano’yla ilgili neler söyleyecek bu maçtaki performansından yola çıkarak tabi? genel bir değerlendirme istiyoruz.

    elano’nun üzerinde bir baskı olduğunu düşünüyorum. şöyle bir baskı olduğunu düşünüyorum çünkü beklentiler çok fazla, beklentiler çok fazla olduğu içinde bu tip şeyler belki baskı yaratmış olabilir. mutlaka farklı bir futbol yapısında oynuyor. şuanda belki alışık olmadığı bir futbol yapısında oynuyor ama biz onun ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu biliyoruz. çok kaliteli bir futbolcu, bünyesinde bir çok kaliteyi barındıran bir futbolcu ama belki çok fazla beklenti olması ufak bir baskı yaratabilir. bu maç içinde belki takım iyi oynamadığı zaman o da takımın bir parçası olduğu için bu tip eleştirilere maruz kalabiliyor. onun haricinde biliyorsunuz elano son paslarda çok etkili olan bir futbolcu, oyunu görüş açısı çok iyi olan bir futbolcu, oyunu iyi okuyan bir futbolcu ve her maçta da biliyorsunuz çok iyi son paslar veriyor hani öyle paslar veriyor ki sadece arkadaşlarına gol atması kalıyor. tabi ki türkiye ligi’nde buna ekstradan biraz daha mücadele gücünüzün daha fazla olması gerekiyor daha fazla fiziksel geçiyor maçlar belki buna biraz daha alışması gerekiyor. brezilya milli takımı’nda oynadığı zaman kaka’dan ve daha farklı isimlerden mutlaka bu tip şeyler bekleniyor, bu tip isimlerinde gol atması için elano’nun verdiği paslarla bu oluyor. ama galatasaray’da oynadığı zaman, az öncede söylediğimiz gibi brezilya milli takımı’yla oynayınca başka futbolcuların üzerinde yoğunlaşıyor ilgi. ama galatasaray’a geldiği zaman tabi ki o brezilya milli takımı’ndan gelen bir alışkanlık onun fark yaratması bekleniyor, onun maçı kurtarması bekleniyor.

    zaman zaman keita-santos yer değişikliğini gözledik saha içerisinde. bu değişiklikler memnun etti mi hocamızı? istediği üretkenliği sağlamada yardımcı oldu mu ?

    maç içinde keita ile giovani dos santos kendi aralarında yer değiştireceklerdi. çünkü dos santos normalde sol ayaklı bir futbolcu ama sağ tarafta oynadığı zaman biraz daha etkili olan bir futbolcu. çünkü topu aldığı zaman içeriye mesafe katediyor ve etkili olabiliyor. bunu maçtan önce konuştuk keita’yla ve hiçbir problem olmayacağını söyledi. normalde keita da solda oynayabiliyor o da sağ kanatta daha etkili olan bir futbolcu ama kendi aralarında yer değiştirmeleri konusunu önceden konuşmuştuk.

    jo’nun penaltı noktasına indirdiği pozisyonda dos santos topu dışarı attı. galatasaray’ın en net fırsatlarından biriydi. bu pozisyonu hocamız nasıl yorumlar?

    çok önemli çok güzel bir pozisyondu. ilk başta lucas neill’in göndermiş olduğu çok uzun bir pas var. jo, çok güzel hareketleniyor ve çıkardığı güzel bir pas, dos santos’un da içeriye yaptığı bir koşu var ama bu tip maçları kazanmak istiyorsanız mutlaka gol olması gerekiyor. gol atmanız gerekiyor ve çok da basit gol yememeniz gerekiyor. güzel bir pozisyon ama ne yazıkki gol olmamış. burada bir de dos santos’a değinmek istiyorum. dos santos biliyorsunuz uzun bir zamandır maç oynamayan bir futbolcuydu o yüzden mutlaka kolay değil, buraya geldi gayet iyi çalışıyor ve her geçen gün bence temposunu daha iyiye getiriyor daha da arttırıyor burada sadece bence eksik olan gol kaldı. bu bir futbolcu için çok önemli bir duygudur. yani birinci gol gelse bundan sonraki maçlarda da bunun devamı gelecektir. önümüzdeki dünya kupası’na hazır bir şekilde gidicektir. bence dos santos’da eksik kalan tek şey gol. onu da attığı zaman daha iyiye gidiceğini düşünüyorum. çünkü her geçen gün baktığımız zaman fiziksel olarak daha da iyiye gittiğini görüyorum .

    herşeye rağmen eleştirilerin yüksek olmasının sebebi de galiba dos santos’un gol atamaması. elano’nun asist tablosuna fazla birşey yansıtamaması. eleştirilerde herhalde bu noktada geliyor.

    elano’ya bakıyorsunuz asist yönü çok yüksek olan bu kaliteye sahip bir futbolcu ve bundan önce ki maçlarda bir çok asist yaptı bunu yapabiliyor. dos santos’un ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu görüyoruz, ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu biliyoruz. hem fiziksel açıdan hem oyun görüşü açısından çok da iyi. ama sadece orada eksik olan gol. o da geldiği zaman daha da güzel olacak.

    fenerbahçe’nin bulduğu golle ilgili hocamızın yorumunu alabilirmiyiz?

    bizim için çok kötü bir andı. pozisyonun başında o kadar kolay taç atışı vermememiz lazımdı. ondan sonra taç atışı kullanıldı. taç atışını fenerbahçe çok rahat kullandı. çok rahat paslaştılar, biraz daha önde basmamız gerekiyordu. çekilen bir şut var, bilemiyorum belki kaleci görmedi. ama ne olursa olsun orada kalecinin yaptığı bir hata var. normalde basit bir top gibi gözüküyor, çok sert gelmemiş bir top gibi gözüküyor ama franco’nun önü kalabalık. belki de görmemiş olabilir, top yerde sekiyor ve farklı bir hız kazanıyor, farklı bir açıya gidiyor. ama kötü bir an takım için. ilk başta bu kadar kolay taç vermememiz gerekiyordu. oradan paslaşarak panik yapmadan çıkabilirdik. ondan sonra taç atışı kullandırdık, top selçuk’a geldi. selçuk’un etrafında kimse yok, orada basmamız gerekiyordu, daha yakın olmamız gerekiyordu. selçuk topu ayağına alınca herhalde bir deneyeyim dedi. bir şut çekti ve şansının yardımıyla beraber böyle bir gol oldu. tabi gol pozisyonun en son noktalandığı yer leo franco. franco’nun herkesin dikkatini çekmesi çok normal çünkü en son onda noktalanıyor. ama ilk baştan bir hatalar zinciri var.

    franco’yla maç sonu mutlaka konuşmuştur hocamız. leo franco nasıl hissediyor kendini? sonuçta bir derbi maçı. franco burada hata yaptı ve kaybedildi. sürekli kendisine yönelik, hocamızla da ilgili bir eleştiri söz konusu şu anda. leo franco’nun genel performansıyla ilgili düşünceleriyle beraber maç sonrası leo franco’yla arasındaki diyalog hakkında kısa bir bilgi verebilir mi?

    yediği golden dolayı maçtan sonra kendisini kötü hissediyordu. normalde çok iyi bir insan, kendisi iyi bir profosyonel ve takım içinde de sevilen, arkadaşlarıyla arası iyi olan bir insan ama mutlaka kötü hissediyordu kendisini. onun haricinde bir konuya daha değinmek istiyorum. biliyorsunuz şimdi yeni dedikodular çıktı. franco ispanya’ya gitti. niye gitti. maçtan dolayı mı gitti gibilerinden. bu tamamen bir tesadüftür, çünkü burada kendisi yalnız, eşi ve ailesi ispanya’da. bunu iki hafta önceden biz konuştuk. belirli zamanlarda franco’nun ispanya’ya gidip ailesini ziyaret edebileceğini konuşmuştuk. ve bunun içinde fenerbahçe maçından sonraki günü kararlaştırdık. tamamen tesadüf oldu. şu anda çıkan dedikodular “gitti, dönmeyecek” üzerine ama bu tamamen tesadüf.

    eskişehir, trabzonspor ve fenerbahçe maçları. bireysel hatalardan galatasaray’ın sıkıntı yaşadığı maçlar oldu. bireysel hatalar puan kayıpları getirdi. aslında bazen sistem pek birşey ifade etmiyor. bu tip pozisyonlarla bütün bir taktik geride kalabiliyor.

    artık geçmişteki maçları geride bırakmak lazım. bu tip şeyleri bir kenara bırakmak gerekiyor. şu an önümüzde oyanayacağımız 7 maç daha var. ve buna kesinlikle motive olmamız gerekiyor. kendimizi en iyi şekilde hazırlamamız gerekiyor. elimizden geleni maçlarda göstermemiz gerekiyor. çünkü sizinde bildiğiniz gibi türkiye ligi’nde herşey olabiliyor. belki biraz daha zorlaşmış olabilir ama ne olursa olsun yine ümidimizi kaybetmeyip, motivasyonumuzu kaybetmeyip, takım ruhunu sahaya yansıtıp, bu yedi maçtan en iyi şekilde çıkmamız gerekiyor. bu kesinlikle imkansız değil.

    milan baros ile jo galatasaray’ın gole ihtiyaç olduğu dakikalarda bir arada oynayamaz mıydı? nasıl yorumlar hocamız?

    kesinlikle beraber oynayabilirler. aynı maçta birlikte oynayabilirler. ama fenerbahçe maçında hem dos santos hem de keita aynı şekilde iyi bir performans gösteriyordu. jo çok iyi başladı, iyi bir performans gösterdi ama onun performansında biraz düşüş olduğunu gördük ve böyle bir değişikliğe karar verdik. çünkü keita ve dos santos maçın kaderini değiştirebilecek oyuncularımız. onları çıkarmadık. maçın kaderini değiştirebilecek diğer bir gol ayağımız milan baros’u oyuna sokmaya karar verdik. ama mutlaka ikisi bir arada da oynayabilirler.

    keita’nın çok güzel bir şutu ve kaleci volkan’ın iyi bir kurtarışı var. belkide maçın en önemli pozisyonu.

    gayet güzel bir şut ve iyi bir kurtarış. keita iyi de kontrol ediyor ondan sonra şutu çekiyor. ama rakip kalecinin de yapmış olduğu güzel bir kurtarış var.

    dos santos’un ceza sahası içinde yerde kaldığı bir penaltı pozisyonu var son dakikalarda. hocamız pozisyonu nasıl yorumlar?

    lugano tabi iyi bir futbolcu. ve bu tip hareketleri yapmayı seven bir futbolcu. akıllı bir futbolcu. eğer hakem bu pozisyonu görürse penaltı olur, görmezse birşey yapamazsınız. burada sadece orta hakeme değil yan hakeme de değinmek lazım. yan hakem de görebilirdi belki. dürüst olmam gerekirse, yedek kulübesinden bu kadar açık bir şekilde görmedim. ama yan hakem veya orta hakem görürse penaltı olur, demek ki görmediler.

    oyuncu değişikliklerinden bir sorum olacak. türk medyası şu konuda anlaşamadı. mehmet topal, alex çok yakın oynadılar birbirlerine. bu hocamızın vermiş olduğu özel bir görev miydi? çünkü daha sonra mehmet topal oyundan alındı. ve alex biraz daha rahat hareket alanı buldu. bu değişiklik ve bu genel yorumla ilgili hocamız neler söyleyecek?

    bu maçtan önce konuşmuş olduğumuz birşeydi. mehmet topal’ın alex’e adam adama oynamasıydı. çünkü alex’e bakıyorsunuz çok akıllı bir futbolcu. ve skoru değiştirebilecek bir futbolcu. hem golleriyle hem asistleriyle. o yüzden bu bir tedbirdi belkide. ve bir direktif verdik kendisine yakın oynaması konusunda. ve ondan sonra kendisinin bir sarı kartı vardı. o yüzden riske etmedik. ama maçın geneline baktığınızda demekki iyi birşey yapmışız çünkü alex gol atamadı veya herhangi bir asist yapamadı.

    mehmet topal oyundan çıktıktan sonra bu görevi yeni bir oyuncu üstlendi mi?

    oyuncu değişikliğinden sonra mustafa sarp’ın görevi alex’i tutmaktı.

    karşılaşmayı artık yavaş yavaş geçerek, dedikodulara gelelim. kötü sonucun gelmesiyle birlikte dedikodular yoğunlaştı. servet çetin’in bir açıklaması var “oynanan oyundan memnun değiliz, çok da güzel oynamadık” diye.hocamız da “iyi mücadele ettik” dedi. bu iki açıklama çelişkili geldi ve hocamızla servet arasında problem varmış gibi gösterildi. pazartesi günkü antrenmanda bu ikili buluştular ve bu problemi çözdüler. neler yaşandı? bu süreçle ilgili yorumu nasıl?

    servet’le kesinlikle problemimiz yok. sizinde söylediğiniz gibi kendisiyle bu konuyu konuştuk ve hiçbir problemimiz yok. maçtan sonra biraz daha duygusal olabiliyorsunuz ve bu tip konuşmalar çok doğru olmayabiliyor. bu konuşmaları belki içeride kendi aranızda yapsanız bir sıkıntı olmuyor ama basının kaşısında böyle olduğu zaman sıkıntı yaratabiliyor. servet’le konuştuk ve aramızda hiç problem yok.

    diğer bir konu arda. oynayacak oynamayacak tartışmaları vardı. sonra 18 kişilik kadroya girdi ve oyuna alındı. şimdi 2 hafta daha oynamayacağı söyleniyor. sakat mıydı değil miydi, bir hayli speküle edildi. hocamız bunlara cevap vermek ister mi?

    arda bizim için çok önemli bir futbolcu. mücadele gücü ve ruh çok önemli. takım ruhu var ve maçın kaderini değiştirebilir. maça gelince, kendisinin bir sakatlığı vardı. hem doktorlarla hem kendisiyle görüştüğümüzde, maçın belli bir bölümünde oynayabileceğine karar verdik. maçtan sonra dürüst bir açıklama yaptım. ben hata yaptığımı düşünüyorum. şans verdik ama arda sahaya girdiğinde hata yaptığımızı anladık. çünkü tam anlamıyla hazır değildi ve biraz daha erken oynattığımı düşünüyorum. birşeyler yapmak istiyor ama sakatlığından dolayı yapamadı. o yüzden bir hata yapmış olabilirim.

    ne zaman yenilsek hocamızın adı bir kulüple anılıyor. gazeteler bunu tekrar yaptı. geçen hafta hocamız buna cevap verdi ama herhalde anlaşılmamış. o yüzden tekrar sormak istiyorum.

    bu tip söylentilere hiç önem vermiyorum. çünkü benim burada olma amacım daha güzel başarılara imza atmak. o yüzden bu haberlere kulak asmıyorum.

    buna paralel birşey söyleyelim. adnan polat seçimden önce “rijkaard bir devrimdir” açıklamasını yaptı ve en son açıklamasında “rijkaard’la devam edeceğiz” dedi. hem bu açıklama, hem de seçim hakkındaki düşünceleriniz neler?

    başkanımız adnan polat’ın söylediği kelimelerden dolayı çok mutluyum. başkanımız seçimleri kazandığı içinde çok mutluyum. beni üzen taraf son aldığımız sonuçlardan dolayı ona yardımcı olamayıp onu üzmemiz. ilerleyen dönemlerde çok iyi oynayan ve mücadeleci bir takım seyrettireceğiz. çok güzel bir gelecek bizi bekliyor ve başkanımızda bu güzel geleceğin çok önemli bir parçası.

    jo maçtan sonra evinde arkadaşlarıyla parti verdi dedikoduları çıktı. bu konudan haberdar mı? bu konu gerçek mi? en yakın isim hocamızdır, kendisiyle görüşebildi mi bu konularla ilgili?

    bu tip haberler gazetelerde yazıyor ve hepsini anlama şansım olmuyor. onun dışında jo’nun antrenman performansı, zamanında gelmesi, mücadele ve isteği hoşuma gidiyor. profesyonel bir futbolcu. bu konu onun özel hayatına giriyor. tabiiki özel hayatına da dikkat edip, kulübümüze uygun hareket etmesi gerekiyor. ama bu kendi içimizde konuşulup tartışılacak bir olay. jo, çok yetenekli bir futbolcu. sonuçta yeteneğiniz vardır ama mutlaka bu tip şeylere dikkat ederek çok üst düzey bir futbolcu olursunuz. yeteneğiniz vardır, bu tip olayların içine fazla girersiniz. o yüzden belki istemediğiniz yerlere gidebilir olaylar. o yüzden jo’nun mutlaka amaçlarını belirleyerek, bu tip konulara mutlaka dikkat etmesi gerekiyor.

    hocamız eklemek istediği birşey var mı?

    jo için eklemek istediğim son bir şey var. mutlaka burada arkadaşlarının payı da çok önemli. biliyorsunuz arkadaşlarıyla yaşıyor. bence arkadaşların iyi seçilmesi gerekiyor. çünkü böyle iyi ve profesyonel bir futbolcuyu arkadaşlarının da mutlaka koruması gerekiyor. o yüzden arkadaşlık konusuna dikkat edilmesi gerekiyor. ama ne olursa olsun tabiiki bu onun özel hayatı. ama tabi bunun bedelini ödeyecek olan da yine kendisi. o yüzden bir profesyonel olarak mutlaka dikkat etmeniz gerekiyor.

    --- alıntı ---

    alıntı:galatasaray.org
  • 1593
    diyarbakırspor maçında tribüne futbolcuların değil sadece kendisinin çağırılmasını istediğim süper karizma. böylece futbolculara da(eğer doğruysa) 'sizin aranızda ki o 5 li kim ise onları takmıyoruz biz hocanın arkasındayız bi şekilde ona saygı duyun ve işinizi yapın' mesajı verilmiş olur. hem dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbol efsanelerinden beri stadımızda ama hala kendisini yakından göremedik. şöyle bi kapalının önüne kadar gelse de görsek heybetini ne güzel olur.
  • 1597
    maalesef profesyonel yaklaşımın bizim ülkemiz için geçerli olmadığını kabullenmiş olabileceğini düşünmeme sebep olan hareketi yapmıştır eğerki ''http://www.sporx.com/...&ref=AKM10'' haberi doğruysa.
    ah be hocam, varsın çekelim cefasını ama keşke bişeyler öğretebileceğini ıspatlasaydın bu kolpa futbol ortamına... olması gerekenden, böyle gelmiş böyle gider sistemine geri mi dönüyoruz şimdi?

    peşinen edit: ben memnundum şahsen saçma kamp gecelerinin gereksiz olduğu fikrinden. iki yolun sonunda da şampiyonluk bizi bekliyor sonuçta.
  • 1600
    biz ona benzemeliyken onu bize benzettiğimiz için bir kez daha şu ülkenin zihniyetinden nefret etmemi sağlamış hocamızdır. kamp yapmama kararını sonuna kadar destekleyen biri olarak üzüldüm ben bu pes edişe.

    keşke sadece kendi doğrularınla ilerleyebileceğin; o doğruların, üzerinde hiçbir oynama yapmana gerek kalmayacak şekilde tıkır tıkır işleyeceği kadar sağlıklı bir futbol ortamımız olabilseydi hocam..
App Store'dan indirin Google Play'den alın